Şehid Seyyid Kutub’u doğru anlayalım

Seyyid Kutub, “Önce Medineni kur…” derken, Medine’ye giden yolların da açılmasını beraberinde söylemiştir. Tefsiri dâhil, eserlerinin tamamını okursak görürüz ki Şehid her çalışmasında itikâdi ve ahlaki derinleşmeyi tavsiye etmiştir. Onun yolundan giden İhvanı, bulundukları coğrafyada çözüm makamları oluşturmuşlardır.

Müslümanlar farazi meselelere çok dalarlar ve hedeflerinden saparlar; yapay gündemler oluştururlar da güçlerini kaybederler endişesiyle kâfirlerin belirlediği gündemlere teslim olmamaları için dava arkadaşlarına bu sözü söylemiştir.

O’nun bu sözünü kontekstinden kopararak imansız, eğitimsiz, plânsız, ahlaksız, ibadetsiz bir iktidar özlemi için kullanmak beyhudedir. Eğer bu söz fıkıhsız bir şekilde ehliyetsiz insanların dillerine pelesenk ettirilecek olursa;

a- Müslümanlar yaşadıkları ülkelerin sorunlarıyla ilgilenmezler ve ülkelerine yabancılaşırlar. Sanal bir ülkede yaşamayı alışkanlık haline getirirler Müslümanların sorunlarına tepeden bakarlar. Bu ruh hâli daha sonra farkında bile olmaksızın Müslümanları dünya sisteminin bir parçası konumuna getirir.

b- Müslüman gençler ve dava adamları kendilerini fikren geliştiremezler. Ruhen olgunlaşamazlar ve her zaman güven bunalımında olurlar.

c- Önderlik makamında tevhid ehli alimler olmaz. Ümmetin önderlik konumunda âlimler olacak iken âlim olmayanlar Müslümanları yönetir ve sonuçta davada sapmalar meydana gelir. İslâm dünyasında bunun örnekleri çoktur.

d- İslâm davasına gönül verip bir hareket inşa etmek isteyenler kendi içinden âlimler çıkaramazsa, bunun sonucunda insanlar cahil kimseleri önderlik makamına çıkarırlar. Cahil kimselerin egemen olduğu hiçbir hareket istikamet üzerine başarılı bir sonuca varamamıştır. Bu tehlikelerden Müslümanları koruyabilmek için rabbani ulemayı yetiştirecek kurumları vakit geçirmeden oluşturmak şarttır.

e- Zamanın ilerlemesiyle sorunları çoğalan ve bu sorunlara çözüm bulamayan kimseler, İslâm davasını ütopik görmeye başlarlar. İnandırıcılığını kaybeden Müslümanlar ve hareketleri sebebiyle ideolojik tercihler dönemi başlar ve bunun sonucunda birçok insan irtidat hadisesi yaşayabilir. Müslümanların sorunlarına İslâmî çözümler üretemeyenler gençlerin ideolojik tercihlere bağlı sapkınlıklarından birinci derecede sorumludurlar.

f- Kendi ülkesine ve sorunlarına yabancılaşan Müslümanlar, zihinlerinde sanal ülkeler üretmeye başlarlar. Bu kötü başlangıç mü’minleri hayali bir dünyada yaşayan sosyalistlere benzetir. Bu benzeyiş onların inandırıcılıklarının kaybolmasına ve halkın nazarında meşruiyetlerinin yok olmasına sebep olur ki bunun sonunda dava marjinalleşir; insanlardan kopar ve varlık alanını yitirir.

seyyid-kutub

g- Daha sonraki dönemlerde Müslümanlar ülkeleri için ciddi tekliflerde bulunacak olsalar, bu sefer birileri Müslümanların geçmişteki söylemlerine bakarak takiye yapmakla suçlayabilirler.  Bu durum tekrar kendilerine sağlam bir zemin bulmak isteyen Müslümanların vakit kaybetmesine sebep olur. Kendilerini anlatmakta ve toplumu inandırmakta zorlanırlar. Hâlbuki İslâmî harekette vakit çok önemlidir. Yaşadığımız yerlerin bir defa bile İslâm beldesi kimliğini kazanması, Müslümanların ayak bastıkları yerlere sahip çıkmalarının, yurt edinmelerinin ve gâvura teslim etmemelerinin en önemli gerekçesidir. Dolayısıyla bu beldelerin her türlü sorununa ilgi duymak ve çözüm üretmek zorundayız.

h- Hayatın pratiği ile ilgili hiçbir çözüm üretemeyen ütopik söylemin sahipleri, biraz yaşlanınca ancak sağ bir partiden millet vekili olurlar ve geçmişlerine hayıflanırlar. Müslüman gençleri ayartmaya ve sisteme kulluğa çağırırlar. Ülkemizin birçok kelli felli yazarı, düşünce adamı, kanaat önderi gençlerimizi radikal (!) ve çözüm içermeyen düşünceleriyle vatanına yabancılaştırmıştır. Daha sonraları kapital elde edip yaşlanan bu adamlar ya sağ partilerden milletvekili olmuş veya çöplüklerinden yemlendikleri ağalarına kulluğa başlamışlardır.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.