Bazı insanlar duba gibidir

Denizlerde gördüğüm dubalar hep dikkatimi çekmiştir. Aylarca suyun içerisinde kaldıkları halde içlerine gram su almazlar. Gerçi onların görevini yapabilmeleri, içlerine su almamakla alakalıdır.

Bazı insanlar da dubaya benziyorlar. Çok güzel bir ortamda uzun süre bulunmalarına rağmen o güzelliklerden hiçbir şey almayabiliyorlar.

Kur’an-ı Kerim’de Hazreti Nuh aleyhis selam ve Hazreti Lut aleyhis selam’ın hanımları örnek verilir. Bu iki kadın Peygamberlerin hanımları oldukları, onlarla aynı evi paylaştıkları halde iman etmemişlerdir. (Bkz; Tahrim, 10)

Ama Firavun gibi inançsızlıktan öte ilahlık taslayan bir kimsenin karısı ise iman etmiş bir kadındır. (Bkz: Tahri, 11) Ve üstelik Kur’an’da bahsedilme şerefine nail olmuştur.

Aynı şekilde Hazreti Nuh aleyhis selam’ın oğullarından birisinin ve Hazreti İbrahim aleyhis selam’ın babası Azer’in iman etmediğini Kur’an’da bildirilmektedir.

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem zamanında da öyle olmadı mı? Onun yakınında yıllarını geçiren bazı arkadaşları, komşuları hatta akrabaları ondan hiç nasip alamadığı halde, Selman-ı Farisi Hazretleri gibi bazı sahabiler başka memleketlerden gelerek iman nimetinden istifade etmiştir.

İlahi olarak da bestelenmiş bir şiirde de denildiği gibi “Kimi, Ahmet seni uzaktan tanır./ Kimi yakınından kör olur geçer.” (Ahmet Soyyiğit)

Demek ki güzelliklerden istifade edebilmek için güzel bir ortamda bulunmak yetmiyor, alıcıların da açık olması gerekiyormuş. Biraz gayret gerekiyormuş. Ra’d Suresi 27. ayette buna işaret ediliyor ve Allah Teala’nın, O’na yönelenlere hidayet vereceği ifade ediliyor.

Dünyanın dört bir yanından, maddi ve manevi nice fedakarlıklar yaparak Kabe’ye yüz sürmeye gelen milyonlar olduğu halde, Mekke ve civarında doğup büyüyüp de hiç Kabe’yi görmeden ölen nasipsizler varmış.

Şu anda ismini hatırlayamadığım bir öğretim üyesinin hatırasını okumuştum. Özet olarak anlattığı şuydu:

Ülkemizden Hacc veya umre için Mekke’ye giden bu öğretim üyesi, orada Kabe’ye gitmek için bir taksiye biner. Yolda muhabbet esnasında taksici on dört yıldır Mekke’de yaşadığı halde bir kez bile Kabe’ye gitmediğini söyler. Hoca çok hayret eder. Bu mevzuyu çeşitli yerlerde dile getirir. Konuşmalar esnasında Mekkeli olup da hiç Kabe’yi görmeden hayatından geçenler olduğunu da öğrenir.

Rabbimiz bizi çevresi güzelliklerden oluşanlardan ve o güzelliklerden istifade edenlerden eylesin.

Ali Uslu/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

Beyefendi bir şair Bahattin Karakoç…

2008 yılınca Mehmet Nuri Yardım Bey ve arkadaşları tarafında Eskader kurulmuş ve derneğe bağlı sanatalemi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.