Dünyadaki en güzel mekân evimizdir, çünkü tüm kusurlarımızı, hatalarımızı hatta kirlerimizi bile evimizde saklarız. Yalnız dünyanın neresinde olursak olalım problemsiz bir aile olmayacağını bilmemiz gerekiyor. Peki, o zaman eğitime- öğretime, başka bir deyişle terbiyeye veyahut eş alırken çeşitli şartları gözeterek evlenmemize ne gerek var?
Hadis-i Şerif’te evlenilecek kişi seçilirken asaletine, zenginliğine, güzelliğine bakılması fakat ahlaklı ve dindar olanının seçilmesi öğütlenmiştir. “Ahlaklı ve dindar” kelimelerinin bir cümlede anılmış olması ne ilginç değil mi? Yani burada “ahlaksız dindarlığın” veyahut “dindar olmadan ahlakın” bir öneminin olmadığı belirtilmek isteniyor.
Özür dilemesini bil
Aranılan tüm bu şartlar problemsiz ev için değil, problemi çözecek erdem sahibi insanları; hata yaptığında özür dilemesini, özür dilendiğinde de affetmesini bilen insanları bulmak içindir. Yani erdem, ahlak-ı hamide sahibi insanların kurduğu yuvalarda da muhakkak ki problemler olur. Fakat onlar problemi sokaklara taşımadan kendi aralarında çözer; eğer çözemezlerse bir âlime, bir bilene o problemi çözdürürler.
Eğer bir evde problem yoksa o insanlar imtihana tabi olmuyorlar demektir. Hâlbuki biz dünyaya imtihan için geldik, eğer “imtihan bitsin” diyorsak bunun için hayatın da bitmesi gerekir.
Hani “yorgan gitti kavga bitti” derler ya, onun gibi; bir evden bir erkek veya kadın gidince kavga biter, fakat erkeğin veya kadının olmadığı ev de virane gibi olur. Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın kadınsanız erkeğe, erkekseniz kadına ihtiyacınız vardır.
Biraz daha derinlere indiğimizde göreceğiz ki Allah celle celaluh cennette bile insanı eşsiz yaratmamış, Havva annemizi Adem aleyhis selam’a eş olarak vermiştir. Hatta cennet ile ilgili âyetlere baktığımızda da eşlerden sık sık bahsedildiğini görürüz. Bundan dolayı eş varsa problemin de muhakkak olacağını iyi bir şekilde anlamamız gereklidir. İsterseniz tarihin altın sayfalarına giderek bu konu ile ilgili örneklere biraz bakalım.
Her evde olabilir
“Dünyada Peygamberlerden sonra yaşamış en değerli ve kıymetli insan kimdir?” diye bir soru yöneltilse sanırım çoğumuz buna “Hazreti Ebubekir” cevabını veririz. İşte böyle bir insanın terbiyesinde yetişmiş olan bir kızı ve Allah’ın terbiye ettiği, ahlakını da Kur’an’da övdüğü eşini düşünün. Semada melekler tarafından nikâhları kıyılmış olan bu iki eşsiz insan arasında bile problemler olmuş. Peygamberimiz bir seferinde:
“Ya Aişe bana kızdığını anlıyorum” dediğinde Hazreti Aişe:
“Nasıl anlıyorsun?” diye sorunca,
“Sen normal zamanda ‘Muhammed’in Rabbine’ diye yemin ederken bana kızdığında ‘İbrahim’in Rabbine’ diye yemin ediyorsun” demiş.
Bir gün Hazreti Aişe annemiz Peygamberimizle tartışırken babası Hazreti Ebubekir gelmiş. Peygamberimiz:
“Ey Ebubekir sen bizim aramızda hakem ol, meseleyi sen çöz” demiş ve Hazreti Aişe’ye dönerek “Babana anlatayım mı?” demiş. Hazreti Aişe:
“Ama doğru anlatacaksın” deyince Hazreti Ebubekir Hazreti Aişe’ye vurmuş ve;
“Sen ne diyorsun, o Allah’ın elçisi hiç yalan söyler mi?” diyerek tepki göstermiş.
Bu duruma üzülen Peygamberimiz:
“Yâ Eba Bekir! Biz seni bunun için çağırmadık ve böyle bir şeyi de senden istemedik.” demiş.
Vahiy ile uyarılmışlar
Bu minvalde yazılacak çok şey bulunmaktadır, sayfalarca yazabiliriz; en dikkat çekenleri ise Kur’an’da geçenleridir. Tahrim ve Ahzab sûrelerine bakınca orada çok ilginç olaylar anlatıldığı görülecektir. Ahzab Sûresi hendek savaşı olduğu zamanlarda inmiş; yani Peygamberimizin açlıktan karnına taş bağlayarak düşmanla savaştığı zamanda bile evinde problemler olmuş ve bakın Allah Peygamberimizin eşlerini nasıl uyarmış:
“Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: ‘Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız gelin size bağışta bulunayım ve sizi güzellikle salıvereyim; yok eğer Allah’ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu istiyorsanız bilin ki, Allah içinizden iyi davrananlara büyük ecir hazırlamıştır.’ ” (Ahzab Sûresi, âyet 28-29)
Peygamberler de dâhil dünyada eşleri ile imtihan edilmeyen kimse yoktur. Lut aleyhis selam ve Nuh aleyhis selam hanımlarından çok çekmişlerdir, Peygamber hanımları olmalarına rağmen onların cehenneme gireceklerini Kur’an bize haber vermektedir.
“Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısıyla Lut’un karısını misal gösterir: Onlar, kullarımızdan iki iyi kulun nikâhı altında iken onlara karşı hainlik edip inkârlarını gizlemişlerdi de iki Peygamber Allah’tan gelen azabı onlardan savamamışlardı. O iki kadına: ‘Cehenneme girenlerle beraber siz de girin’ dendi.” (Tahrim Sûresi, 10)
Kur’an’ı Kerim cehennemlik iki kadını örnek olarak verirken hemen akabinde de Firavun gibi bir asinin hanımı Asiye Anne’yi de iyilere örnek olarak göstererek insanlara çok güzel bir mesaj vermektedir. Şöyle buyuruluyor: “Allah, inanlara Firavun’un karısını misal gösterir. O: ‘Rabbim! Katından bana cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun işlediklerinden kurtar; beni zalim milletten kurtar’ demişti.” (Tahrim Sûresi, 11)
Firavun gibi bir zalime yıllarca eşlik eden ama Kur’an’da örnek biri olarak anlatılan birisi ne büyük bir mükâfata nail olmuşken, Nuh aleyhis selam ve Lut aleyhis selam yıllarca hanımlarının kahırlarını çekmişlerdir. Bu ayetleri okuduğumuz zaman hiçbir kimsenin yuvasını basitçe yıkmaması gerektiğini anlamış oluyoruz.
Hele sahabenin hayatına baktığımızda birçoklarının eşleriyle problemler yaşadıklarını görmekteyiz. Yine günümüze kadar İslam’ı bizlere ulaştıran âlimlerin ister yaşayanları, isterse vefat edenleri olsun onların da evleri güllük gülistanlık olmamış; hepsi de problemlerle karşılaşmış, fakat problemi en aza indirme yolunu bularak hayatlarını sürdürmüşlerdir.
İmtihan bitmez
Evlerimiz bizim için bir imtihan yeridir. Gençlerle-yaşlılarla, hastalarla, düşkünlerle ve ailemizde yaşadığımız problemlerle imtihan derken, hayat böyle devam eder gider. Her an abdestli olmaya gayret edilir, her gün Ayete’l Kürsi, Felak, Nas ve İhlas sûreleri sık sık okunarak Allah’tan yardım dilenirse umarım imtihanımız da kolay olur.
Benim son zamanlarda sıkça okuduğum dua şöyle: “Allah’ım senin kolay kıldığından başka kolay yoktur, eğer sen dilersen zoru da kolay kılarsın.” Bu duanın Arapçası da çok hoşuma gidiyor, sık sık okuyarak Allah’tan yardım dilediğimde ne kadar aciz ve güçsüz olduğumu ve her an Rabbimin yardımına muhtaç olduğumu anlıyorum.
30 yıl önce hastanede iken bir doktor bana şöyle demişti: “Her günü bir cenaze gibi kabul edin, yani ölüyü mezardan çıkarınca güzel olmayacağı gibi dünün huzur bozucu olaylarını bugüne taşıyarak bugünün temiz sayfasını da karalamamak lazımdır.”
Elbette eşimizle, kayınvalidemizle, gelinimizle, oğlumuzla, kızımızla aramızda ufak tefek problemler olacak; keşke herkes birbirine yeteri kadar saygı gösterse de bu tür durumlar az olsa… Şayet hoşa gitmeyen hal ve davranışlar oluyorsa bunları da elden geldiğince büyütmemek gerekmektedir.
Teheccüd vakti
İnsanın dertlerini çözeceği en güzel zamanlar gece namazı kılarak Mevlâ’sına derdini açtığı anlardır. Bir arkadaşım anlatmıştı: “Teheccüd namazı ile ilgili hadisleri işlemiştik. Cemaatimizden bir amcanın namazdan haberi olmayan bir oğlu varmış. Amca gece namazına kalkmış ve: ‘Yarabbi benim gücüm yetmiyor sana yalvarıyorum; ne olur benim oğluma da namazı nasip et’ diye dua etmiş ve tekrar yatmış.
Sabah namazı vaktinde kapısının zili çalmış, kapıyı açtığında zili çalanın gece kendisi için dua ettiği oğlu olduğunu görmüş. Oğlu babasına;‘Baba dışarıda yağmur yağıyor, camiye giderken ıslanmayasın diye geldim, hazırlan da seni camiye bırakayım, Allah’a söz verdim bugünden itibaren namaza başlıyorum’ demiş.
Bu olayda olduğu gibi her an dua silahına sarılarak Rabbimizin rahmetine sığınalım; yoksa şeytan insanların yuvasını yıkmak için o kadar çok çalışıyor ki basit basit meseleler yüzünden güzelim yuvalar dağılıp gidiyor.
Boşanmalar arttı
Geçenlerde bir yerde okumuştum, 2008 yılında ülkemizde 520 bin evlilik olmuş ve daha ilk yılda bunların 99 bini ayrılmış. 2009 yılında evlilik sayısı 470 bine düşerken ayrılanların adedi 114 bine çıkmış. 2010 yılında durum daha da vahimmiş; ilk 6 ayda evlenenlerin sayısı çok az olmasına rağmen ayrılanların oranı % 50’lere çıkmış. Temeline indiğinizde birçoklarının yuvalarını dağıtacak kadar büyük sorun ve problemleri olmadığını göreceksiniz.
Ayrıca eşler ayrılırken de çok vahim hatalar yapıyorlar. Eğer bir âlime danışarak ayrılmış olsalar belki birbirlerine de zulüm yapmadan ayrılmış olurlar. Bunun için her ailenin mutlaka akıl hocası misali bir danışmanı olmalıdır. İslamî çerçeveden bakınca, -ki Müslümanım diyen böyle bakmaya mecburdur- ayrılmanın hudutlarını da Allah’ın kitabında çizdiğini ve “Bunlar Allah’ın hudutlarıdır” diyerek insanları uyardığını bilmemiz gerekiyor.
Fazla söze gerek yok; insan sözlerin en güzeli Kur’an’a sarılınca yolun en güzeli olan Hazreti Muhammed’in yoluna girmiş olur; böylece artık sadece dikeni değil yanındaki gülü de görür ve işte o zaman gerçek mutluluk meydana gelir. Problemsiz aile umut edenler Mevlana’nın şu sözünü mutlaka evlerine asmalıdırlar:
“Dün dünde kaldı cancağızım,
Artık yeni şeyler söylemek lazım”
Nefis ile mücadele
Hayat başlangıçtan son nefese kadar değişik imtihanlarla doludur; nefsi ile mücadeleye tutulmuş olanlar etraftakilerin kusurlarını fazla büyütmezler. 20 yıldır yatalak olan hasta hanımını kaybeden arkadaşıma, “Allah sizi kurtardı” dediğimde; “Kurtulmak mı? O benim dua ve rahmet kapımdı; ona her ne ikram etsem bana dua ediyordu, şimdi dua edecek kimsem kalmadı” cevabını vermişti.
Bu mantıkla hayatımızı devam ettirmiş olsak evimizdeki tüm insanları Allah’ın bize ikramı olarak kabul ederiz ki işte o zaman evde yaşayan herkes birbirlerine karşı nezaket, nezafet ve zarafet ölçüleri içinde davranır ve böylece o evde yetişen çocuklar da geleceğin gönül Fatihler’i olurlar.
Bu sayılanlar zor mu gözüküyor, elbette kolay değil; fakat Yaratan’dan mükâfat bekleyen herkes şunu unutmamalıdır ki mücadelesiz gün geçirmek vebaldir. Yaşadığımız ortam her an bizi mücadeleye, gayrete, çalışmaya sevk ediyor; çünkü örnek aile olmayanlar model ülkeyi meydana getiremezler.
Hep birlikte inancımızı hayatımızda gösterme gayreti içinde olmalıyız, ancak o zaman problemi az olan aileyi tanzim etmiş oluruz.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.