Şeyhinin Erbakan Hoca’ya tavsiyesi

Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi sohbetlerinde sık sık Müslümanların geri kalmışlıklarını dile getirir ve yerli imkânlarla sanayi tesisleri kurma ve işletmenin önemi ve gerekliliği üzerinde dururlardı. Bir gün Mehmed Zahid Hocaefendi, Necmeddin Erbakan’a şöyle der:

“Siz makine hocasısınız. Almanya’ya gidip oradaki sanayinin durumunu yakından incelediniz. Caminin önünde yabancı otomobilleri görünce çok üzülüyorum. İnsanlarımızın ekmek parası için yabancı diyarlara gitmesine çok üzülüyorum. Türkiye’de sanayinin ve ziraatın gelişmesi için öncelikle motor yapılması gerekir. Sizin gibi yetişmiş insanlarımız varken neden hâlâ dışarıya para verelim de motor, araba alalım? Önce motoru, sonra da kamyonu, traktörü, otomobili neden kendimiz üretmeyelim? Neden siz bu işe öncülük etmiyorsunuz?”

Böylece Erbakan’ın kafasında motor üretme fikri oluşmaya başlar. Bu sözlerle manevî önderinin kendisine bu görevi verdiğini düşünür. Hemen şirket kurar. İsmine de Gümüşhanevi Ahmet Ziyaüddin Hoca Efendinin isminden mülhem Gümüş Motor adı verilir.

Gümüş Motor

Mehmed Zahid Hoca Efendi ilk çekirdek sermaye olarak 1000 Lira verir ve 300 ortaklı olarak 6 milyon sermaye ile Tarımsal sulamada kullanılacak fabrika kurulmasına karar verilir. 1956’da fabrikanın temeli atılır. 1959 yılında üretim başlar, 1 Mart 1960 yılında da seri üretime geçilir. Açılışını Maliye Bakanı Hasan Polatkan yapar. Sadece Türkiye’nin değil, Balkanların bile en büyük motor fabrikası olan Gümüş Motorun yıllık kapasitesi 2500 adet dizel motoru, 1000 adet derin kuyu tulumbası, 50 bin piston, 20 bin silindir gömleği, 20 bin motor yatağı ve 1 milyon sekmandı. 300 personeli vardı ve 30 bin metrekarelik alanı kapsıyordu. Kapalı alanı 10 bin metrekareydi. 

Seri üretim başladıktan sonra dönemin Başbakanı Adnan Menderes, fabrikayı ziyaret eder. Bu ziyarette Erbakan yaptıklarını, yapmak istediklerini ve karşılaştıkları problemleri ayrıntısı ile Başbakan’a anlatır. Erbakan daha sonraları bunu çevresine gözleri dolarak şöyle anlatır: “Menderes, Allah rahmet eylesin, fabrikayı gezdikten ve anlattıklarımı dinledikten sonra bana dedi ki: “Keşke sizi daha önce tanısaydım. Ben yıllarca makine ve teçhizat üretmek, motor üretmek için ne zaman rapor istesem bana hep ‘Efendim bizim bunları üretebilecek ne bilgi birikimimiz, ne kabiliyetimiz mevcuttur’ diye cevap vermişlerdir. Ama şimdi anlaşılıyor ki bu işin ardında da birçok oyunlar dönüyormuş, yazık.”

Ancak Gümüş Motor, Pazar cephesinden gelen ekonomik saldırı ile karşı karşıya kalır. Gümüş Motor seri üretime geçmeden önce ithal motorlar piyasada, 7 bin liraya satılıyordu. Gümüş Motor üretime başlar başlamaz önce 5 bin liraya indirdiler. Zira Gümüş Motor, ithal motordan daha kaliteli olmasına rağmen 5 bin liraya satılıyordu. Yabancılar, bununla yetinmediler bu defa 4 bin liraya düşürdüler. Gümüş Motor da bu defa fiyatını 3500 lira yaptı. Yıllar sonra Erbakan şöyle diyecekti: “Motor fiyatının bu civarda oluşacağını daha fazla indirimin yıkıcı etki yapacağını hesap etmiştik. Bu rekabet sayesinde piyasadaki motorların fiyatları yarı yarıya ucuzlayacak, böylece sanayicinin eli rahatlayacaktı.”

Amansız rekabet

Erbakan böyle düşünüyordu ama rakiplerin yani yabancıların hedefi Erbakan’ı yok etmek, onu batırmaktı. Madem ki Erbakan şeftali üretiminden, motor üretimine geçmiştir. Öyleyse cezalandırılmalı, yok edilmeliydi. İşte bu düşünce içinde ithal motor fiyatını 2500 liraya düşürdüler. Gümüş Motor’un bu rekabete dayanması mümkün değildi. Bu dönemler, Erbakan’ın fabrikanın bazı giderlerini bazen maaşından bazen de borçlanarak karşıladığı zor dönemlerdi.

Bu rekabet fabrikanın durumunu zora soktu. Hisse senetleri düşmeye başladı. Gümüş Motor ortakları hisselerini bir bir satmaya başladılar. Satılan hisseleri Türkiye Şeker Şirketi el altından topluyordu. Buna rağmen Gümüş Motor Fabrikası uzun yıllar varlığını sürdürdü. Zaman zaman özel ilişkileri ile devlet katkısı alsa da darbe dönemi olduğu için sürekli ve ciddi bir katkı alamıyordu.

Gümüş Motoru zorlayan bir sebepte ülkede o yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar daha doğrusu etkisi uzun yıllar süren ve üst üste gelen ekonomik krizler olmuştur. Bu krizlerden önce 1 dolar, 280 kuruş iken bir anda 900 kuruşa yükselmiştir. %300 ü aşan bir devalüasyon yaşanmıştır. Aynı zamanda sıkı para politikası uygulanmıştır. Bunlar üreticiyi zor durumda bırakmıştır.

Doçent Erbakan, bir yandan Gümüş Motor’la ilgileniyor, bir yandan da her yerde seri konferanslar vererek yerli üretimin önemini anlatıyordu. Motor üretimi, otomobil üretimi, sanayileşme diyerek bunlara alışık olmayan bir kitleye yepyeni ufuklar açıyordu. “Türkiye’nin Sanayileşme Davası” başlığı ile ülkenin her yerinde konferanslar veriyordu. 

Bu arada Türkiye Şeker Şirketi topladığı hisseler ile Gümüş Motor’un %51 ine sahip oldu ve Erbakan’ı yönetimden uzaklaştırdılar. O da izinli olarak ayrıldığı İTÜ hocalığına geri döndü. Sonu zoraki bir ayrılıkla neticelenmişti ama Erbakan, Türkiye’nin yerli motor üretebileceğini ispatlamıştı. Erbakan’ın ayrılmasından sonra şirketin ismi Pancar Motor olarak değiştirildi. Uzun süre motor üretimini sürdürdü. 2012 yılında kapandı.

Devrim Otomobili

Türkiye’de Gümüş Motor adıyla ilk motor üretimini gerçekleştiren İTÜ’nün genç doçenti Necmettin Erbakan bir anda tüm dikkatleri üzerinde topladı. Seri Konferanslar dönemi başladı. 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’ne davet edildi. Burada yaptığı konuşmada motor üretimini nasıl gerçekleştirdiğini anlattı ve Gümüş Motor’un imalatlarını gösterdi. “şimdi hedef yerli otomobil imal etmektir” dedi. Toplantıda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’de vardı ve konuşmadan çok etkilenmişti.

Prof. Dr. Nevzat Kor’un bu konuda verdiği bilgi şöyle: “Bizim İslâmi bilgimizin artmasında, şuurlanmamızda, Anadolu halkının kalkınma projelerinin ortaya çıkarılmasında Erbakan Hocamızın çok büyük emekleri ve katkıları oldu. Türkiye ekonomisinin güçlendirilmesi, sanayileşme konularında çok emek verdi. 1960 darbesi sırasında Türkiye’nin sanayileşmesi, motor imali, araba imali konusunda sık sık basın toplantısı yapıyor, konferanslar veriyordu. Bir gün benim de katıldığım bir konferansta otomobil imali nasıl olabilir konusunu işledi.

Orada üst düzey bir asker de vardı. Çok dikkatle dinledi. Sonra Hoca’yı Ankara’ya davet ettiler. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’de bizzat kendisi Hoca’yı dinlemiş. Görüşmelerinde Cumhurbaşkanı, Hoca’ya; “Seni Sanayi Bakanı yapalım, hedefini orada gerçekleştir” demiş ve emir vermiş. Bunu duyan Milli Birlik Komitesindeki masonik zümre derhal devreye girip “bu gericidir” gibi sözlerle Cumhurbaşkanını vazgeçirdiler. O zamanki hâkim zümrenin, Memleketin kalkınması gibi bir meseleleri yok. Onların meselesi, Türkiye halkı cahil kalsın, bu ülkeye Müslümanlık gelmesin. Biz onları sömürelim idi. 

Erbakan Hoca’nın Sanayi Bakanı yapılmasına masonlar engel oldu. Ama üst düzey Paşalara verdiği konferans ve görüşmeleri sonunda ki –askerler Gümüş Motoru gezerler ve kendilerine konferans verilmesini isterler. Bunun üzerine içinde paşaların da bulunduğu 200 subaya konferans verir. Erbakan’ın yapılabilir dediği yerli otomobil konusunda bir fikir yürütülmüş. Devlet Demir Yolları’nın Eskişehir’deki fabrikasında yapılabilir diye karar verilmiş. Erbakan Hoca da istişare ve kontrol için görevli idi. Zaman zaman gider çalışmaları yönlendirirdi. Sonunda otomobil çıktı ama benzin koyma unutulmuş diye basit bir sebeple engellendi. Burada maksat, Müslüman adam bunu yaptı denmesin. Bütün işler böyle oldu.”  

Bakanlık teklif edildi

Nevzat Kor hocanın açıkladığı gibi Erbakan’a Sanayi Bakanlığı teklif edilmişti. Bu teklifin yapılmasında etkili olan kişi Yüksek İslâm Enstitüsü hocalarından Sabri Sözer idi. Onun Milli Birlik Komitesi üyesi Yarbay Mehmet Özgüneş ile arası iyiydi. Özgüneş ile Yüzbaşı Numan Esin, Sabri Bey’i ziyaret ederek iki konu da yardımcı olmasını istediler. Birincisi TSK içinde din bilgisinin nasıl ve kim tarafından verileceği, ikinci olarak yeni hükümette yer alacak milliyetçi münevver kişilerin bulunması idi. Burada Erbakan’ın ismi gündeme geldi.  Sabri Bey, Mehmet Özgüneş’i, Erbakan’ın evine getirdi. Uzun süren bir görüşme yaptılar. Özgüneş, konuyu hem Cumhurbaşkanına hem MBK’ne ileteceğini söyledi. Konu buralara intikal ettirildi.

Cumhurbaşkanı Gürsel, Erbakan’ı davet etti. Kendisini Sanayi Kongresinde de dinlemişti. Erbakan görüşmeye çok sayıda dosyalarla geldi. Hem Gümüş Motorla hem de üretilmesini planladığı yerli otomobille ilgili görüşlerini aktardı. Bu arada askerlere de brifing vermişti. Cumhurbaşkanı çok etkilendi ve Sanayi Bakanlığı teklifini yaptı. Ancak hemen araya giren masonlar, Erbakan yerine Şahap Kocatopçu’yu bakan yaptırdılar.  Erbakan’ın dinine bağlı olduğunu bildikleri için engellemişlerdi.

Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Erbakan’ı Sanayi Bakanı yapamadı ama yerli otomobil üretimi düşüncesinden de vazgeçmedi. Erbakan 1961 Mart’ta, MBK üyelerine ve Bakanlar Kuruluna brifingler verdi. Bakanlar Kurulu brifingi saat 09.30 da başlamış, 13.20 de bitmişti. 1961 Mayısında Otomotiv Kongresi toplandı ve karar verildi. Eskişehir’de bulunan TCDD CER atölyesi yetkilileri ve 20 kişilik mühendis grubuna görev verildi. Erbakan’a da kontrol ve yönlendirme görevi verilen bu üretim için süre 4,5 aydı. (16 Haziran 1961 – 29 Ekim 1961 arası)

Devrim otomobilinin imalatı sırasında CER atölyesinde usta olarak çalışmış olan Emin Gürcan’ın şu açıklamaları da ilginç: “Bu otomobillerin imali sırasında ben de torna ve freze makinalarında parça imalatında çalıştım. Zaman zaman bir adam gelirdi. Bizi kontrol eder ve ne yapacağımızı anlatırdı. Sonra bu kişinin Necmettin Erbakan olduğunu öğrendik. İki adet otomobil imal ettik. Trenle Ankara’ya gönderdik. Benzin konulması unutulmuş dediler. Bence bu bahaneydi. Bu otomobillerin Türkiye’de üretilmesini istemeyenlerin bir oyunu idi. Askerliğimi yapıp geldiğimde beni CER atölyesinin arşiv kısmına verdiler. 1968 – 1969 yıllarında Devrim otomobillerinin bütün teknik resimlerini, projelerini ve bütün dokümanlarını yakarak imha ettirdiler. Buna ben şahidim.”

Komplo kurdular

Benzin unutulma olayı ki aslında unutulma değil doldurulan benzinin kasıtlı boşaltılmasıydı.Türkiye düşmanlarının eline büyük bir koz verir. Ertesi günkü gazetelerde “Rezalet,  Devrim yolda kaldı, devrim yürümedi” başlıkları vardı. Alaya alanlar, ”Biz demedik mi yapılamaz” diyenler ön plana çıkıyor, otomobil üretiminden hiç bahsedilmiyordu. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere destek verenlerin hepsi desteğini çekiyor ve Devrim yarı yolda bırakılıyor. Erbakan’ın fikri, kontrolü ve yönlendirmesi ile 20 vatansever mühendis gece gündüz çalışarak olmazı oldurdular ve Türkiye’nin ilk yerli otomobili olan Devrim’i 4,5 ayda ürettiler. Türkiye’nin bir çivi bile üretmesini istemeyen dış güç­ler ile iç­teki sömürü ve sermaye çevreleri, Erbakan`ın üst üste gelen bu başarıları karşısında çılgına dönmüşlerdi. Erbakan’ın sömürücü güçlerle savaşı işte böyle başladı.

Yerli otomobil fikrini geliştirip Türkiye’nin gündemine taşıyan kişi o zamanki ünvanlıyla Doç. Dr. Necmettin Erbakan’dır. Bu fikri Çankaya Köşkü ’ndeki bir “brifing”de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e kabul ettiren ve dolayısıyla Devrim otomobilinin yapılmasına vesile olan da odur. Ancak 4,5 ayda üretilen Devrim Otomobili sürecinde Erbakan bizzat bulunmamıştır. Zira Erbakan’ın sürece itirazı vardı. Cumhurbaşkanı Gürsel ilk yerli otomobil numunelerinin imali için Haziran ayında talimat vermiş ve bu işin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine kadar bitirilmesini istemiştir. Erbakan’a göre bu vazifenin üç-dört ayda bihakkın yerine getirilmesi mümkün değildi. Birkaç “maket” üretilebilirdi tabii; fakat asıl mesele olan seri üretime elverişli dört başı mamur bir yerli otomobilin yapılabilmesi için daha fazla zamana ve bu vazifenin tevdi edildiği Devlet Demiryolları kadrolarının sahip olmadığı bir otomobil ihtisasına ihtiyaç vardı.

Erbakan daha sonraki yıllarda şunları söyledi:“Eskişehir Cer Atölyesinin çok kısa sürede insanüstü gayret sarf ederek meydana getirilen iki otomobil, iki özellik taşımaktadır. Birincisi, bizde otomobil yapılamaz diyenlere güzel bir cevaptır. İkincisi, bu işi yapacaklara cesaret vermiştir. Zira otomobil süt sağma makinesi veya dikiş makinesi değil, can makinesidir. Emniyet ister. Bizim on aydır üzerinde çalıştığımız dava başkadır. Biz binanın maketini yaparak övünmek yerine aslını meydana getirmek gayretinde idik. Aslı dediğim şey seri imalattır.”

Özet olarak; Devrim otomobili Necmettin Erbakan sayesinde yapılmıştır. İş tam yetki ile Erbakan’a verilseydi daha iyi bir otomobil yapılacak ve seri üretimine geçilecekti. Yönetmen Tolga Örnek, 1961 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla yapılan ve Devrim diye adlandırılan ilk yerli otomobilin hikâyesini beyazperdeye aktarmıştı. Filmde, yerli otomobil davasının öncüsü olarak bilinen Necmettin Erbakan’dan hiç söz edilmemiştir.Yapımcı şirket “Tarihi kayıtlarda Erbakan’ın adına rastlayamadık” diye bir savunma yapmıştır. Bunun üzerine konu Erbakan Hocaya sorulduğunda, “Bunlar ya çok cahil ya da gerçekleri göremeyecek kadar körler” demiştir.

Bu arada Erbakan, Sanayileşme Konferansları sürecinde iyi ilişkiler kurduğu bazı subayları, özellikle Harp Okulu Komutanı olan ve MBK üzerinde çok büyük etkisi olan Talat Aydemir’i birkaç kez ziyaret ederek Menderes’in idamını da önlemeye çalışmıştı ama tam manasıyla darbeci bir zihniyete sahip olan Talat Aydemir ve bazı subayları ikna etmesi mümkün olmadı. Necmeddin Erbakan siyasete atıldıktan sonra Başbakan Yardımcısı olarak bulunduğu hükümetlerde Türkiye’nin kalkınması için büyük gayretlerde bulunmuş ve ülkeyi baştan başa fabrikalarla donatmıştır.  

Salih Sedat Ersöz/ İrfanDunyamiz.com

EBAKAN HOCA İLE İLGİLİ DİĞER YAZILAR

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Örnek bir Müslüman İpek hoca…

İsmiyle müsemma, amel-iman birlikteliğinin timsali, gerçek anlamda peygamber vârisi üstün insan İpek Hoca… Burada kullanılan …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.