Vatanini seven nesiller için…

Kuşkusuz ki Allah ve Peygamber sevgisi her türlü sevginin üstünde gelir. Bu nedenle çocuklara öncelikli olarak dini duygular kazandırılmalıdır. Bir mü’min için imandan, Kur’an’dan daha önemli hiçbir şey yoktur.

Dini duygulardan sonra milli duygular gelir. Çocuklarımıza dini duyguları kazandırdığımız gibi milli duyguları da kazandırmak zorundayız. Allah muhafaza vatan hainlerinin tuzaklarını başka türlü boşa çıkaramayız.

İstiklal marşı okunduğunda ve bayrağımız dalgalandığında duygulanan nesiller ancak ülkemizin geleceğine sahip çıkabilirler.

Şayet çocuklarımıza milli duyguları kazandıramazsak ülkemizin başarılarına sevinmeyen, ülkemizin kalkınmasını istemeyen, uzun yıllardır özlemini duyduğumuz büyük işleri küçük gören çok garip tipler yetiştirmiş oluruz.

Oysa ki milli duyuların her türlü siyasi mülahazanın üzerinde olması gerekir. Ülkemiz bir atılım yapmışsa buna bir kulp takıp yapılanları karalamak ne kadar da acı bir zavallılıktır.

Bu yazımda sizlere çocukken mili duyguları kazanmamda tesiri olan yaşlı bir komşumuzdan bahsetmek istiyorum. Allah rahmet eylesin, Sivas’ta yaşayan Mustafa Nalbant ismindeki bu amcamız annemlerin köylüsüydü ve aynı zamanda Hulûsi Efendi Hazretleri’nin de bir ihvanıydı. Kendisi evliyaların sevgisini gönlünde hisseden, feyizli, güleç yüzlü, tatlı dilli bir amcamızdı.

Güzelliğe bakar mısınız; bir gün kahvaltı sofrasına bir bardak fazladan koymuşlar ve “Bunu da misafir gelirse ona ikram ederiz.” diyerek adeta lisan-ı hâlleriyle misafir çağırmışlar. Tevafukken o gün onları ziyarete gitmiştim. On yedi- on sekiz yaşlarındaydım. Tadı damağımda kalan o mütevazı kahvaltıyı ve o güzel sohbeti hiçbir zaman unutamam.

Mustafa Amca o gün bana demişti ki: “Aydıncığım, bazen okulların bahçesinde ya da bir devlet kurumunun önünde bayrağımızı gördüğüm zaman böyle uzun uzun bakıyorum ve gözlerim yaşarıyor.” Mustafa Amca’nın bunu söylerken de gözleri dolmuştu. Hatta Mustafa Amca, “Kur’an’ımız, ezanımız bizim için neyse bayrağımız da öyledir.” demişti. Tabi o zamanlar bu sözün kıymetini ve anlamını tam olarak idrak edememiştim.

Ne zaman ki ilerleyen yıllarda milletleri dağılmış, güçleri kaybolmuş, bayrağı dalgalanmayan milletlerin perişan hâllerini görünce, bayrağın ne demek olduğunu anladım. Düşünün bir kere, bir yerde bayrağınız dalgalanmıyorsa, orada zillet içerisinde yaşıyorsunuz. Cuma namazını bile kılamazsınız.

Müslüman olmayan askerler postalları ile temiz topraklarınızı çiğnerler. Onlardan izin almadan hareket edemezsiniz. Düşmanlarınız topraklarınıza üşüşürler ve başınıza bombalar yağdırırlar. Siz de başka ülkelere sığınmak için çoluk çocuk, ihtiyar, genç yollara düşmek zorunda kalırsınız.

Bundan dolayıdır ki nesillerimizin dini ve milli duygularla mücehhez olması ülkemiz için bir beka meselesidir. Allah’ın ipine hep beraber bölünüp parçalanmadan tutunmak ve hainlerin tuzaklarını başlarına geçirebilmek için, bölücü unsurların fitnesine karşı uyanık olmak ve bu vatana sahip çıkmak zorundayız.

Aydın Başar/ İrfanDunyamiz.com

Çocuk Eğitimi ↗

Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.

Aile Okulu ↗

Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.