Norşin`in ilim ve irfan deryalarından Şeyh Muhamed Maşuk… Hazret`in vefatıyla Norşin ve havalisindeki halkı irşad görevini kesintisiz devam ettiren Şeyh Muhammed Masum`un da vefatıyla görevi, ilim ve takvasıyla bu göreve layık olan oğlu Şeyh Muhammed Maşuk devralmıştır.
İlim tahsiline 7 yaşında Şeyh Diyauddin`in yanında başlayan Şeyh Maşuk çok zeki ve kabiliyetliydi. Şeyh Diyauddin, ona ders verdiği gibi bazen onunla oynadığı da olurdu. Şöyle anlatılır: Bir gün Norşinli çocuklar çelik çomak oynarken 7- 8 yaşlarındaki Şeyh Maşuk onları seyrediyordu. Hazret, onun oyun oynamadığını görünce “Gel çelik çomak oynayalım” diyerek onu çağırdı.
Oyun oynarken Hazret ağaç dalını attığında, Şeyh Maşuk ağaç dalını getirir, Hazret`in önüne bırakırdı. Hazret neden böyle yapıyorsun da oynamıyorsun diye sorduğunda; “Hazret neşelensin diye…” demiş, Bunun üzerine Hazret halifelerini toplayıp “Bu çocuğun kabiliyeti çok fazla, bu çocuğa dua ediniz” demiştir.
İlim tahsili
Şeyh Muhammed Maşuk Norşin`in manevi havasını bol bol teneffüs ederek yetişmiş, İslam dinine ciddi anlamda birçok hizmeti olmuştur. Temiz, iffetli ve Saliha bir kadın olan annesi, kıymetli bir âlim olan babası Şeyh Muhammed Masum`un yanısıra, Şeyh Diyauddin (Hazret), Molla Muhammed Emin-i Kursinci (Melayê Mezin), Şeyh Alauddin Oxîn–î, Molla Abdulbaki, Şeyh Ahmedi Haznevi vs. birçok âlimden istifade ederek yetişmiştir.
İlmi tedrisata Hazret`in yanında başlayan Şeyh Maşuk, Norşin`de birçok molladan çeşitli ilmi kitapların dersini alıp, ilmi icazetini hem Molla Abdulbaki`den hem de Hazret`in halifelerinden olan Oxinli Şeyh Alauddin`den almıştır.
İlmi ve manevi açıdan iyi bir şekilde yetiştikten sonra hem babası Şeyh Masum zamanında hem de babasının vefatından sonra medrese ve divandaki ilim, irşad çalışmalarını sürdüren Şeyh Maşuk da selefleri gibi medresede onlarca talebe yetiştirip icazet vermiş, halkın manevi olgunluğu için çalışmıştır.
Norşin nuru
Şeyh Maşuk, kendi çabaları ve tasavvuf icazeti verdiği halifeleri vasıtasıyla Norşin nurunu Diyarbakır, Siirt, Muş, Mardin vs. birçok bölgeye yaymıştır. Onun çabalarıyla İslam`dan habersiz birçok köy İslam`la tanışmış, İslam`ın çizdiği dairede hayatlarını idame ettirmişlerdir.
Onun ilim tedrisatına verdiği ehemmiyet neticesinde yanında yetişen mollalar birçok yerde medreseler açıp halkın çocuklarına İslam`ı öğretmiş, âlimler yetiştirmiş, toplumda yaygın olan cehaletin önüne geçmişlerdir.
Şeyh Muhammed Maşuk, dünyevi işlerde talebe ve müritlerine karşı çok müsamahakâr, Allah Teala‘nın emir ve nehiyleri konusunda ise tavizsizdi. Namazlarını cemaatle kılmayanlara çok kızardı. Mütevazı aynı zamanda cesur bir şahsiyetti. Ailenin maddi geliri ile talebelere gelen yardımları her zaman ayrı tutardı.
Molla Sıddık onun hakkında şöyle der: “O, çok halim bir insandı. Altı gün hizmetinde bulundum her hali ve davranışı Allah celle celaluh’u hatırlatırdı. İnsanlarla münasebetinde hiç riyası yoktu.”
Vefatı
Vefatından önce hacca gitmek için hazırlık yapan Şeyh Maşuk, gördüğü insanlarla; “Bundan sonra bir daha görüşmeyebiliriz” diyerek vedalaşır. Hanımıyla da; “Hakkını helal et. Seninle uzun zamanlar sıkıntıları beraber paylaştık, ben gidiyorum geri gelmeyeceğim” diyerek vedalaşmıştır.
İçerisinde halifelerinden Molla Muhyiddin-i Havili, Molla Hüseyn-i Mirahura (Diyarbakır Seyrantepe`de mukimdir.) ve oğlunun da bulunduğu kalabalık bir kafileyle hacca gider. Seydayê Molla Muhyiddin`e: “Molla Muhyiddin, Mekke`de mi ölmek, Medine‘de mi ölmek daha iyidir” diye sorar.
Molla Muhyiddin; “Mekke de kılınan bir vakit namaza 100.000 vakit namaz sevabı, Medine de kılınan bir vakit namaza 1000 vakit namaz sevabı vardır. Ölüm de böyledir” der. Mekke`ye vardıklarında bir akşam vakti rahatsızlanır, oğlunu Harem`e göndermez, şöyle der: “Harem`de namaz kılmak kıymetlidir ama babaya bakmak daha da kıymetlidir. Sen babana bak.”
Şeyh`in rahatsızlığı artınca Şeyh Asım ve yanındakiler Kur`an okumaya başlarlar. Bu sırada Şeyh, ruhunu teslim eder. (28 Aralık 1975 ) Harem-i Şerif`te sabah namazına kadar hatimler okunur. Sabah namazını müteakip binlerce kişinin katılımıyla cenaze namazı kılınır. Naaşı vasiyeti üzerine Cennet-ül Mualla`da mü`minlerin annesi Hazreti Hatice`nin ayakucuna defnedilir. Allah rahmetiyle muamele etsin, makamını âlî etsin. Amin.
Not: Bu yazı doğruhaber. com sitesinden kısaltılarak iktibas edilmiştir. Yazının başlıkları irfandunyamiz.com sitesi tarafından eklenmiştir
M. Ali Erdoğan/ DogruHaber.com
BEZNER İÇERİKLER
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.