İslam kardeşliği ama nasıl?

Düşmanlarla mukateleye Medine döneminde ilk defa izin verildiğinde; “Aralarınızı düzeltiniz.”1 ayetinin inmesi çok anlamlıdır. Toplumsal hayatta siyasi ve sosyal düzenlemelerde başarılı olmak, mü’minlerin aralarını ıslah etmelerine bağlıdır. Bu açıdan Yüce Allah kardeşlik hukukunun gereği olarak Müslümanların kenetlenmesini teşvik etmiştir

Ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur: “Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kurşun dökülerek kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak savaşanları sever.”2 Bu münasebetle “İki Müslüman grup savaşırlarsa aralarını mutlaka düzeltin.”3 emrini; “Müminler birbirlerinin kardeşidirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ki Allah da size merhamet etsin.”4 buyruğuyla eş zamanlı olarak indirmiştir.

Bağları koparma

İslam kardeşliğinin tesisi için kardeşlik dokusunu sarsacak her türlü olumsuz davranıştan sakınmak şarttır. Kardeşlik duygusunu canlı tutmak için Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şu evrensel öğütleri vermiştir: “Birbirinize sakın haset etmeyiniz, akrabalık bağlarınızı kesmeyiniz, birbirinize sırt dönerek yalnız bırakmayınız. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz! Bir Müslüman’ın (din) kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir.”5

Bir başka rivayette; “Üç günden fazla küs duran cehenneme gider.”6 buyurmuştur. “Üç gün içerisinde konuşmazlar da birbirlerinden yüz çevirirlerse Allah da onlardan yüz çevirir.”7 uyarısını yapan Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem, eğer küslük süresi bir yılı bulacak olursa işin korkunçluğunu şöyle açıklamıştır: “Din kardeşine bir yıl küs duran onun kanını dökmüş/ öldürmüş gibidir.”8

Eğer küslükten vazgeçmez ve “Bu hâl üzere ölecek olursa her ikisi de cennete giremez.”9 buyuran Allah Resulü, meseleyi şu hadis-i şerifi ile daha da açıklığa kavuşturmuştur: “Her pazartesi ve her perşembe günü cennetin kapıları açılır. Allah’a şirk koşmayanların dışında herkes affedilecek (ve cennete girecektir.) Ancak bir kimsenin din kardeşiyle arasında bir husumet ve kırgınlık varsa, onlar için şöyle denilecektir; ‘Şu iki kişiyi aralarını düzeltene (helalleşene) kadar bekletin.'”10

Dargın kimselerin cennete girdirilmeme konusunda böyle ağır bir muameleye tabi tutulmalarının sebebi, Allah Teâlâ’nın İslâm kardeşliğine verdiği önemden kaynaklanmaktadır.

Sevgi ve merhamet

Yüce Allah müminleri Kur’an-ı Kerim’de şöyle vasfetmiştir: “Muhammed, Allah’ın resulüdür. Onunla beraber olanlar inkârcılara karşı çok çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler.”11 Merhamette ve sevgide cemaat olma ruhu; kaba ve katılıkta ise tefrika vardır.

Peygamber Efendimiz’in başarısındaki etkenlerden biri de sahabelerine karşı yumuşak ve merhametli davranmasıdır. Bu gerçeği Allah Teâlâ şöyle haber vermiştir. “Allah’tan bir rahmet olarak insanlara karşı çok yumuşak davrandın. Şayet kaba ve katı yürekli olsaydın etrafından dağılıp giderlerdi.”12

Önderlik konumunda olan her mü’min bu ayeti en üst seviyede tefakkuh etmelidir. Yöneticilerin veya önderlik makamında olanların yaptıkları katılıklar yüzünden bir tek insan İslâm’dan soğuyacak olursa bunun vebali onlaradır. Bu nedenle Müslüman yöneticiler adalet, kibarlık, merhamet, nezaket, fesahat, şefkat, ahlak ve vakarda herkese önder olmak zorundadırlar.

Bir vücut gibi

Müslümanların arasında olması gereken merhamet ve sevgiyi Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem çok güzel anlatmıştır: “Müminler birbirlerini sevmede, merhamette ve güzel davranmada bir vücut gibidirler. Vücuttan herhangi bir uzuv şikâyet ettiğinde vücudun diğer organları da uykusuzluk ve ateşle bu rahatsızlığa ortak olur.”13

Bu hadisiyle Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem mü’minlerin birbirlerine karşı duyarlı olmalarını ve çektikleri sıkıntılara karşı duygudaşlık yapmalarını istemiştir. Bu sorumluluk duygusunu bir başka rivayette daha üst bir seviyeye taşımış ve şöyle demiştir:

“Mümin, iman ehline karşı cesetteki baş gibidir. Vücuttaki baş nasıl ki diğer uzuvların rahatsızlığında acı duyarsa, mü’min de ehl-i iman için acı ve ıstırap duyar.”14 Bu yaklaşım, Müslümanları tüm mü’minlere karşı uyanık tutar. Onların hayatlarının tüm ayrıntılarına karşı ilgili kılar. Bu ilgi, Müslümanları bölgesel düşünmekten ziyade evrensel düşünmeye sevk eder.

Güler yüz

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem merhametin en büyük tecelli yerinin bakışlar olduğunu belirtmiş ve şöyle buyurmuştur: “Her kim ki kardeşine sevgi ile bakarsa Allah Teâlâ onu bağışlar.”15 Şefkat ve sevgiyle bakmayı öven Allah Resulü, bakışlarıyla da olsa din kardeşini korkutanı yermiştir: “Her kim ki Müslüman kardeşini bakışlarıyla korkutursa (veya tehdit ederse) Allah da onu kıyamet gününde korkutur.”16

İnsanın din kardeşine yaptığı en ufak bir iyiliği bile küçük görmemesini tavsiye eden Allah Resulü; “Şayet yapacağınız bir iyilik yoksa bari kardeşinize karşı güler yüzlü davranın.”17 tavsiyesinde bulunmuştur. Müslümanların birbirinin aksırmasına bile kayıtsız kalmamalarını emreden Sevgili Peygamberimiz Müslümanlara, karşılıklı ziyaretleşmeyi, sıla-yı rahim yapmayı18, hediyeleşmeyi ve birbirinin davetine icabet etmeyi[19] öğütlemiştir.

Toplumdaki fakirlerin refahı ve dulların ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmayı; “Allah yolunda cihad etmeye, geceleri namaz, gündüzleri oruç tutmaya”20 denk görmüştür. Müslümanların heybetini, özgüvenini ve şahsiyetini yok eder endişesiyle onlara vurmayı ve dayak atmayı yasaklamıştır. “Sakın Müslümanlara vurmayınız.”[21] buyurmuştur. Onları dövmek küçük düşmelerine sebep olur. Müslümanlar arasındaki sevgi ve merhamet, İslâm’ın istediği noktaya geldiği zaman Yüce Allah’ın lütufları üzerlerine sağanak hâlinde iner ve ilahî lütuflara daha çok nail olurlar.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Enfal 8/1
2 Saf 61/4
3 Hucurat 49/9
4 Hucurat 49/10
5 Ahmed, Müsned, c.III, s.165
6 Ebu Davud, 35, Edeb, h.no:4914, c.V, s.215
7 Ahmed, Müsned, c.II, s.378
8 Buhari, Edeb’ü-l Müfred, c.I, s.450; İbn-i Receb, Cami’u-l ulum, c.II, s.269
9 Buhari, Edeb’ü-l Müfred, c.I, s.452
10 Buhari, Edeb’ü-l Müfred, c.I, s.456
11 Fetih 48/29
12 Al-i İmran 3/159
13 Ahmed, Müsned, c.IV, s.270; Müslim, 45, Birr ve Sıla,17, h.no:2585,c.III, s.2000
14 Ahmed, Müsned, c.V, s.340
15 Acluni, Keşf’ü-l Hafa, h.no:2638, c.II, s.283
16 Abdurrezzak, Musannef, h.no:9187, c.V, s.139
17 Tirmizi, 30, Et’ime, h.no:1883, c.IV, s.274
18 Bak: Abdurrezzak, a.g.e, h.no:20232,.c.XI, s.17; Ahmed, Müsned, c.V, s.283
19 Heysemi, Zevaid, c.IV, s.52
20 Buhari, Edeb’ü-l Müfred, (tah:Fadlullah Ciylani), c.I, s.217
21 Heysemi, Zevaid, c.IV, s.146; Ahmed, Müsned, (tah:Muhammed Şahir,h.no:286),

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.