Dua müminin yaşam tarzıdır. Yüce Allah ile irtibatımızı namaz, dua ve diğer ibadetlerimizle sağlarız. Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz; “Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizi, Daavat, 1) buyurmuştur.
Dua Allah’ın hoşnutluğunu kazandırır. Dua etmemek ise Allah’ın gazabını celbeder. Duadan ancak gaflet ve kibir sahipleri yüz çevirir. İmanın tadına ermiş mü’minler, ellerini semaya kaldırıp, yüreklerini Allah’a açıp tazarru niyazda bulunurlar. En ufak bir sıkıntı ve dertlerini Allah’a arz ederler.
Bir ibadettir
Sadece zor zamanlarda değil rahat zamanlarımızda da çokça Rabbimizi anmalı ve O’na dua etmeliyiz. Nitekim ayet-i kerimede buyurulur: “İnsana bir darlık dokunduğu zaman yanı üzere yatarken, otururken yahut ayakta bize yalvarır, ama biz onun sıkıntısını giderince sanki kendisine dokunan bir darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamış gibi hareket eder. İşte aşırı gidenlere yaptıkları iş böylesine süslü gösterilmiştir.” (Yunus, 12)
Dua bir ibadet olduğu için euzü besmele, hamd ve salevat ile duaya başlanır.Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem; “Sizden biri dua edeceği vakit Rabbine hamd ve sena ile başlasın. Sonra Nebi’ye salât etsin. Sonra dilediği şeyi istesin” (Tirmizi, 3708) buyurmuştur. Duaya başlarken olduğu gibi, duayı bitirirken de Allah’a hamd ve resulüne salât ve selâm okunmalıdır. Salâvat ve Fatiha Suresi’ni okuyarak da duayı bitirebiliriz.
Her duada istiğfar ve şükür ihmal edilmemelidir. Tövbe ederek, ruhumuzu manevi kirler olan günahlardan temizlemek, bedenimizi, helal kazançla alınmış helal gıdalarla beslemek, abdestli olmak, kıbleye yönelmek ve elleri semaya açmak da tavsiye olunmuştur. Elbette abdestsiz halde, yolda giderken de dua edilebilir.
İhlas ve samimiyet
Namazların ardından özellikle farz namazlardan sonra, ezanla kamet arasında, hastayken, Hac ve umre için ihramlıyken, cuma gününde, oruçluyken iftarda ve seher vaktinde daha çok dua yapmalıyız. Dua sonunda “âmin” diyerek elleri yüzüne sürmek de duanın adabındandır. Dua adabını yerine getirerek dua edildiğinde, inşallah o dua makbuldür.
“Duam kabul olmadı” dememeli ve duaya ısrarla ihlâsla samimi ve içten devam etmelidir. Duanın kabul olacağını ümit edip ısrarla duaya devam etmeli ve duada kesin cümleler kurmalıyız. Hadis-i şerifte şöyle buyurulur: “Sizden biriniz dua ederken: ‘Allah’ım! Dilersen beni bağışla; dilersen bana merhamet et.’ demesin. Dilediğini kesin bir dille istesin. Çünkü Allah’ı zorlayan hiçbir kuvvet yoktur.” (Buhârî, Daavât 21, Tevhîd 31; Müslim, Zikr 9)
Kavli dua ile fiili duamız birleşmeli dilimizle istediğimiz şeylere uygun davranış sergilenmelidir. Dua ederken, bağırıp-çağırmamak ve zoraki edebî sanat gösterilerinde bulunmak hoş değildir. Diğer Müslümanların aleyhine ve zararına isteklerde bulunmak ve onların ailesine, çoluk çocuğuna, malına, beddua etmek de çirkin görülmüştür.
Kardeşimize dua
Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duaları reddolunmaz.” (Tirmizî, Birr, 5)
Müslüman’ın başka bir Müslüman kardeşine yaptığı duaya melekler şöyle karşılık verirler: “Bir Müslüman’ın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona; ‘Duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin’ diye dua eder.” (Müslim, Zikir 87, 88; İbni Mâce, Menâsik, 5)
Kul, kendisine en yakın olarak Allah’ı bulmalı ve hiç unutmamalıdır. O halde değerli kardeşlerimiz, Yüce Rabbimizin Kur’an’ı Kerim’de bize öğrettiği duaları, Peygamber dualarını okuyalım en azından bazılarını ezberleyelim. Resulullah Efendimiz’in günlük yaptığı zikir ve duaları öğrenmek için sizlere İmam Nevevi’nin “Dualar ve zikirler” eserini alıp okumanızı ve bazı duaları ezberlemenizi tavsiye ederim.
Duaya icabet
Hiçbir dua boşa gitmiyor ve Rabbimiz dualara icabet ediyor. Allah azze ve celle şöyle buyurur: “Kullarım sana Beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz Ben yakınım, Bana dua ettiğinde duacının dileğine karşılık veririm. Şu halde Benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulalar.” (Bakara, 186)
Bazen kardeşlerimiz soruyor; “Hocam Allah Teala; ‘Dua edin duanıza icabet edeceğim’ buyuruyor ama benim bazı duam kabul olmadı!” Duamıza Allah Teala muhakkak icabet ediyor fakat duamızın bazen bizim istediğimiz gibi neticelenmemesi Rabbimizin duamızı kabul etmediği anlamına gelmez. Hatta her duamızın kabul olmaması Allah’ın bizlere bir ikramıdır. Çünkü insan bazen hayrı ister gibi şerri ister de haberi bile olmaz.
Allah azze ve celle dualarımıza farklı çeşitlerde icabet eder. Allah duamızı hemen kabul edebilir, istediğimiz şey kısa zamanda gerçekleşebilir. Allah duamızı bu dünya da vermeyebilir ama ahirette büyük bir sevap ve mükâfat olarak bize geri döner. Belki bu dünyada duamız kabul olmaz ama ahirette o dualarımız, yakarışlarımız ve ellerimizi açıp gözyaşı döküşümüz günahlarımıza kefaret olabilir.
Bu bir imtihandır
Mevla Teâlâ duamızı geciktirerek de bizi imtihan edebilir. Biz de bir ay sonra bir sene sonra; “Demek ki bizim hakkımızda hayırlısı böyleymiş” der, sabırla duaya devam ederiz. Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sizden biri acele edip de: ‘Dua ettim bana icabet olunmadı’ demediği müddetçe o kimsenin duası kabul olunur.(Tirmizi, 3609; İbni Mace, 3853)
Dua ederiz duamız tam olarak bizim istediğimiz gibi olmaz. Fakat bu dua vesilesiyle nice kötülükler bizden uzak olur bundan bizim haberimiz bile olmaz. Nitekim hadis-i şerifte şöyle buyurulur. “Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, dua kazaya engel olur.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 5; Müslim, İman, 137)
Bazen de Allah Teâla isteğimizi bu dünyada vermez, duamız ahirette büyük bir sevap ve mükâfat olarak bize geri döner. Yine bu dünyada duamız kabul olmaz ama ahirette o dualarımız, yakarışlarımız ve ellerimizi açıp gözyaşı döküşümüz günahlarımıza kefaret olur. Netice itibariyle hiçbir duamız boşa gitmiyor.
Dua zaten başlı başına bir ibadet. Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem; “Her kim ki Allah’a dua etmezse Allah o kimseye gazap eder.” (Tirmizî, Deavat, 2) buyuruyor. Duadan ancak gaflet ve kibir sahipleri yüz çevirir. İmanın tadına ermiş müminler ise ellerini semaya kaldırıp, yüreklerini Allah’a açıp tazarruda bulunurlar. En ufak bir sıkıntı ve dertlerini Allah’a arz ederler.
Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com
- Öğrendiklerimiz:
- Dua ibadettir. Eûzü besmele, hamd ve salavat ile duaya başlanır.
- Her duada istiğfar ve şükür ihmal edilmemelidir.
- Duanın kabul olacağını ümit edip ısrarla duaya devam etmeli ve duada kesin cümleler kurulmalıdır.
- Kavlî dua ile fiilî dua birleşmeli, dille istenilen şeylere uygun davranış sergilenmelidir.
- Hiçbir dua boşa gitmiyor ve Rabbimiz dualara icabet ediyor.
Adab-ı Muaşeret↗
Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.
Şahsiyet Gelişimi↗
Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.