Kadınlar Allah’ın emanetidir

Yüce Allah, insanlığı bir kadınla erkekten yaratmıştır. Hayatın devamını erkeğin ve kadının varlığına bağlamıştır. Bunun için de “evlilik” diye bir yasa koymuş ve insanların “sünnetullah” denilen bu yasaya uymasını istemiştir. Peygamberlerin hepsi1 evlilik kurumunu hem canlı tutarak hem de işleyişini en güzel biçimde göstererek topluma örnek olmuşlardır.

Erkekle kadın arasında nikâh gibi sevgiye (ve saygıya) neden olacak bir şey görmedim.2 buyuran Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem, evliliğin temelinin sevgiye dayandığını belirtmiştir. Kendisi de toplumsal ve siyasi hikmetlere binaen birden çok evlilik yapmıştır.

Örnek bir eş

Aile içinde hanımlarına karşı davranışı ve onlara vermiş olduğu değerle ümmetine örnek olmuştur. “Saliha bir hanımı insanın en büyük mutluluk sebeplerinden biri”3 olarak gören Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem, insanların kadına bakışında devrim yapacak bir benzetme yapmış ve onları “kristaller”4 olarak tanımlamıştır.

Kristali korumak, bakmak nasıl bir ilgi ve itinayı gerektiriyorsa, hanımlara da aynı özeni göstermek gerekir. Hatta onlara güzel davranmakla imanın kemali/olgunluğu arasında ilgi kurmuş ve şu önemli uyarıyı yapmıştır: “Müminlerin iman yönünden en olgunu ahlakı en güzel olan ve hanımına en güzel biçimde davranandır.”5

Böyle bir imanın sahibi olan Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem, “Hiçbir hanıma (ve hanımlarına) el kaldırmamış”6, onun bulunduğu meclislerde “Hanımlar kötü bir söylemle anılmamıştır.”7

Onunla evlenme

Fatıma binti Kays adlı hanım sahabiye, Muaviye bin Ebi Süfyan ve Ebu Cehm dünür olmuş, bu hanımefendi de dünürlerinin durumunu araştırmak amacıyla Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem’e sorunca o; Fatıma binti Kays’ın bir hanım olduğunu düşünmüş ve ilerde üzülmemesi için şöyle demiştir: “Muaviye, parası pulu olmayan yoksul biri, seni mutlu edemez; Ebu Cehm ise elinden sopası düşmeyen bir kimsedir (seni çok döver). Bunlarla değil de Üsame bin Zeyd’le evlen.”8

Bu hadisle, hanım döven birisinin evlenme ehliyetini kaybettiğini Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem’den öğrenmiş oluyoruz. “Hanımınızı önce dövüp günün sonunda da onunla yatakta beraber olmak istersiniz ha!”9 diyerek, şiddetten sonra cinsel yönden beraber olma isteğinin kadına karşı saygısızlık olduğuna Resulullah dikkatimizi çekmiştir.

Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem, kadının tabiatında kibarlık ve narinlik olduğunu bildiği için ailenin mutluluğu yakalayabilmesi bağlamında şu tespitini ümmetiyle paylaşmıştır: “Kadın eye kemiği gibidir. Onu (yaratılışını zorlayarak) doğrultmak istersen kırarsın. Olduğu gibi kabul edersen, o zaman ondan yararlanabilirsin.”10

Kırda yarış

Kendi hanımı Hazreti Ayşe radıyellahü anha’nın gönlünü hoş tutmak için zaman zaman onunla kırda veya seferde yarışmıştır.11 Hazreti Ayşe, Resulullah’a su getirdiğinde bir yudum ondan evvel içince, Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem ona olan sevgisinin bir göstergesi olarak dudağını onun su içtiği yerin üzerine koyarak suyunu içmiştir.12

Aile için mutluluğa katkısı olur diye tüm kocalara şunu söylemiştir: “Aile fertlerinize yapmış olduğumuz her türlü harcama; hatta eşinize elinizle yedirdiğiniz yemek bile sadakadır.”13

Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem’in ev içindeki davranışlarını soranlara eşi Hazreti Ayşe radıyellahü anha, elbiselerini diktiğini, ayakkabılarını tamir ettiğini ve her erkek evinde ne yapıyorsa onun da onları yaptığını”14 söylemiştir.

Bu ifadelerle Resulullah’ın ev içerisinde şefkatli bir baba ve koca olduğu vurgulanmış; Peygamberimizin dışarıdaki konumunu eve taşıyarak bir “rol çatışması” yaşayıp yaşatmadığı haber verilmiştir.

Kadınların eğitimi

Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem, hanımlarının eğitim ve öğretim işleriyle bizzat ilgilenmiştir. Bu ilginin sonunda Hazreti Ayşe ve Hazreti Ümmü Seleme’nin İslâm hukukunda uzmanlaştığı rivayet edilmiştir.

Hazreti Ayşe hadis, İslam hukuku, tefsir, edebiyat ve tıp alanlarında zamanının seçkin insanlarından biri olmuştur.

Allah’ın Resulü, eşlerinin doğal hastalık zamanlarında bile onları ihmal etmemiş15, bilakis onlarla yakından ilgilenmiştir. Bu ilgi şöyle rivayet edilmiştir. “Bizden birimiz doğal hastalığına yakalanınca (hayız olunca), Resulullah omzuna başımızı yaslar ve bize Kur’an-ı Kerim okurdu.”16

Eşlerine onlar bıkana kadar Kur’an-ı Kerim okuyup içeriğini öğretmesi, hem öğretim amaçlı bir faaliyet hem de onlarla Allah celle celalüh arasındaki iletişimi koparmamaya yönelik bir davranıştır. Bir iş yaparken zaman zaman hanımlarıyla istişare yapıp onların iznine başvuran17 Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem, Allah celle celalüh’un kendisine tanımış olduğu risalet görevi çerçevesinde, hayız hâlinde geçirilen namazların kaza edilmeyeceğini18 de belirtmiştir.19

Hanımlara sürekli külfet olur endişesiyle onların isterlerse cenaze namazlarına katılmayacaklarını, cuma namazını kılmayabileceklerini söylemiştir.20

Kibar ve Nazik

Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellem’in hanımlara olan kibar, sevgi ve saygı dolu davranışını gören sahabiler; “Hakkımızda bir ayet iner endişesiyle, Resulullah döneminde kadınlarımıza daha bir saygılı davranır, özen gösterirdik”21 demişlerdir.

Hazreti Muhammed sallellahü aleyhi ve sellemise kadınlara olan bu özen ve şefkatin, sevginin bir ömür boyu olmasını istemiştir. Bu isteğin bir ifadesi olarak da vefat anında yaptığı en son vasiyet; “Kadınların hukukunu gözetme konusunda Allah’tan korkun…”22 biçiminde olmuştur.

Aynı şekilde Veda Hutbesi’nde de kadınların Allah’ın bir emaneti olduğunu kocalarına hatırlatmıştır. Tüm ümmetine düşen görev, bu vasiyeti göz önünde bulundurup hanımlara karşı Efendimiz’in nezaketini, kibarlığını, şefkatini, merhametini ve sevgisini bir davranış hâline getirmektir.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR
1- Hazreti Yahya ve Hazreti İsa çok özel nedenlerden dolayı evlenmeye fırsat bulamamışlardır. Dolayısıyla  istisna olan bu durum sünnet değildir. Sünnet olan  ve fıtrata uygun olan evlenmektir.
2- Abdurrezzak, Musannef, Had no: 10377, VI, 168.
3- Acluni, İsmail b. Muhammed, Keşfu’l-Hafa, Beyrut trsz, I, 108.
4- Darimi, Sünen, İsti’zan, Had no: 2702, Beyrut 1997, II, 382.
5- Heysemî, Nuredddin Ali b. Ebibekir, Mecmau’z-Zevaid, Daru’l-Kitabi’l-Arabi, Beyrut 1982, IV, 303.
6- İbn Sâd, Tabakat, II, 118, Ahmed, Müsned, VI, 206; İbn Mace, Nikâh, 51, Had No: 1984, I, 639.
7- İbn Manzur, Cemaluddin, Ebu’l-Fadl Muhammed b. Mükerrem, Lisanu’l-Arab, Daru’l-Mearif, Kahire trhz, I, 12.
8- Ahmed, Müsned, VI, 412; Ebu Davud, 7, Talak, 39, Had no: 2284, II, 713.
9- İbn Mace, Nikâh, 51, Had no: 1983, I, 638.
10- Buhari, 67, Nikâh, 80, VI, 145; Müslim, 17, Rada, 18, Had no: 1468, IV, 1090; Ahmed, Müsned, VI, 279.
11- Ebu Davud, 9, Cihad, 68, Had no: 2578, II, 66.
12- Ebu Davud, I, Taharet, 103, Had no: 259, I, 178.
13- Buhari, 2, İman, 41, I, 20.
14- İbn Sâd, Tabakat, II, 128; Buhari, 44, Ezan, I, 164.
15- Ebu Davud, I, Taharet, 107, Had No: 268, I, 184, Ahmed, Müsned, VI, 335.
16- Ahmed, Müsned, VI, 204.
17- Ebu Davud, 6, Nikah, 39, Had No: 2137, II, 603.
18- Sünnet yukarda beyan edildiği gibiyken; “ Hayız hâlinde de kadınlar namaz kılabilir” demek dinde ukalalık ve usul eksikliğinden kaynaklanan cehalettir.
19- Darimi, Sünen, I, 234.
20- Ahmed, Müsned, V, 85, Ebu Davud, Sünen, I, 644.
21- İbn Mace, Cenaiz, Had No: 1632, I, 523, Ahmed, Müsned, II, 62.
22- Abdurrezzak, Musannef, Rivayet No: 9754, V, 436.

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.