Pir Efendimiz Muhammed Es’ad Erbilî hazretleri…

Konya’nın meşhur hafızlarından Hayra Hizmet Vakfı kurucusu merhum Hasan Hüseyin Varol hocamızın hatıralarını rahmete ve Fatihalara vesile olması niyeti ile yayınlamaya devam ediyoruz.

Biz Tarîkatı Âliye-i Nakşibendiye’ye intisap etmeden önce “muhibban” olarak sohbetlere katıldığımızda ismi çokça zikredilen tarîkat büyüğümüz Es’âd Efendi Hazretleri hakkında genel olarak; “Pîr Efendimiz” ifadesi kullanılırdı. Bazı sohbet ediciler de; “Pîrimiz Es’ad Efendi Hazretleri” diyerek anarlardı. Orada bulunanlar da bunun Es’ad Erbîlî olduğunu anlarlar ve sözlerini dikkatle dinlerlerdi.

Gerçekten Es’ad Efendi Hazretlerinin hayatını okuyanlar, orada pek çok ibretli olaylara şahid olacaklar, çok güzel menkıbeler okuyacaklardır. Es’ad Efendi Hazretleri 1848 senesinde Erbil’de dünyaya gelmişler ve 1931 senesinde de Menemen‘de vefat etmişlerdir.

Çocukluk ve gençlik dönemi Erbil’de geçmiş olup küçük yaşta ilim, irfan ve tasavvuf yolunda ilerlemiştir. Her ne kadar dedesi ve babası meşîhat mesleğinin mensupları iseler de Es’ad Efendi’nin onlara intisabı nasip olmamış fakat, zamanın Şeyhi ve kutbu olan Tâhal Hariri Hazretlerine intisap etmiştir.

1870 senesinde henüz 23 yaşlarındayken zâhirî ilimlerden de icazet almıştır. Tahal Harîrî Efendi Hazretlerine beş sene kadar hizmette bulunmuş, şeyhinin vefatı üzerine onun yerine geçmiş, uzun yıllar dergâhı idare etmiştir. Müridlerden oluşan kalabalık bir kafile ile hacca gitmişler, orada gördüğü bir rüya üzerine hacdan sonra İstanbul’a gelmişlerdir. Es’ad Efendi Hazretlerinin macerâlı hayatı da işte burada başlamıştır.

Sonra onu “Kelâmî” dergâhının şeyhi olarak görüyoruz. Orada hem nakşi hem de kadirî usûlünde irşada devam ederken ünü, şanı yayılır ve zamanın padişahı II. Abdülahmid’e ulaşır. Padişah yaptırmış olduğu inceleme ve araştırma üzerine Es’ad Efend’iyi Reîsül Meşayih olarak görevlendirirler.

Es’ad Efendi, Kelâmi Dergahı‘nda irşada devam eder, pekçok insanın yetişmesine vesile olur. Bunlardan birisi de Mahmûd Sami Ramazanoğlu Hazretleridir.

Es’âd Efendi Hazretlerinin şu an elimizde bulunan basılmış eserleri “Kenzü’l-İrfân”, “Mektûbât”, “Risâle-i Es’adiyye”, “Fatihay-ı Şerif Tercümesi” ve “Dîvân-ı Es’ad”dır. Bunlardan “Fatihay-ı Şerif Tercümesi” Hayra Hizmet Vakfı kütüphanesinde yok diğerleri vardır.

Bendeniz Pîr Efendi Hazretlerinin bu eserleri içerisinden en çok da Dîvanı’nı okurdum. Tarikat ihvanı kendi aralarında her zaman sohbet ederler. O esnada bazen zikir meclisleri de olurdu. Bizler de ihvan ile böyle toplantıları çok yapardık. Ve o sohbetlerde hem üstadımız Sami Efendi Hazretlerinden, eserlerinden hem de Es’âd Efendi Hazretlerinden ve onun eserlerinden istifade ederdik.

Çoğunlukla hazretin kasidelerinden sırasıyla içimizdeki arkadaşlarla okurduk. Erkâm Yayınları onu güzel bir şekilde bastırdı. Önceleri öyle değildi. En çok okuduğumuz kasidelerden bazıları şöyleydi:

Tecellayı Cemalinden

Tecellâyı cemalinden Habibim nevbahar âteş,
Gül ateş, bülbül âteş, sümbül âteş, Hak ü hâr âteş.

Şuây-ı âfitâbındır yakan bil-cümle uşşâkı,
Dil âteş, sîne âteş, hem dü çeşm-i eşk-i bâr âteş.

Hayal-i şem-i rûyinle acep mi yansa can ü dil,
Nigârım gel de gör kalbimde âteş, ah ü zâr âteş.

Ne mümkün bunca âteşle, şehid-i aşkı gasl etmek,
Cesed âteş, kefen âteş, hem âb-ı hoşgüvar âteş.

Ben el çektim safay-ı hâtır u ârâm-ı cânımdan,
Safâ âteş, cefâ âteş, firâr âteş, karar âteş…

Ne yapsam bu dil-i mahzununu mesrûr eylemem şâhım
Gam âteş, gam-küsar, temennây-ı mesâr âteş…

Ümîd-i âfiyet besler mi Es’ad yârdan hâşâ,
Saçar oldukça gözden ol nigâr-ı gül’izar âteş…

Gönül Nur-i Cemalinden

Gönül Nûr-i cemâlinden Habibim bir ziyâ ister,
Gözün Hâk-ı rehinden ey Tâbîbim tûtiyâ ister.

Safây-ı sineme zulmet veren; jeng-i günâhımdır
Aman ey kân-ı ihsân zulmeti kalbim cilâ ister.

Yetiş imdâde ey şâh-i Risâlet, rûz-i mahşerde,
Ki derdi bîdevây-ı mâ’siyet senden şifâ ister.

Ne âb-ı dîdeden rahat, ne âh-ı sineden imdâd.
Benim bâr-ı günahım lütf-i şâh-ı enbiyâ ister.

Sarıldım dâmen-i ihsânına ey şâfiî ümmet,
Dahîlek yâ Muhammed, hasta cânım bir devâ ister.

Gül-i ruhsârına meftûn olanlar şüphesiz sensiz
Ne Mülk-ü mâl-ü câh ister, ne de zevk-u safa ister.

Nola bir kere şâd olsa cemal-i bâ kemâlinle,
Ki kemter bendeniz Es’ad sana olmak fedâ ister.

(Not Bu yazı merhum Hafız Hasan Hüseyin Varol Hocamızın “Yaşadıklarım ve Gördüklerim” adlı Hatırat kitabından kısaltılarak derlenmiştir. Başlıklar sitemize aittir. Geçmişlerimiz için Fatihalara ve dualara vesile olması niyazı ile.)

Hasan Hüseyin Varol/ İrfanDunyamiz.com

İLGİLİ YAZILAR

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Yusuf amcayı görmek iyi gelirdi…

Yusuf (Batı) Amca’yı hiç görmedim ama onu o kadar çok sevdim ki bugün bu yazıyı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.