Taziye adabı

Hayat imtihandan ibarettir, ölüm ise bu hayatın bir gerçeğidir. “Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır” (Mülk, 2) buyuruyor Yüce Rabbimiz. İmtihanı kazananlar ise şu ayet-i kerimede açıklanıyor:

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele. Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz’ derler. İşte onların Rabbinin lutufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır” (Bakara 155,156 ve 157)

Üç gündür

Tâziye, yakını vefat eden kederli bir Müslümanı ziyaret edip tesellide bulunmak, üzüntülerine ortak olmaktır. Müslümanlar, din kardeşlerinin evlerinden cenaze çıkması hâlinde gidip ziyaret eder ve onların üzüntülerini hafifletmeye çalışırlar.

Tâziye ziyaretleri, ilk üç gün içinde yapılmalıdır. Daha sonra yapılacak ziyaretler, zamanı geçmiş tâziye ziyâretleri olarak ifade edilir. Çünkü taziye uzadıkça vefat edenlerin yakınları mahzun olurlar. Ölü yakınlarının acılarını tazelememek için, taziye üç günden sonraya bırakılmamalıdır (İbn Hacer, Feth, III, 146)

Taziyede bulunan şahıs, ölünün yakınlarına sabır ve metanet diler, cenaze için hayır duada bulunur. (Nesâî, Cenâiz, 120)

Rrsulullah Efendimiz, başına bir felaket gelen kimseyi ziyaret etmekle ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Felakete uğrayan bir kimseye ‘geçmiş olsun’ ziyaretinde bulunan kimseye, felakete uğrayan kişiye verilecek sevabın misli verilir.” (Tirmizî, Cenâiz, 72)

Cenaze yakınlarına taziyede bulunmayı tavsiye ederek, Peygamberimiz “Her kim çocuğunu kaybeden bir kadına başsağlığı ziyaretinde bulunursa, o kimseye Cennet’te bir elbise giydirilir.” (Tirmizî, Cenâiz, 75) buyurmuştur.

Bazı müjdeler

Çiçek Derman’ın Güzel Bir Eseri

Rasûlullah Efendimiz Ashab-ı Kiram ile otururken önlerinden bir cenaze geçer. Orada bulunanlar vefat eden kişiyi güzel hatıralarla anarlar. Bunun üzerine Peygamberimiz üç defa “Vacib oldu.” der. Başka bir cenaze geçerken de orada bulunanlar ölen kişiyi kötülükleriyle anarlar. Peygamberimiz bu sefer de üç kere “Vacib oldu.” buyurur. Bunun üzerine Hazreti Ömer durumu merak ederek; “Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Resûlü, cenaze geçip, hayırla yâd edilince üç sefer ‘Vacib oldu’ dediniz; cenaze geçip, kötülükle yâd edilince de ‘Vacib oldu’ buyurdunuz?” deyince Allah Resûlü; “Siz kimi hayırla anarsanız ona cennet, kimi de kötülükle anarsanız ona cehennem vacib olur. Zira sizler yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.” sözleriyle karşılık verir. (Müslim, Cenâiz, 60)

Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman ölür de cenâze namazını Allah’a şirk koşmamış kırk kişi kılarsa, Allah onların cenâze hakkındaki dualarını kabul eder.”, “Cenaze namazı kıldığınız zaman ölen kimseye samimiyetle dua ediniz” (Müslim, Cenâiz, 59, 7; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 54, 56)

Yasin okunmalı

Vefat etmek üzere olan kimsenin yanında kalpleri huzura erdiren Kur’an-ı Kerîm, özellikle de Yâsîn Sûresi okumalı, duyacağı şekilde “ Lâ ilâheillallah” diyerek kelime-i tevhid ile cennete girme müjdesine nâil olmasına vesîle olmalıyız. (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 19, 20. Müslim, Cenâiz, 1)

Yakını vefat eden kimse ağlayabilir üzülür lakin isyan etmemeli ve saç baş yolmak gibi hareketlerde bulunmamalıdır. Peygamberimizin oğlu İbrahim’i kaybettiğinde dilinden dökülen şu sözleri hatırlamalıdır: “Göz yaşarır, kalp mahzun olur. Fakat biz Rabbimizin razı olacağı şeylerden başkasını söylemeyiz. Vallahi, Ey İbrâhim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.” ( Müslim, Fedâil, 62)

Vefat eden Müslüman kardeşlerimizi hayırla yad etmek, sırlarını ifşa etmemek ve günahlarını gündeme getirmemek gerekir. Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ölülerinizin iyiliklerini anınız, kötülüklerini zikretmekten kaçınınız” buyuruyor. (Ebû Dâvûd, Edeb, 42; Tirmizî, Cenâiz, 34)

Gözü yaşlı ve hüzünlü olan cenaze sahiplerinin, ayrıca telaşa ve zahmete girerek taziye için gelenlere yemek hazırlayıp sunması uygun değildir. Tam tersi cenâze evine yemek ikram edilebilir. Nebi Zişan Efendimiz şöyle buyuruyor: “Câfer’in ailesi için yemek hazırlayın, çünkü başlarına kendilerini meşgul edecek bir hâl geldi” (Tirmizî, Cenâiz, 21)

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz:
  • Yakını vefat edenlere taziyede bulunmak Müslüman kardeşlerimize yönelik vazifelerimiz arasındadır.
  • Taziye ziyareti esnasında yakınları vefat etmiş kişilerin yanında acılarına saygı gösterip lüzumsuz tartışmalardan ve şakalardan sakınmak gerekir.
  • Taziye sırasında Kur’an’ı Kerim okuyup dua etmek, sabrı ve hakkı tavsiye etmek gerekir.
  • Taziye sahipleri yemek verme gibi bir telaşa düşmemeli. Uzaktan taziyeye gelen kimseler içinde komşuları yemek getirmelidir.
  • Vefat eden Müslüman kardeşlerimizi hayırlı yad edip iyi amellerini gündeme getirmek gerekir.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.