İmam Birgivi’nin huzurunda…

30 yıl felçli yaşamış, 35 ameliyat geçirmiş merhum yazarımız Rüstem Kılıç Hoca’nın vefat etmeden kısa bir müddet önce bize teslim ettiği yazılarını yayınlamaya devam ediyoruz. İşte merhum Hocamızın ibretlerle dolu hayatı…

Torbalı’daki ortaokul ve liselerde görev yapan, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni arkadaşlar, kendi aralarında aileleri birlikte günübirlik, Ödemiş’in Gölcük beldesine gidip gelmeye karar vermişler. Bizim okulumuzdaki meslek dersleri öğretmenlerine ve dolayısıyla bana da haber verdiler. Ben bu teklife hayır diyemezdim; “Tamam, ben de geliyorum” dedim.

Kararlaştırılan günde ailemizi ve çocuklarımıza da alarak otobüse bindik ve Gölcük’e gitmek için Torbalı’dan yola çıktık. Ödemiş Ovası’nı boydan boya geçip Ödemiş’in kenarından yukarı tırmanarak, döne döne bir dağın tepesine çıktık ve bahsedilen Gölcük’e ulaştık. Bu kadar yolu gittiğimize değmişti. Dağın tepesinde buz gibi bir hava, kocaman bir krater göl ve etrafında turistik tesisler… İnsanların günübirlik piknik yapıp, eğlenmek için gittiği harika bir yerdi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı rustem-kilic-kimdir-kac-yasindadir-nerrlidir-biyografisi.jpg

Güzel bir piknik

Göle girip yüzmek mümkün değildi. Çünkü hava soğuktu. “Bari elimizi ayağımızı sokup şöyle bir dinlenelim” dedik. Üşümüştük biraz ısınabilmek için, çocuklarla koşu yarışı yaptık. Sonra biraz voleybol, biraz da futbol oynayarak, ısınmaya çalıştık. Biz çabuk yorulmuştuk, fakat çocukların enerjisi bitmek bilmiyordu. Hanımlar öğle yemeğini hazırladılar, çayları demledik ve güzelce karnımızı doyurduktan sonra yavaş yavaş toparlanıp, dönmek için hazırlık yaptık. 

Geldiğimiz yoldan döne döne ovaya indik. Ödemiş’e bu kadar yakınken, tarihi milattan çok önceye dayanan kasabayı ziyaret etmeden dönmek olmazdı. Bu tarihi kasabada çok güzel eserler mevcut, tipik bir Osmanlı şehri. Hiç bozulmamış, çivi çakmanın bile yasak olduğu tarihi bir belde.

Öncelikle Anadolu topraklarında, ilk camilerden birisi olan tarihi Ulu Cami’yi anmadan geçmek olmaz. Caminin minaresi, duvarı, kubbesi, giriş kapısı bir tarafa, içinde hutbe okumak için kullanılan minberin bir kapısı var ki -aman Allah’ım!- ahşabı oya gibi işlemişler, insan seyretmekten kendini alamıyor. Başka yerde bir örneği daha olamayacak kadar güzellikte…

Maalesef bu kapı sonradan kendini bilmez, gözünü para hırsı bürümüş bazı kişiler tarafından, çalınarak yurtdışına kaçırılıp satılmıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, olayın peşini bırakmayıp ısrarla takip edişi neticesinde bir müzayede salonunda, satışa çıkarıldığı sırada bulunup tekrar ülkemize getirilip yerine takılmıştı.  

Üzerinde yaşadığımız Anadolu topraklarında yanlış hatırlamıyorsam, tarih öncesinden başlayarak tespit edilebilen sekiz ayrı medeniyet yaşayıp ve çeşitli eserler bırakmışlar. Üniversitelerimizin bu kadar yaygın olmadığı dönemlerde, yurt dışından birçok arkeoloji uzmanı gelerek tarihi mekânlarımızda kazılar yapıp, çıkardıkları eserlerin birçoğunu gizlice çalarak yurtdışına kaçırmışlar.

Bunların en bilinenlerinden birisi Alman arkeologların kazı yapmak için geldikleri ülkemizde, dünyaca meşhur olan “Zeus Tapınağını kökünden söküp, restore edeceğiz” diye gemilere yükleyerek kendi ülkelerine kaçırmalarıdır. Son on- on beş yıldır takip edilen ve ulaşılan bazı tarihi eserler, tekrar ülkemize getirilebilmiştir. Fakat halen birçoğu yurtdışında bulunmaktadır.

Öyle bir yer

Bu kasabada ecdadımızın bize emaneten bıraktığı bir sokak vardır. O sokakta iki ya da üç katlı tarihi ahşap evler, gidip ziyaret edilip görülmeye değecek kadar güzelliktedir. Birçok eser yazmış meşhur İmam Birgivi hazretleri başta olmak üzere, kasabanın mezarlığında birçok ünlü âlim ve devlet adamının kabr-i şerifi bulunmaktadır.

Özellikle İmam Birgivi’yi ziyaret etmenizi ve birer Fatiha okumanızı tavsiye ederim. Mezarının başındaki selvi ağacını da bizzat kendisinin diktiği ve buraya defnedilmesini vasiyet ettiği söylenmektedir.

İmam Birgivi hazretlerin asıl adı Muhammed bin Pir Ali’dir. Kanunu Sultan Süleyman zamanında yaşamış, Arapça ve İslami ilimlerde eserler vermiş dönemin büyük âlimlerindendir. Ömrü boyunca müderrislik yapmış ve eser telif etmiştir. Eserlerinden en çok bilineni Tarikatü’l Mühammediye adlı şaheseridir. Eserlerinde özellikle insanları Kur’an ve Sünnete uymaya davet etmiş ve bidatlardan sakındırmıştır.

Rüstem Kılıç/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Böyle bir derdiniz var mı?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.