Bir ilim aşığı Mehmet Sofuoğlu hoca…

Hocamız, Asım Efendi‘nin Kâmůs Tercemesi‘ne hayrandı. Klâsik ilmi metinlerin çözümünde Kâmůs Tercemesi’ni bir anahtar olarak görürdü. Derslerde, onun Arapça kelimelere çok uygun Türkçe karşılıklar bulmaktaki maharetini övgü ve takdirle anlatır, özellikle bunun tespit ettiği örneklerine dikkatimizi çekerdi. Bu arada merhum Hocamızın Celâleyn ile Elmalılı Tefsiri ne aşk derecesinde bir bağlılığı vardı.

İlim yolcusunun Kur’ân-ı Kerim’i Kadı Beydâvi ölçüsünde anlaması gerektiğine inanan Hoca, Celaleyn’in üslûbuna alışmadan, onun remizlerini çözmeden, Kâdï’ye ulaşmanın kolay olmayacağını, Celaleyn’den tam istifâdenin de ancak Sâvî ve Cemel gibi haşiyelerinden faydalanmaya bağlı bulunduğunu belirtir, bu yolda Elmalılı’dan da müstağni kalınamayacağını ihtar ederdi. Bu fikirlerinin sık sık rahmetle andığı Hasan Basri Cantay‘ın da kanaati olduğunu söylerdi.

İlme aşıktı

1983’de emekliye ayrıldıktan sonra, kendisini ziyaret ettiğimde geçmişi anarken konu yine Celâleyn’e intikal etti 1961-1978 yllar arasında hâşiyeleri yardımı ile Celâleyn’i üç defa baştan sona kadar okuttuğunu büyük bir sevinç ile ifade etmişti.

Şimdi bize Yusuf Sûresi’ni Celâleyn’den takrir ettiği günler gözümün önüne geldi. Onun dersleri sıradan bir ders gibi değil, adeta her defa yeni bir olay gibi geçerdi. Belki size mübalağa gibi gelir; fakat bütün sınıf arkadaşlarımız da aynı kanaatteydi.

Onun ders saatinin gelmesi beklenir, sınıfa girip derse başlayınca âdeta insan dünyada olduğunu unutur, başka bir alemde olduğunu zannederdi. Herhalde bunda onun bütün ders malzemelerini kucaklamış olarak acele acele, heybetli şekilde sınıfa girişi, bütün sınıfı dolduran gür heyecanlı sesi, Celâleyn ve Kâdi ibârelerini kendi duygu, düşünce ve hayret belirtici ifadeler ile renklendirmesinin rolü büyüktü.

Heyecanlı üslup

Bir derste Fatır 14. ayetini okurken, şiddetli bir gümbürtü meydana gelmiş gibiydi. “Lüzumlu lüzumsuz bir takım gazete haberlerini bile alâka ile takip ettiğimiz olur. Allah’ın haberleri?” Ayetin konusu yalnız kıyametle ilgili olmadığı halde, Allah’ın haber verdiği her konuyu özellikle, kıyamet haberlerini insanın bütün varlığı ile dikkat kesilip dinlemesi gerekirken, çok zaman, dikkatlerimizi basit dünya haberlerine sarf etmekle israf ettiğimizi çok heyecanlı bir üslupla anlatmıştı.

Altmışlı yıllarda dinlediğim bu ders bugünkü gibi hafızamda canlılığını koruyor. Tefsiri yapılan ayetlerin günlük hayatımızda bize nasıl ışık tutacağına mutlaka tembihlerde bulunurdu. Bir yıl hadis dersimize gelmişti. Bu dersi de bir hayat bilgisi dersi haline getirdi. Yeme, içme, yatıp kalkma, yıkanma, misafirlik kabir ziyareti esnasındaki davranışların ölçüleri bu derste verilmekle kalmaz, birçok hadisler de ezberletilirdi. Peygamber sallellahu aleyhi ve sellemin kabir ziyareti esnasında okuduklarını biz de ezberlemiştik.

Merhumun 1956‘da Bağdat‘ta iken patlak veren kanlı ihtilali anlatışı da kulağımda çınlar: “Her taraf ölüm saçıyordu. Hiç kimsenin hayatı emniyette değildi. insan her an serseri bir kurşunun kurbanı olabilirdi, Korku ve dehşet içinde, ümitsiz bir halde köşelerin arkasında siper ararken, birden bire; ‘Allahümme entes selamu ve minkes selam tebarakte ya zel celali ve ikram’ duamız dilime takıldı. Bunu okumaya devam ediyordum. Okudukça korkularım emniyete, ümitsizliğim ümide çevriliyordu. Rabbim beni böylece korudu” sekliyle nakletmişti.

Tercüme çalışmaları

Son ziyaretlerimden birinde Buhari tercümesine devam ediyordu. Çalışma odasından misafir odasına çıktığı her halinden belliydi. Tercüme faaliyetlerini nasıl yürüttüğünü, bu yolda Buhari şerhlerinden nasıl faydalandığını anlattı ve özellikle Buhari’nin “Terâcim” denen bap başlıklarından, bunların öneminden bahsetti. Ben de; “Hocam, inşallah eseriniz bir an önce gün yüzüne çıkar, faydalanırız” temennisinde bulundum.

“Ahmed’im, şimdiden yayınlamak için gelip giden matbaacılar var. Henüz herhangi birine vermedim. İşin bu tarafını da fazla merak etmiyorum. Benim için önemli olan, tercümenin tamamlanmasıdır, Ecdadımız yazdıkları kitapları neşredemeyince, kütüphanelere emanet etmişler. Biz bugün bile onlardan feyz alıyoruz. Varsın, bizim kitabımız da basılmasın, kütüphanelere emanet edilsin. Bir gün gelir, okunur” dedi.

Şükür ki Hocamız son günlerinde iken tercümenin birinci cildi matbaadan gelmiş, kitabını görmek Hocamıza nasip olmuştu. Hocamız her an neşe ve sıhhatle dolu, gösterişsiz, mütevazı, vakitlerini çalışarak, düşünerek geçiren bir mizaca sahipti. Herkes kendisine sevgi ve saygı duyardı. Eserleri ile devamlı rahmetle anılacak olan Hocamızdan Allah razı olsun. (Diyanet Dergisi, Eylül, 1990, say: 379)

Merhum hocamızın yayınlanan eserlerini belki merak etmişsinizdir. Başta 8 ciltlik Müslim, Hocamızın 18 ciltlik yayınlanan Buhâri eserlerinin tercümelerini hatırlatmamız gerekir. Hadislerin tercümesi sanıldığı kadar kolay değildir. Gene de bu tercümeleri, Tecrid-i Sarih, Davutoğlu Hoca’nın Müslim Şerhi ve İbrahim Canan’ın Kütüb-i Sitte Şerhi’nden de istifâde ile iyi incelemekte fayda vardır.

Sofuoğlu Hocamızın usûl-i tefsire dair üç tercümesi ve bir telifi var. Usûl-i tefsirle ilgili pek çok kıymetli derlemeden meydana gelen Tefsire Giriş’inin yanında, İbn Kesir Tefsiri’nin giriş kısmında yer alan Fezâilül Kur’ân‘ı ve Şah Veliyyullâh Dihlevi‘nin El Fevzul Kebir Fi Usûli’t Tefsir’ini, bir de Tefsir Özeti adıyla Abdurrahman es-Sa’dinin eserini tercüme etmiştir. Çeşitli dergilerde yayınlanan kısa yazıları da vardı. Eski İmam Hatip Okulları için ders kitabı olarak yazdığı Tefsir Dersleri adlı üç kitabından bugün de faydalanmak mümkündür.

Mektubu

Hoca ve müellif olarak tefsir ve hadis sahasında çok değerli ve unutulmaz hizmetleri bulunan Mehmet Sofuoğlu Hocamız, 1987’de aramızdan ayrılmıştır. Mesleki hayatımızda devamlı olarak tatlı hatıralar ile andığımız merhumun 1975’de göndermiş olduğu bir mektubu elime geçti. Bu mektubu, tefsir öğretim elemanı olarak tayin olunduğumu yazmam ve tavsiyelerini beklediğimi arz etmem üzerine yazmıştı. Eski dosyalarımın içinden çıkan mektup, Hocamızın birçok hatıralarının da zihnimde tazelenmesine sebep oldu.

İlmi edebi mektuplar tarih boyunca mesleki ve fikri gelişmelere yardımcı olmuştur. Biz de bu yönden faydasına inandığımız mektubu okuyucularımızın istifadelerine sunmak istedik. Bunun, hocamızın rahmetle anılmasına vesile olmasını dileriz. Evet, mektubun araştırıcılarımızı ilgilendiren kısmını aynen aşağıya alıyoruz:

1 “Ders hazırlamakta en aşağı Asım Efendi‘nin Kâmus Tercemesi gibi sağlam bir lügatten metinde geçen ve öğrencilerin ihtiyaç duydukları kelimeleri etraflıca incelemeli. Bu hazırladıktan sonra ilgili ayetlerin elimizin altında bulunan birkaç tefsirden genişçe tefsirleri okunmalı. Ders takrirleri sırasında gerekli istitrâtlar bunlardan naklolunmalı, ibâre çok sağlam olarak halledilmelidir.

2 Ben, Beyzâvi den Âyetü’l Kürsi’yi -hâşiyelerinden de hazırlanarak- bir ay kadar takrir ettim Sonra ayeti İbn Kesir‘den okuttum. Arkasından Bakara’nın son iki ayetini aynı şekilde her iki tefsirden sırası ile takrir ettim. En son bu ayetleri Elmalılı’dan öğrenciler ile beraber okuduk.

3 Metin seçiminde Şevkâni‘nin rivâyet ve dirâyet usůlünü birleştiren Fethü’l Kadir ile Ebü’l Ferec İbnül Cevzí‘nin Zâ’dül Meysir min ilmi’t Tefsir adlı eserinden faydalanılabilir.

4 Usûl-i Tefsir konuları arasında Şah Veliyyullah Ed Dehlevi‘nin usul-ü tefsire dair meşhur risâlesi ve İbn Kesir‘in mukaddimesi hususan verilmelidir.

5 Biz, öğrencilerin kendilerine de Celâleyn‘den vasat bir sure hazırlatıyoruz. Bu, Kâdi Beyzâvi‘ye nüfuzları için de lüzumlu oluyor.

6 Tefsir çalışmalarında öğrencilerin bütün Kur’ân’ın muhtevasından herhangi bir konu ile ilgili ayetleri taramak, toplamak, tertip ve telif etmek, yani Kur’ān’a bu vesile ile nűftzetme kabiliyetlerini geliştirmek lazımdır. Kur’ân-ı Kerim’de binlerce konu vardır: Kur’ân’da bitkiler, ağaçlar, hayvanlar, şehirler, dağlar, kalp, sağlık, ahlak, iktisat birer çalışma ve araştırma konusu olabilir.”

Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Coşkun, Sohbetler ve Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Hüseyin Kader, s. 506- 509

Prof. Dr. Ahmet Coşkun/ İrfanDunyamiz.com

İslam Alimleri ↗

Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.

Abide Şahsiyetler ↗

İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.