Bu küçük risale, çok önemli bir konuyu imkân dâhilinde anlaşılır hale getirmek, mühim bir meselenin uygulamasını kolaylaştırmak için kaleme alındı. İnşâallah bu çalışma ile okuyan kardeşlerimize faydalı olur, dualarını alır ve arzumuza ulaşırız.
Yüce dinimiz İslâm’ın taharet ve temizliğe verdiği önem her müminin malûmudur. Peygamber Efendimiz; “Temizlik imanın yarısıdır” buyurarak temizliği imanla irtibatlı kılmışlardır.
Aslında zahiri temizlik ibadetler için gereklidir. İmanın makarrı ise kalptir ve iman kişinin gönül âlemi ile ilgilidir. Ancak Rasûlullah sallellahü aleyhi ve sellem bu hadislerinde temizliği imanla irtibatlandırmışlar, temizliği imanla ilgili bir konu haline getirmişlerdir.
Anlaşılıyor ki gusül, abdest, beden ve elbise temizliği, tırnakların kesilmesi, bazı kılların izalesi ve diğerleri sadece zahiri temizlikle değil imanla da ilgilidir. İman bu temizliği gerektirmektedir.
Meselâ namaz kılan bir müminin, Cenab-ı Hak Hazretlerinin huzuruna duracağı zaman, bedeninin, elbisesinin ve namaz kıldığı yerin temiz olmasına dikkat etmek mecburiyeti vardır. Nitekim hadesten taharet gibi necasetten taharet de, namazın farzlarından, yani olmazsa olmazlarından biridir.
Hal böyle olunca bilhassa Müslümanların temizliğe ayrı bir önem vermeleri, taharet konusunda titiz davranmaları fevkalâde önem arzetmektedir. Zira durulan huzur Âlemlerin Yüce Rabbinin huzurudur. Ve o huzura ancak temiz olanlar lâyıktır. Huzurda duranların kalplerinin temizliği kadar dış dünyalarının, zahirlerinin de temiz olması gerekmektedir.
Kimi hassas müminlerin konuya gereken değeri verdikleri görülmekle birlikte, kimi kardeşlerimizin bu konudaki bilgisizlikleri veya meseleyi önemsemedikleri için taharet konusunda gevşek davranmaları, bu çok önemli konuya dikkat çekmek için bu küçük risaleyi kaleme almamıza sebep oldu. Umarız ki faydalanan kardeşlerimizle birlikte hepimizin güzel dinimizi daha güzel yaşamamıza, ibadetlerimizin hakkını vermemize ve kardeşlerimizin dualarını almamıza vesile olur.
Değerli kardeşlerim, mesele sanıldığından daha önemli ve müminler için çok mühim bir konudur. Aslında her zaman ve her yerde tertemiz olmak mecburiyetinde olan Müslümanın, bilhassa Allâhu Zü’l-Celâlin huzuruna duracağı zaman bu temizliğe ayrı bir önem göstermesi, daha temiz olması gerekir. Zira Rabbimiz “Allah, çok tövbe edenlerle çok temizlenenleri sever” buyurmaktadırlar.
Allah’ın dini olarak İslâm ne kadar yüce, ne kadar ulvî ise, Allah’ın kulu olarak Müslüman da o kadar temiz, o kadar nezih, o kadar ulvî tabiatlı olmalıdır. Milyarların içerisinden seçilerek İslâm şerefi ile müşerref olmanın onuruna; güzel ahlâkı, mükemmel hayatı ile kıyamete kadar insanlığın en mükemmel örneği olan yüce peygamberinin ümmetliğine lâyık olmalıdır.
İman etmiş olmak çok büyük bir ayrıcalıktır. Mümin bu onuru büyük bir şerefle, büyük bir zevkle her yerde ve her zaman, her türlü şart altında gereği gibi taşımalıdır. Kalbi ne kadar temizse bedeni de o kadar, mânâsı ne kadar pâk ise maddesi de o kadar nezih olmalıdır. Çünkü temizlik imandandır.
Dr. Abdurrahman Büyükkörükçü/ İrfanDunyamiz.com
İslam İlmihalimiz ↗
Dini sorularınıza güvenilir kaynaklardan cevaplar bulmak için tıklayın.
Kaynak Metinler ↗
İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.