Dikkat edin şarkıları da kaydediyorlar!

Bir dağ şenliğine davet edilmiştim. Çok güzel bir hava vardı. Kuşlar cıvıl cıvıl ötüyor, bizim olduğumuz yerin yan tarafında bir şelale şarıl şarıl akıyor, bu güzel ses insanı rahatlatıyordu. Şenlikteki insanlar arasında gençler çoğunluktaydı.

Konukların her biri çeşitli illerden gelmişti. Akrabalarını, hemşerilerini özleyen insanların sarılmaları, kucaklaşmaları ile çok güzel bir ortam oluşmuştu.

Kısa konuştum

Program yapımcısı arkadaş yanıma geldi ve kendi ananelerine göre bir program hazırladıklarını söyledi. Hakikaten güzel bir program oldu, çeşitli etkinlikler yapıldı. Vakit namazları kilim, halı serilerek beraberce kılındı.

Bir halk ozanı ve bir sanatçı arkadaş beraberce türküler söyledi. En sonunda da bizden bir konuşma yapmamızı istediler. Düğünlerde, cenaze evlerinde uzunca konuşmak yerine kısa ve öz mesajlar vermek en uygun olanı…

Selam faslından sonra özetle şöyle bir konuşma yaptım: “Karıncalar lidersiz, arılar beysiz, insanlar ilimsiz olmaz. Siz kültürünüzü yaşamazsanız, başka kültürlere entegre olursunuz. Onun için örfümüzü, ananemizi yaşamamız ve yaşatmamız gerekli…

Bazen insanlar anlamadan küfre girebiliyor. Eğer kültürümüzün temeli vahiy kaynaklı olmazsa küfre girmemiz kolay olur. Bir de şunu unutmayalım: Allah-u Zülcelal 40 yıl habibini eğitmiş, terbiye etmiş, ona herkes Muhammedü’l Emin demiş; o haldeyken bile ilk ayette ‘Oku’ emri gelmiş. Okumanın ne kadar önemli olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Ey insan! Sana verilenlerin kıymetini bilmek için önce kendini, daha sonra da Allah’ın kitabını oku… Ömür çok kısa, davan çok yüce… Kısa ömürle büyük işler başar ve Allah’ın rızasını kazanarak bu dünyadan göç et!”

İman nurları

Sözlerimi bitirince yanıma ilk gelen, İstanbul’dan gelip türkü söyleyen sanatçı oldu. Bana anlattıklarımdan dolayı teşekkür etti. Gencin boynuna sarıldım. “Sende imanın nurları görünüyor” dedim.

Konuştukça sohbetimiz koyulaştı, samimiyetimiz arttı: “Ağabey benim türkülerimi beğendin mi?” diye sordu. “Hepsini beğenmedim ama beğendiklerim de oldu” dedim. “Hangilerini beğenmedin?” diye sorunca şöyle bir açıklama yaptım:

Güzel kardeşim, şunu hiç unutma ki insanın ağzından çıkan her sözü Allah meleklerine kaydettiriyor; hatta insanın kendi organları da bu sözleri kaydediyor. Kur’an’ı Kerim’de Kaf, Yâsîn, Kehf, Fussilet sûrelerinde yani Kur’an’ın birçok yerinde, ellerin konuşacağı, ayakların şahitlik edeceği, derilerin dile geleceği, dilin feryat edeceği belirtiliyor.

Bu organlara ‘Siz nasıl konuşuyorsunuz?’ diye sorulduğunda onlar, ‘Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturuyor’ diyecekler. Onun için söylediğin şarkıların sözlerine çok dikkat etmelisin. Mesela; ‘Kadifeden kesesi kahveden gelir sesi, Oturmuş kumar oynar ciğerimin köşesi’ diye bir türkü söyledin.

‘Kadifeden kesesi’ derken, insanlara parayı hatırlatıyorsun. Zaten insanlar gece gündüz paranın sarhoşu olmuşlar. Para bütün değerlerin üstüne çıkmış. Herkesin dinlenmek için geldiği bir yerde onlara parayı hatırlatıp yormanın bir faydası var mı?

‘Kahveden gelir sesi’ derken, hiç düşündün mü kimin sesi kahveden gelir? Zamanın, sıhhatin kıymetini bilmeyen, yani işi gücü olmayan, topluma bir faydası dokunmayan insanlar, o havasız yerlerde kendilerini oyuna verir, doğru dürüst yemek bile yemezler. Bu arada hiçbir kahvecinin zengin, mutlu olduğunu da göremezsin.

‘Oturmuş kumar oynar’ cümlesini düşünerek söylediğine inanmıyorum. Allah, Maide Sûresi’nde kumara, ‘Şeytan işi pislik’ diyor. Nasıl olur da bir Müslüman sevdiği insana şeytan, elindekine de pislik diyerek türkü söyler. Hem benim yüreğimde yeri olan birini ben oraya nasıl layık görebilirim? Bu türküler birileri tarafından kültürümüzün içine sokulmuş. Dikkat edersen konuşmamda da kültürümüze küfür sokulmaması gerektiğini belirttim.”

Biraz şaşırdı

Türkücü genç bana şaşkın şaşkın baktı: “Peki, ne söyleseydim?” dedi. Ben de; “Şöyle söylesen olmaz mı?” dedim:

Kadifeden takkesi
Mescitten gelir sesi
Oturmuş Kur’an okur
Yüreğimin köşesi.”

Bu sözlerim üzerine genç biraz daha şaşırdı ve şöyle dedi: “Ben öyle söyleyemem ağabey. Ben bu türküleri pavyonlarda söylüyorum. Hiç pavyonda bu şekilde söylenir mi?”

“Bak kardeşim” dedim: “İçkinin gırla gittiği, günahların aleni olarak işlendiği böyle bir ortamda şarkı söylerken Allah celle celaluh Azrail aleyhis selam’a senin canını alması için emir veriyor. Azrail geliyor, şarkın bitip sen sahneden inmeden ruhunu bedeninden alıyor. Mikrofon bir yana düşüyor, sen de içki şişelerinin üstüne güm diye düşüyorsun.

Söyler misin bana, bu şekilde bir ölüm ister misin? Böyle ölünce nereye gidersin? Görüyorum ki, inançlı insansın. Ölümden öte bir hayat var; kabir, sırat, mahşer, cennet ve cehennem var…

Allah celle celaluh’un cemalini görmek, Habib-i Zişan Efendimizle görüşmek ve Allah’ın dostlarıyla birlikte olmak var. Ama unutma ki nasıl yaşarsan öyle ölürsün ve nasıl ölürsen öyle dirileceksin.”

Davet etti

Gencin tüyleri diken gibi olmuştu. “Ağabey senden bir istirhamım var, İstanbul’a davet etsem gelir misin? Arkadaşlarımı çağırayım; ama onların hepsi kumar oynuyor, içki içiyor; yani senin anlayacağın her yol var onlarda. Ne diyorsun, gelir misin?” dedi. Ben de ona son olarak şunları söyledim:

“Kardeşim, sen benim kumarcıya, içki içene düşman olduğumu mu sanıyorsun? Hayır, kesinlikle böyle bir şey yok. Onlar da bizim kardeşimiz. Biz onların elindeki şişeye ve kumar aletlerine karşıyız; onlara değil…

Şunu da iyi bilmelisin ki, İslâm’a ciddi manada gönülden hizmet eden insanların birçoğu o yollardan dönüp gelen kardeşlerimizdir. Allah cömertleri sever. Kötülükleri terk edip iyiye dönenler çok cömert oluyor. Kumarı, içkiyi terk edip İslâm’a hizmet eden o kadar çok insan var ki…

Peygamberimiz zamanında iman etmeden önce zengin olan ve iman ettikten sonra da bu mallarından infak ederek öyle derecelere gelenler oldu ki, anlatması zor… Mesela Hazreti Ömer ne zaman ki iman etmiş, o zaman içkiyi, zulmü bırakmış; yeryüzüne adaleti getirmiş. İçki, kumar ve bunların benzerlerinin hepsi de kötü şeyler… Müslüman içki içmez, kumar oynamaz.”

Genç kardeşim, benim telefon numaramı, adresimi aldı. Ayrıldıktan altı ay sonra İstanbul’da tekrar buluştuk. Artık samimi iki dost gibi olmuştuk.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

Varlığı okumak…

Bütün hakikatlerin tek kaynağı ve çekirdeği olan Kur’an’ın nüzulüne şahit olduğu için Kadir gecesi Kur’an’da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.