İlim öğrenme adabı…

İlim öğrenmek, bu alanda yetişmek ve insanlığa faydalı çalışmalar yapmak Allah katında çok büyük fazileti olan amellerdendir. Kur’an-ı Kerîm’de gerek dinî gerekse din dışı konularla ilgili olarak ilim kelimesi ve türevlerinin 750 defa geçmesi, bilginin ve bilme faaliyetinin önemine işaret eder. Sadece ilahiyat alanı değil tıp, mühendislik vb. diğer insanlığa faydalı ilim dalları da çok kıymetlidir. Kişi kendi istidatı (kabiliyeti) ölçüsünce hareket etmelidir.

Şu ayet-i kerimede de hem ilmin hem de amelin öneme vurgu yapılıyor:” (Allah’a şirk koşan/ ibadet etmeyen bu adam mı,) yoksa âhiret kaygısıyla ve Rabbinin rahmetine nâil olma ümidiyle gece vakitlerinde secde ederek, ayakta durarak kendini ibadete veren kişi mi (daha iyi)?” De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” Doğrusu ancak akıl iz‘an sahipleri bunu anlar.” (Zümer, 9)

İlim için dua

Kendini Allah’tan gelmiş bir bilgi olarak tanıtan Kur’an (Bakara 2/120), “Rabbim, ilmimi arttır!” diye Allah’a dua etmemizi öğütler. Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem de ilmi övmüş ve teşvik etmiştir. (Bkz. Tirmîzî, “İlim”, 19) “Allah’tan (hakkıyla) âlimler korkar.” (Fâtır, 28) ayeti bize alimlerin hem Allah katındaki değerini hem de sorumluluklarının büyüklüğünü göstermektedir.

İlim yoluna gidecek kişi evvela niyetini düzeltmelidir. İlmin değerini ve önemini iyi idrak etmelidir. İlim öğrenmekteki maksat ihlâs ile amel etmektir. Öğrenci günahlardan uzak durup takva sahibi kullardan olmaya gayret göstermelidir. İnsanlara “ben ne kadar büyük âlimim” demek için ilim öğrenmek bozuk bir niyetin örneğidir.

Mümkün mertebe abdestli olmaya, besmele ile derslerine başlamaya ve namazlarını aksatmadan kılmaya gayret göstermelidir. Bir diğer husus, ilim talebesi hem kitaplarına hem hocalarına saygı duymalıdır. Hocasının arkasından gıybet etmemeli, kendine göre kusurlarını diline dolamamalıdır. Derste veya sonrasında hocasına saygısızlık yapmaktan kaçınmalıdır. Dersle ilgili alan belirlemede, meslek tercihinde ve okuması gereken kitapların önceliği gibi birçok konuda başta hocaları ile istişareyi terk etmemelidir.

İlme odaklan

İlim talebesi zamanı çok iyi gözetmeli, zamanını boşa geçirmekten sakınmalıdır. Meşru eğlencesi oyun, internet vb. ihtiyaçları nispetinde sınırlı olmalıdır. İlimde ilerlemek isteyen kimse bir sınır getirmelidir sosyal hayatına ve faaliyetlerine. Dersine iyi çalışmalı ve başarılı bir talebe olmak için gayret göstermelidir. Kişi düzenli programlı çalışır ve sabırla ilim yolunda devam ederse bundan netice alır.

İlimde odaklanmak çok önemlidir. Zihnin sadece meşgul olduğu derste olması, başka işlere yönelmemesi gerekir. Derse çalışırken zihnini dağıtıcı telefon vb. aletleri masasından kaldırmalı ve tam olarak dersine odaklanmalıdır. Talebe dersi derste iyi dinler anlamadığı yerleri öğretmenine sorar, ders sonrası evinde tekrar eder ve ertesi günün derslerine ön hazırlık yaparsa başarılı olur.

Sadece sınav zamanı değil geniş bir zaman diliminde çalışmalı, derslerine bölüm bölüm çalışarak başarıyı hedeflemelidir. İlme talip olan kişi bir ilim dalında ihtisas yapmaya gayret etmeli, bununla birlikte o ilme yakın olan diğer ilimlerden de anlamalıdır. Mesela, tefsir ilminde ilerleyen kimse fıkıh ve hadisten de anlamalıdır.

Tembellik yapma

İlim talebesi en büyük düşmanı olan tembelliği tanımalı ve ondan uzak durmalıdır. Tembellik: Bir iş yapabilecekken bundan çekinme, bir uğraş için gayret etmeme ve eyleme geçmeme durumudur. Genellikle yapılması gerekeni yapmayan kişiye tembel denir. Gönülsüzlük, isteksizlik, uyuşukluk, aylaklık, avarelik, kaytarıcılık ile yakın anlamda da kullanılır. Tembel insan içinde bulunduğu vakti zayi etmiş boşa geçirmiş olur.

Peygamber Efendimiz dualarında tembellikten Allah’a sığınmıştır. Eğer tembellik bu kadar kötü bir şey olmasaydı Rasulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz bundan Allah azze ve celle’ye sığınır mıydı? Bakınız onun bir duası da şöyledir: “Allah’ım, kederden ve üzüntüden, acizlikten ve tembellikten, korkaklıktan ve cimrilikten, borcun galebe çalmasından ve insanların (alacaklarının) kahrından sana sığınırım.” (Buhari, De’avat 39; Ebu Davud, Salât, 367)

Bir kişi tembel ise o kişinin başına gelecek bir afeti beklemesine gerek yoktur. Çünkü tembelliğin bizzat kendisi bir afettir. Ebû Hanife öğrencisi İmam Yusuf’a şöyle demiştir: “Sen ilk zamanlar fazla zeki değildin, derse devamlılığın seni öne çıkardı ve bu durumdan kurtuldun. Tembellikten sakın çünkü o çok büyük bir afettir.” (Ta’limü’l Müteallim, s. 47)

Tembellik sonrasında hep pişmanlık getirir. Günler haftalar birbiri ardınca hızla geçer ve yıllar sonra tembellik sebebiyle başarısız olduğu her konuda kişi pişmanlık duyar. Tembellik geçici bir keyif/haz verir ama bu kalıcı değildir. Kişi sorumluluklarından kurtulmak için kendini uykuya, internete, oyuna verebilir. Yapılması gereken ise problemlerle yüzleşmek ve adım adım strateji geliştirmektir.

Üç sebebi

Tembelliği üç sebebi vardır. Birincisi kişinin kendini kandırması tembel olduğunun farkında bile olamamasıdır. Sonradan gelen pişmanlığı baştan görememek, tembelliğin ne kadar büyük bir felaket olduğunu iyi idrak edememektir.

İkincisi rahatı alışkanlık haline getirmektir. Mesela kişi eve geliyor hiç düşünmeden kumandayı eline alıyor televizyona bakmaya başlıyor. Ya da akıllı telefonu ile sosyal medyada zamanını herhangi bir faydalanma adına değil de boş bir şekilde geçiriyor. Tüm bunlar bir müddet sonra alışkanlığa ve kişide meleke haline gelmesine sebep oluyor.

Üçüncüsü yapılacak işleri gözünde büyütmektir. İbadetlerden tutun da normal hayatın içinde işimiz ve dersimizle alakalı ihmalkârlıklar zamanla o eylemi gözümüzde büyütmemize sebep olmuştur. Mesela, namaz kılma ve Kur’an-ı Kerim okuma konusunda tembellik yapan bir kişi zamanla bu ibadetleri gözünde aşırı büyütmeye böylece asla kendisinin yapamayacağını düşünmeye başlar. Hâlbuki durum öyle değildir. Zihnindeki “sen yapamazsın” zincirini kırıp bir başlasa ne kadar rahat ibadetleri yerine getirebildiğini fark edecektir.

Yanlış tevekkül

Bazı kimseler de tembelliklerine yanlış bir şekilde tevekkül düşüncesini alet ederler. Tevekkülü yanlış anlayan ve başarının hiç ders çalışmadan sınav zamanı gelince Kur’an okuyup dua etmekle olacağını zanneden kimseler buna örnektir. Oysa tevekkül; üzerine düşen vazifeleri yaptıktan sonra gerisini Allah’a bırakmaktır. Mesela bir öğrenci ders çalışarak fiili dua, dille de Allah’tan yardım isteyince kavli/sözlü dua etmiş olur. Hem kavli hem de fiili dua edip sonucu Allah azze ve celle’ye bırakması gerekir.

Tevekkülün en güzel tarafı tevekkül eden kişinin kalbinin rahat ve huzurlu olmasıdır. Şöyle ki çalışıp üzerine düşeni yaptıktan sonra istediği başarıyı ve hedefi elde edemese bile bilir ki Allah hakkında en hayırlısını verecektir. Karşılaştığı olumsuzluklardan dersler çıkararak önüne bakarak daha emin adımlarla ilerlemeye gayret gösterir.

“İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder. Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir” (Necm, 39,40) Bu ayetler bizlere hem dünya işleri hem de ahiret için çalışmanın ve başarının çalışmakla mümkün olacağı hakikatini hatırlatıyor. Çalışanın gayreti asla boşa gitmeyecektir. Gayret bizden başarı ise Allah’tandır. Başarıyı kendimizden değil, Allah’ın yardımında görmemiz gerekir.

Ama Yüce Rabbimizin çalışana da vereceğini unutmamak gerekir. Bundan dolayı eski âlimler; “Gayret bizden tevfik (başarı) Allah’tan” demişlerdir. Şunu da asla unutmamalıyız: Biz ne istiyoruz? Tembelliğin getirdiği geçici hazzı mı? Çalışkanlığın getirdiği başarılar mı? Bunu iyi idrak ettiğimizde harekete geçmemiz gerektiğini de anlamış oluruz. Akıllı kişi kalıcıyı geçiciye tercih etmelidir.

Nasıl kurtuluruz?

Peki tembellikten nasıl kurtulabiliriz? Bunun için üç tane önerimiz var. Öncelikle ertelemeyi bırakmalıyız. Kısa ve uzun vadede hedeflerimiz, günlük ve haftalık programımız olursa mâlâyâni dediğimiz bizi ilgilendirmeyen şeylerden yüz çeviririz. Bu olmazsa rüzgârlı havada sağa sola savrulan yaprak misali vakitlerimiz bomboş geçer. Kendimize yapabileceğimiz hayali olmayan bir program yapıp ona göre harekete geçmeliyiz.

“Sonra yaparım, yarın hallederim” cümlelerini terk etmeliyiz. “Yarıncılar helak oldu” (Müsned, I/13) buyuruyor Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem. Yarınlar bitmez bugün “yarın yaparım” diyen kimse yarın da aynı kelimeyi kullanır. Yarının kendine ait meşguliyeti var. Bugünün işini yarına atmak, işlerin çok ve karmaşık olmasına sebep olur. Dersine çalışmayıp son güne bırakan öğrenci mi daha başarılı olur yoksa her gün az ama devamlı çalışan mı?

Tembelliğe vesile olanlarla aramıza mesafe koymalıyız. Mesela, bir arkadaşımız var onunla geçirdiğimiz her gün boşa gidiyorsa onunla görüşmelerimizi azaltabiliriz. Yine akıllı telefon ve sosyal medya siteleri bizi aşırı derecede oyalıyorsa, onlarla iletişimimizi azaltabiliriz. Çalışkan dostlarımız olmalı. Onlardaki çalışma azmi bize de etki edecektir. Aynı şekilde başarılı insanların hayat hikâyelerini, âlimlerin ilim yolculuğunda gösterdikleri gayreti okumakla motivasyonumuzu arttırmalıyız.

Bir adım atmak gerekir. “İnsan alışkanlıklarının çocuğudur” der İbn Haldun. Yatmaya alışan yatmak ister, çalışmaya alışan çalışmak ister. Kişi nefsini neye alıştırırsa onu daha çok arzular. Tembellikten kurtulmaya küçük adımlarla başlamalıyız. Mesela, günlük programımızı gözden geçirip bir takım değişiklikler yapabiliriz. Erken yatıp erken kalkmaya çalışıp, günde on sayfa kitap okumaya başlamak gibi… Artık bir yerden “Bismillah” deyip başlamamız lazım. Kendi iyiliğimiz ve yarınlarımız için…

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz
  • Öğrenci hem kitaplarına hem de öğretmenine saygı duymalıdır.
  • İlmin değeri ve önemi iyi idrak edilmelidir.
  • Bir öğrenci derslerine iyi çalışmalı ve başarılı bir öğrenci olmak için gayret göstermelidir.
  • Öğrenci derse çalışırken zihnini dağıtıcı telefon vb. aletleri masasından kaldırmalı ve tam olarak dersine odaklanmalıdır.
  • Sadece sınav zamanı değil, geniş bir zaman diliminde çalışmalı, derslerine bölüm bölüm çalışarak başarıyı hedeflemelidir.
  • Tembellikten Allah’a sığınmak ve sakınmak gerekir.
  • İlimden maksat ihlas ile amel etmektir. Öğrenci, günahlardan uzak durup takva sahibi kullardan olmaya gayret göstermelidir.
  • Öğrenci mümkün mertebe abdestli olmaya, besmele ile derslerine başlamaya ve namazlarını aksatmadan kılmaya gayret göstermelidir.
  • Dersle ilgili alan belirlemede, meslek tercihinde ve okuması gereken kitapların önceliği gibi birçok konuda başta öğretmenleri ile istişareye özen göstermelidir.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.