Hele bakın size ne anlatacağım?

Geçen gün yaşadığım bir hadiseyi sizlere aktararak toplumumuzda güvenin ne hallere geldiğinden kısaca bahsetmeye çalışacağım. Yeni taşındığım evin elektrik, doğalgaz abonelikleri için “kira sözleşmesi” denilen evraktan gerekiyordu.

Ev sahibinin bürosuna giderken gördüğüm ilk kırtasiyenin önünde durup “kira sözleşmesi evrakı var mı,” diye sordum. “Var”, dediler. Fiyatı 1 (bir) TL Arabayı park edip dükkana girerek bir nüsha istedim. Dükkân çalışanı evrakı getirirken ben de el çantamın bozuk para bölümüne bakıp 1 lira almaya çalıştım. Fakat her zaman çantamda bozuk para bulundurmama rağmen o anda hiç bozuk çıkmadı.

Cebimde de bir 100’lük ve 200 TL vardı. 1 liralık evrak için bu paraları vermektense bozuk bulurum niyetiyle çantamın tüm bölümlerini iyice kurcalamaya başladım ama bulamadım.

O sırada dükkana orta yaşlı biri girdi. Meğer kırtasiyenin sahibiymiş. Elemana: “Kusura bakma, çantamda bozukluklar vardı ama şu an hiç yok; sadece cebimde 100 ve 200 TL bütün var. Mümkünse evrakı alayım sonra geçerken borcumu öderim” dediğim anda hem eleman hem de dükkan sahibi bana öyle bir bakış attılar ki!.. O an sanki ben üçkağıtçı biriymişim de paralarını yiyecekmişim gibi bir tavır alıp tuhaf tuhaf bakmaya devam ettiler.

Ardından dükkan sahibi söze girdi ve bana; “Kardeş, sen o parayı ver ben bozarım” dedi. Yahu altı üstü bir liralık bir evrak; alıp gitsem, parasını getirmeyecek olsam bile dükkan mı batacak? Hem esnaf dediğin insan sarrafı olur; karşısındakine bakınca kimin ne olduğunu anlar. Tipimde bir bozukluk mu var ki adam bana güvenmeyip bir lira için bütün parayı bozmaya çalışıyor diye düşündüm bir an ama hiç ses etmedim.

Cebimden paraları çıkartıp 200 liranın arasından (yine iyi niyetimden, kendimce adamı 200 lirayı bozmak zorunda bırakmamak için) daha düşük olan 100 lirayı uzattım. Parayı alıp bir güzel bozdu ve bana 100 liranın üstü olarak tam 199 lira uzattı. Evet, yanlış okumadınız 199 (!) lira üst para verdi. Galiba bir liralık o evrak için ona sırf gıcıklık olsun diye 200 lira verdiğimi sanmış olmalı ki dalgınlıkla 200 liranın üstünü uzattı.

O anda paranın tamamını alıp içinden 100 lirayı kendisine iade ederek: “Ben sana 200 TL vermedim ki! 100 TL verdim. Bu para fazla. Allah bize haram bir şey nasip etmesin! Şimdiye kadar kimsenin parasını da yemedik, hakkına da girmedik!” deyip çıktım. İnşallah anlamıştır ve bu olaydan bir ders çıkartmıştır!

Bir lira zarar etme ihtimali var diye güvenmeyip bozduğu bütün para neticesinde 100 lira zarar edecekti. Toplumumuzda güven meselesi o kadar sarsılmış ki bir liralık bir kağıdın bile ücreti getirilmez düşüncesiyle hareket ediliyor olmuş. Yazık! Vallahi çok yazık! Ne hallere düşmüşüz!

Mustafa Gül/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.