Abi niye bizi kimse beğenmiyor?

Yurtdışında bulunan kardeşlerimize manevi gelişim anlamında destek olmak amacıyla mini bir program yapmıştık. Düsseldorf’tan başlayarak Lüksemburg, Belçika, Almanya, Avusturya, Macaristan, Sirbistan, Makedonya, Yunanistan’ı içine alıp kara yoluyla güzel ülkemiz Türkiye’ye gelme programıydı bu. Programın amacı ise, minibüsümüzde bulunan yurtdışında yetişmiş genç kardeşler ile birlikte, hem gezmek hem de Hoca Ahmet Yesevi ekolünce kısa hikâyeler ve ayetler ışığında manevi gelişim eğitimi yapmaktı. Minibüsümüzün adını da Hezarfen Eğitim Akademisi koyduk. Şimdi de bu yolculuğumuzda geçen bir güzel bir hatırayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geçtiğimiz ülkelerden fotoğraflar çekiyor, kısa videolar hazırlayarak bunları sosyal medyada paylaşıyorduk. Ülkeleri, şehirleri bir bir geçerken nihayet Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye ulaştık. Bayram namazını burada kıldıktan sonra Gül Baba’yı ziyaret edecektik. Planımız böyleydi.

Niye ama?

Arife akşamı bizi misafir eden vakfımızda dinlenirken, söz, paylaştığımız video ve resimlere geldi. O kadar kilometre yol aldık, o kadar fotoğraf ve video çektik ama sosyal medyada beklediğimiz beğeni ve övgü yoktu. Bu satırların yazarı kardeşiniz biraz burkuldu. “Abi niye bizi kimse beğenmiyor? Niye aferin demiyor?” diye kendi kendime sitem ettim.

O gece Budapeşte’yi yürüyerek gezip tekrar kalacağımız vakfa döndükten sonra tüm Hezarfen Akademisi ekibi ile uykuya daldık. Bendeniz gece yarısı bir ara uyandım. Lavaboyu kullanmak için salona geçtim. Salonda başka bir odada misafir olan Macar bir kardeşimizle karşılaştık. Gecenin saat 3’ü salonda oturuyor. Sanki beni bekliyor gibiydi. İngilizce konuşarak anlaştık.

Beni etkilediği gibi, belki bu satırları okuyan sizleri de etkileyeceğini düşündüğüm güzel mesajlar verdi. Her zaman derim ya hikmet müminin emanetidir; o nerde, kimden bulunursa almalı. İşte -adını vermemi istemediği için yazmıyorum- o Macar kardeşimizin ben sormadan anlattıkları:

Değer ölçüsü

“Fahri kardeş, sana bir şey sormak istiyorum. Nasreddin Hoca’nın hiç şöyle bir derdi oldu mu acaba? Benim kaç tane youtube takipçim var. Ya da Gül Baba Hazretleri hiç üzüldü mü ki yahu benim instagramda niye takipçim az? Bir de Aziz Mahmud Hüdayi, Hacı Bektaşi Veli, Mevlana, Yunus Emre ve Hoca Ahmet Yesevi gibi güzel insanlar facebookda kaç kişi bizi takip ediyor, kaç beğeni aldık diye hiç düşündüler mi?

Bak Fahri kardeş, herkes nereden besleniyorsa, ürün olarak da onu verir. Bugün sosyal medyada 40 milyon takipçisi olan varmış. Varsın olsun beslendiği yer neresi sen ona bak. Maneviyattan, tasavvufun kaynak suyundan besleniyorsa onu verir takipçilerine. Ama tüketim kültüründen beslenip yine tüketim kültürüne hizmet ediyorsa paylaşımın o zaman 1 milyar takipçin olsa ne olur ki? Hak katında değerin sıfır.

Ama Hak’tan beslenip onun ilahi yasalarını anlatıyorsan, onun mesajlarını aktarıyorsan o zaman varsın takipçin bir kişi olsun. Ne önemi var ki? Peygamber Efendimiz bir duasında şöyle demiyor mu? ‘Ey Rabbim Sen Haksın, resulün de hak.’ Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem sadece Hak’tan beslendi, güzel olanı aldı ve güzel olanı da ümmetine verdi. Biz de böyle olmalıyız. Vücudumuza giren yiyeceklere dikkat ettiğimiz kadar manevi vücudumuza giren manevi beslenme şeklimize de dikkat etmeliyiz. Unutma ki Fahri kardeşim hakikati rehber edinen insanlarla beslenen kişi beslendiğini verir.”

Macar kardeşim de biliyordu ki bu maneviyat büyüklerinin zamanında sosyal medya da takipçi de yoktu. Bu gönül sultanlarının bu tür çokluklara ehemmiyet vermeyeceğini anlatmak istemişti. Herkes nereden besleniyorsa onun gereğini yapar tarzındaki düşüncesi de çok düşündürücüydü. İyiliklerle beslenip iyilikleri paylaşmak duası ile…

Fahri Sarrafoğlu/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.