Bize yakışan iyiliktir…

İyi insanın özelliği, yaptığı iyiliği unutmaktır. Çünkü iyi insan, yaptığı her iyiliği Allah için yapar. Kendisinin yaptığı kötülüğü, unutmaz gereğini yapar. Gereği tövbedir. Her günahın tövbesi kendi cinsindendir. Hakkını yemişse, hakkını iade etmek; iftira etmiş de o iftirayı ilan etmişse, iftira olduğunu ilan etmek; hakaret etmişse helallik dilemek tövbedir.

Said Nursi; “Eğer hasmını yenmek istersen, fenalığa karşı iyilikle mukabele et!” demiştir. Abdullah Bin Mübarek‘in de şöyle güzel bir sözü vardır: “Bir adamın iyilikleri, kötülüklerinden çok olursa kötülükleri anılmaz olur. Kötülükleri iyiliklerinden fazla olursa, iyilikleri anılmaz olur.”

Kötülüğü unut

Kişinin kendisine yapılan kötülüğü, aynısını yapmaya gücü yettiği halde kötülüğü unutmak yani kötülüğe kötülükle cevap vermekten vazgeçmek, karşının sevgisini kazandırır. Kendisine yapılan iyiliği unutmamak, karşıya karşı iyilik yapmayı, en azından teşekkür etmeyi kazandırır ki bu da sevgiye sebep olur.

Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled’e; “Size kötülük ediyorlar sen iyilik ediyorsun, sana zulmediyorlar sen affediyorsun, senden alakayı kesiyorlar sen ise onlardan alakayı hiç kesmiyorsun, neden böyle yapıyorsun?” diye sorduklarında onlara; “Benimle onlar arasında fark olmasın mı?” diye cevap veriyor.

Kemal yakışır

İdareci olanlara yakışan kemaldir ve kâmilce davranmaktır. Lider, başkan veya yönetici; halktan ve cemaatten kim olursa olsun, insana insan olarak değer vermeli ve yumuşaklıkla muamele etmelidir. Çünkü o kimseye, iyilik edilmeye layık olmasa bile iyilik etmek, değerli olmasa bile değer vermek yani insan yerine koymak gerekir. Belki bu tavırla o kimse topluma kazandırılır, en azından zararı aza indirilir.

Bu tutum, o kimsenin iyiliğe layık olduğundan ziyade bu tavrın lidere, başkana ve yöneticiye yakışıyor olmasının gereğidir. İşte en büyük lider ve başkan olan Peygamberimizin, hiç de iyilik edilmeye layık olmayan ve hatta münafık olan birisine nasıl davrandığını ve ne gibi sözler söylediğine bir bakalım.

Cevaz verilmiş

Hazreti Âişe radıyellahu anha şöyle demiştir. Bir adam Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in yanına girmek için izin istedi, Resûlullah da; “Ona izin verin. Bu aşiretin oğlu ne fenadır. Yahut bu aşiretin adamı ne fenadır!” buyurdu. Adam yanına girince Resûlullah onunla yumuşak konuştu.

Ben: “Ya Resûlallah! Onun hakkında söylediğini söyledin, sonra kendisiyle yumuşak konuştun” diyerek bunun sebebini sordum. Resûlullah ise: “Ey Âişe! Şüphesiz ki Allah nezdinde insanların en kötü mertebelisi, insanların çirkin hareketlerinden korkarak kendisine veda ettiği yahut kendisini terk ettiği kimsedir” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 48, 38; Müslim, Birr, 73; Ebû Dâvûd, Edeb, 5.)

Hadîs-i şerîf, kötülüğünden korkulan bir kimseye karşı yumuşak davranmanın ve fıskını ilan eden fâsıkı kınamanın, kötülemenin câiz olduğuna delildir. Peygamber Efendimiz bu adamı methetmemiş, yalnız kalbini İslâm’a yatıştırmak için dünyaya ait bazı konularda kendisiyle yumuşak konuşmuştur. (Davudoğlu, Ahmed, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, X, 544; İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, X, 453.) 

Çok önemli

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in bu sözünde gıybet yoktur. Peygamber’e yaraşan, bunu açıklaması, açıkça ortaya koyması, insanlara onu tanıtmasıdır. Bu durum, ümmete olan şefkat ve nasihati ifade eder.

Fakat Peygamber’de yaratılan erdemlilik ve ihsan edilen üstün ahlâk, o kınanan kimseye karşı güler yüzlü olmaya sevk ediyor ve ona kötü muamelede bulunmuyor. Bu tavırda, gidişatı böyle olan bir kimsenin şerrinden korunmada ümmeti için bir örneklik vardır.

Gerçekten bu hadîs-i şerîf, ilim ve edebi kendisinde toplamıştır. Kim böyle bir şahsın iç yüzünü gösteren hallerini bilirse, başkaları da onun dış yüzüne bakıp aldanır ve sıkıntıya düşecek olurlarsa, işte o kimseye gerekli olan onun durumunu bildirmek ve ortaya çıkarmaktır. Bildirmez ve ortaya çıkarmazsa sorumlu olur.

İbrahim Cücük/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Uludere’de bir gonca…

Nuh aleyhis selam’ın şehri Cizre kışın ortasında olmasına rağmen sıcak bir yerdi. Oradan transit minibüslerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.