Bu akşam anneciğim, babacığım, çocuklarım ve torunlarım, ailece bizim evimizde birlikte iftar yaptık. Evimiz şenlendi. Bereketlendi. Odalarımız dolu, cıvıl cıvıldı. İftarımızı yaptık, ailece teravihi cümbür cemaat evde kıldık elhamdulillah.
Sonrasında adet üzere torunlar başıma üşüştü. “Dede hadi oyun oynayacağız” dediler. Ellerinden kurtulmak ne mümkün! Her biri bir oyun istiyor. Hepsiyle oynadık, coştuk. Final değişmedi yine. “Dede hadi at ol” dediler, sığabildikleri kadar sırtıma dizilip bindiler. Hiç inmeseler sabaha kadar onları sırtımda tutardım. Benim yorulduğumu anlayınca başka oyunlara geçmeyi kabul ettiler.
Rabbimin emanetleri
Biri cennette, diğerleri yanımızda göz aydınlığımız, hayatımızın süsü, Rabbimizin bize emaneti şimdilik yedi torunumuz var şükürler olsun. En büyük torunum Hafsa bu sene okula başladı. Okuma yazmayı öğrendi. Bu akşam yine onunla harflere göre isim, şehir, bitki, hayvan oyununu oynadık. Artık herkes evine dönme vakti gelince, Hafsa sultanım cebime bir kağıt koymaya çalıştı. Ben de merakla sordum: “Kuzum bu nedir?” diye. “Dedeciğim sana mektup yazdım, okursun” dedi.
Onlar çıkar çıkmaz heyecanla kağıdı açtım. İçindeki yazan tek cümle ile dünyalar benim oldu. Günün yorgunluğu gitti, başımdaki gün boyu gitmeyen ağrı kayboldu. Kağıtta; “DEDECİĞİM SENİ ÇOK SEVİYORUM.” yazıyordu. Beni sevdiğini biliyordum. Ben de onları çok ama çok seviyorum. Seven sevilir. Bu vesile ile içime düşen birkaç hissiyatımı sizlerle de paylaşmak istedim.
Çocuklar kendilerine özel yapılan hiçbir çalışmayı unutmaz. Önem verdiğiniz her işe onlar da değer verir. Çocuklar bizi dinlemez izler… Çocuklar görür ve yapar… Bizim ayak izlerimizi takip eder… “Çocuğu olan çocuklaşsın” buyuran Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, her şeyi çocukça bir usül ve üslupla yapmamızı, lakin çocuk deyip geçiştirmememizi bize öğütler.
Güzel anlar
Ramazanda çocukların eğitimi için çok güzel anlar bulunuyor. Bunları iyi değerlendirmek çocuğun eğitimi bakımından çok güzel bir fırsattır. Teravih namazı veya diğer zamanlarda mümeyyiz olan 6-7 yaş ve üstü çocuklar camilere götürülmeli. Camilerin şehrin süsü değil, Allah’a ibadet edilen mekanlar olduğunu çocuklarımız camide yaşayarak öğrenmeli.
Artık kimsenin camide çocuk azarlamasına tahammülümüz yok. Camide büyüyen genci Allah arşın gölgesine alırken bizim onları yanlış eylem ve söylemimizle caminin gölgesinden uzaklaştırmamız çok büyük bir vebaldir.
İftar, sahur sofralarına eşlik etmesi, şayet evde namaz kılınacaksa ona uygun küçük seccadeler hazırlanması, kız çocukları için sevimli ve ilgilerini çekecek başörtüsü çeşitlerinin bulundurulması namaza alıştırma ve teşvik bakımından çok büyük fayda sağlar.
Çocuklar çok soru sorarlar. Cevapsız bırakır ya da ters cevap verirseniz korkar, cesaretleri kırılır, sizden uzaklaşırlar. Hele bir de eline bir tablet telefon verince sizi bir daha hiç aramaz. Soru sorması sizi dinlemeye hazır olduğunu gösterir. Siz ilgisiz kalırsanız ilgilenenden bilgilenir. Sonra da “ah vah”lar fayda etmez.
Allah’ın boyunu, büyüklüğünü, namazı niye kıldığımızı, su içince orucun neden bozulduğunu, nasıl tamir edildiğini ve daha sizin aklınıza gelmeyecek onlarca soru sorar. Yaşına göre farklılık arz eden bu soruları fırsat eğitimine dönüştürüp anlayacağı dilde cevaplar vermemiz terbiyesi bakımından çok önemlidir. Asla sormasını engellememeliyiz. Hele çalınıp çarpılma türü cevaplarla korkutmamız tam bir fecaat olur. Onlarca örnek biliriz daha çocukken Allah’la korkutulup Allah’tan uzaklaştırılan.
Oyun çok önemli
Oyun çocuğun en sevdiği, saatlerce geçse bile bıkmadığı şeydir. Oyun çocuk için ibadet gibidir. Bozulmasına asla tahammül etmez. Oyunla öğretmek en kalıcı ve keyifli olanıdır. Bu iş sabır ister. Çocuklaşmayı gerektirir. Oyun dilini bilmek ve ona göre iletişim kurmak lazım. Oyun da olsa onun için ciddi iştir. Geçiştirmeden birlikte oynamak ve çocuğu oynatmak, onunla nitelikli vakit geçirmemize vesile olacaktır. Tohum atmak için çok ideal vakitlerdir oyun zamanı.
Çocuklarımız için zamanında fedakarlık yapıp yeterince değer vererek bedel ödemezsek sonrasında çok daha büyük bedeller öderiz. Bedelini ödemediğimiz şey bizim olmaz. Çocuğu kazanmanın, çocuğa kazandırmanın olmazsa olmazı sevgidir. Sevgi çocuğun en temel gıdasıdır. Sevgisiz büyüyen çocuktan merhametli bir insan olmasını beklemek beyhudedir.
Sevelim, sevelim çok sevelim. Sevginin yan tesiri yoktur. Amasız, fakatsız, lakinsiz sevmeye, sevdirmeye devam edelim. Ya şımarırsa? Bırakın şımarması sevgiden olsun. Şımarıklığını bir gün olgunluğa döndürebilirsiniz ama sevgisiz büyüyen bir çocuktaki canavarlaşmış hisleri ıslah çok daha zordur.
Nebevi ölçü çok açık ve net; “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız. Sevdiriniz, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” Bu ölçüden şaşmadan çocuğun kalbini imanla, umutla, coşku ve heyecanla beslemeliyiz. Zihnini toprağın altında ve üstünde lazım olacak bilgi ile süslemeliyiz.
Helal ve temiz gıda ile beslenen yavrularımıza dünyalık nimetleri kazanmanın yollarını öğrettiğimiz kadar, cenneti kazanmanın da yollarını öğretmeliyiz. Onlar bizim cennetliğimiz olacaklar. Bu dünyada da ebedi alemde de bizleri hep huzurlu mutlu edecek evlatlar yetiştirmeyi Rabbim hepimize lütfetsin. Amin.
Cemal Yılmaz/ İrfanDunyamiz.com
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.
faydalı bilgiler için teşekkürler hocam ♂️
Toplumun ihtiyacı olan çok bilgi ve tecrübeler.Teşekkür ederim kıymetli hocam.