Konya’nın meşhur hafızlarından Hayra Hizmet Vakfı kurucusu merhum Hasan Hüseyin Varol hocamızın hatıralarını rahmete ve Fatihalara vesile olması niyeti ile yayınlamaya devam ediyoruz.
Bu muhterem zât gerçekten Hak aşığı bir insandı. Her hali zikirdi. Sohbetlerinde gençler çok bulunurdu. Hem neşeli hem çok tatlı birisiydi. Konya’nın eski tellâl pazarı içerisinde bir dükkanı vardı, orada dişçilik yapardı. Ekmeğini oradan çıkarıyordu.
Konya’nın Aksinne denilen semtinde otururdu. Kendisine “Dişçi Hoca Efendi” denirdi. Es’ad Erbîlî Hazretlerinin müridlerinden birisiydi. Çok iyi yetişmiş, keşfi açık ve kerâmet ehliydi. Mahmud Sami Efendi Hazretlerinin Konya’daki halifelerinden birisiydi.
Cehri zikir
Yaşlı olmasına rağmen her sohbetinde cehrî zikir yaptırır, hatm-i hâce yaptırırdı. Bu iş ne kadar uzarsa uzasın Hoca Efendi yorulmak nedir bilmezdi. Seyitlerden olduğu rivayet ediliyor. Annesi de aynı şekilde “keşf ve kerâmet” sahibi saliha validelerimizden birisiydi.
Kardeşi Ali Efendi de öyleydi, zikir hali onu meczûb hale getirmişti. Ali Efendi trende kondüktör olarak çalışıyordu. Biz bir grup arkadaş Konya‘nın herhangi bir yerinde akşam bir evde toplanıp sohbet ederdik. Trenin Konya’ya gelmesinden sonra Ali Efendi oraya çıkar gelirdi.
Kendisine sorardık: “Bizim burada olduğumuzu nereden bildin?” derdik. “Yahu bilemeyecek ne var? Trenden inince şöyle bir bakarım, sizi burada görür, kokunuzu alırım, gelirim” diye cevap verirdi. Bunu söylerken son derece tabii bir tavırla söylerdi.
Hoş geldin Efendim
Mübarek gecelerden birisindeydi. Dişçi Hocaefendi’nin Aksinne’deki evinde geniş tabanlı bir sohbet oldu. Arkasından hatm-i hâce yapıldı, onun ardından zikir başladı. Bir taraftan Dişçi Hocaefendi, diğer taraftan Demirci Mustafa Efendi, ihvânın birisinin elinden tutuyor, zikrin temposuyla bir sağa bir sola kollarımızı sallıyorlardı.
Oradaki ihvânın hepsi yoruldu, iki kişi müstesnâ; birisi Dişçi Hocaefendi, diğeri Demirci Mustafa Efendi. Bunların ikisi de Sami Efendimiz’in halifesiydi, ikisi de Es’ad Efendi’den kalmışlardı. O günkü mecliste olağanüstü bir durum vardı. Rûhen hepimiz farkındaydık. Lâkin ne olduğunu bilmiyorduk.
Zikir durdu, Kur’an okundu, duâlar yapıldı. İhvân’a sıcak bir çay ikrâm edildi. O çayları içerken Dişçi Hacı Mehmet Efendi; “Kardeşlerim, müjdeler olsun, meclisimize Peygamber Efendimiz ve yanında sahabeden bazıları teşrif ettiler. Sizlere selam ettiler ve tebriklerini bildirdiler” diyerek bir haber verdi. Bizler de sevindik ve şükrettik.
Demirci Mustafa Efendi
Bendeniz tarîkat dersini Mustafa Efendi’den almıştım. Ölünceye kadar da derslerimle o ilgilenmişti. Onun vefatı üzerine Dişçi Hocaefendi’ye geldim, durumu anlattım, derslerimle ilgilenmesini istedim. İlgilendi, Allah rahmet eylesin…
Bir defasında ziyaretim esnasında bana; “Sen abdest alırken suyu yüzüne çarpıyorsun. Hayır öyle yapma, o mekruhtur. Suyu alnından dök aşağıya akarken yüzünü yıka” buyurdu. Bu uyarı üzerine dikkat ettim, gerçekten öyle yapıyormuşum, düzelttim.
Bir başka zaman da kalbimin atışlarını yine kalbimde takip etmem gerekirken, yanlışlıkla kalbimin atışlarını alt ön dişlerimin dip etlerinde takip etmekteymişim, fakat ben farkında değildim… Bir ziyaretim esnasında Mustafa Efendi; “Sakın yanlış yapmayın” diyerek dersimi düzeltti.
Görülüyor ki bu insanlar ihvân ile böyle ilgileniyorlardı. Bizler de böyle tâkip edildiğimizi bilerek hareket ve davranışlarımızı düzeltiyor ve olgunlaştırıyorduk.
(Not Bu yazı merhum Hafız Hasan Hüseyin Varol Hocamızın “Yaşadıklarım ve Gördüklerim” adlı Hatırat kitabından kısaltılarak derlenmiştir. Başlıklar sitemize aittir. Geçmişlerimiz için Fatihalara ve dualara vesile olması niyazı ile.)
Hasan Hüseyin Varol/ İrfanDunyamiz.com
İLGİLİ YAZILAR
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.