Mustafa Kılıç Hoca’nın bir günü…

14 Mayıs 2021 akşamı Urfalı Mustafa Kılıç Hocam Rahman’a yürüdü. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, Rabbim binlerce defa razı olsun, Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’e komşu eylesin.

Defin işlerine katılmak nasip oldu. İçimdeki ıstırabın tarifini yapamam. Bir parçam kopmuş gibi. Babam öldüğünde üzülmemiştim bu kadar. Yaklaşık otuz iki yıldır tanıyorum. Mazi masalımın koca bir parçası Mustafa Kılıç Hocam.

Ne güzel ve özel günlerdi o günler! Ortaokul ve lise yılları, Damat Süleyman Paşa Cami‘inin arka bahçesi, üniversiteye hazırlık ve dersler… Mazi lezizdir gerçekten.

Bir günü

Mustafa Hoca’nın bir günü nasıl geçerdi?

Sabah namazı uzun tesbihatla birlikte bir saat sürüyordu. Sonra sırayla Risale-i Nur dersi o da yaklaşık bir saat sürüyordu. Odasına çekilip bir saat dinlendikten sonra kahvaltıya geliyordu. Ardından Duha (kuşluk) namazı, varsa bir taziye, hasta ziyareti veya meşveret.

Bunlardan hiçbiri yoksa öğleye kadar gözünü kırpmadan pür-dikkat okuyordu. Derken öğle namazı, uzun tesbihat, dönerli ders ve sünnet olan kaylule uykusu.

Sonra ikindi namazı, uzun tesbihat, bu tesbihattan sonra meşhur duası ve caminin arka bahçesinde artık bir gelenek haline gelmiş olan meşhur ikindi dersleri.

İkindiye bir saat kala her tarafı güzelce yıkıyor, çiçekleri ve ağaçları suluyordum, halıları seriyor, üzerlerini güzelce el süpürgesi ile süpürüyordum, cemaat tamamlandıktan sonra ders başlıyordu. Sırayla herkes takip edilen kitaptan bir parça okuyordu. Okuma-yazması olmayan bazı kardeşler bu dersler sayesinde okuma-yazma öğreniyordu.

Çay molası

Bir saat sonra ders biterdi, çay molası başlardı. Çaydan sonra herkes dağılırdı, Mustafa Hoca köşesinde Osmanlıca kitaplardan okumaya devam ederdi.

Ben bazen odamın kırık camından gizli olarak seyrederdim. Akşam namazına yarım saat kala kaldığım odanın kapısının önünden yukarı çıkar kendi özel odasına çekilirdi.

Derken akşam namazı ve uzun tesbihat olurdu. Tesbihattan sonra biz talebeler akşam yemeği için dağılırdık. O caminin içinde dizüstü oturmaya devam ederdi. Akşam yemeklerini çok nadiren yerdi.

Bir gün camide tek başına oturup ne yapıyor diye merak ettim, gizlice pencerenin içinden seyrettim. Belki yarım saat istifini bozmadan öylece oturdu. Tesbih ve dua dışında hiçbir şey yapmadı. Tam kalkacakken beni görmemesi için saklandım.

Tesbihatlar, dualar

Yatsı namazını genellikle ders günü olan başka bir medresede kılardı. Orada da önce namaz, sonra uzun tesbihat, tesirli bir dua ve güzel bir ders. Bunun bitiminde camideki odasına geri dönerdi.

Yatmadan önce namaz kılar, bir müddet cevşen okur, sonra yatardı. Bir gün cevşen okurken bilmeden yanından geçtim, bana sinirlice baktı ama bir şey demedi.

Yaz olduğu için dışarıda caminin damında yatıyordu. Gece yarısı uzunca bir teheccüd, cevşen, Kuran, dua ve sonra sabah namazı başlıyordu. Odamın damında yatarken Hocamın yanan ışığını görüyordum. Işık söndüğünde Hoca’nın teheccüdü bitirmiş, sabah namazı için ana odaya geçtiğini anlardım ve namaza yetişmek için derhal fırlardım yataktan. Yoksa başıma geleceklerden kimse sorumlu değildi.

Medreseye yerleşti

Evet işte Mustafa Kılıç Hocam koca bir ömrün her bir gününü böyle geçirdi. Yirmi iki yaşlarında imam oldu, tam otuz dokuz yıl sürdü. 2003’te emekli oldu medreseye yerleşti. Orada da on sekiz yıl devam etti. Yaklaşık altmış yılın her gününü böyle geçirdi hoca. İlçelere, illere yaptığı ziyaretleri saymıyorum.

Hayatında “malayani” denilebilecek hiçbir şey yoktu. İnandığı gibi yaşadı ve yaşadığı gibi de öldü.

Çok güzel hatıraları ve intibaları var bende. Bazılarını Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa kitabının “Nura Adanmış Bir Ömür: Urfalı Mustafa Kılıç Hoca” başlıklı bölümünde yazmaya çalıştım. Mezkûr hatıralar ve intibalar ileride müstakil bir kitaba inkılap eder mi, bilmiyorum.

Şahin Doğan/ İrfanDunyamiz.com

ŞANLIURFA ÇEVRESİ İRFAN DÜNYAMIZ

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Nurlu mücahid Bayram amca…

“Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım.  Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım.”                              Mehmet Akif Ersoy …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.