İmam Nevevi’nin Zahir Baybars’a nasihatleri

Sultân Baybars, 1273 (H. 672) senesinde ordunun ihtiyâcını karşılamak için, her yıl üç taksitte halktan alınmak üzere, bir milyon iki yüz bin dirhem tutan bir vergi koydu. Halk bu vergiyi ödeyecek durumda değildi. Bu durum karşısında, sultânlara dâima yol gösteren, Allahü Teâlâ’nın emirlerine muvâfık olmayan bir işi işlediklerinde kendilerine gerekli ikâzları yapan İslâm âlimleri nâmına İmâm-ı Nevevî, Sultân için bir mektup  yazdırarak Emîr Bedreddîn’e gönderdi ve Sultâna ulaştırmasını istedi.

Emîr Bedreddîn, İmâm-ı Nevevî’nin mektûbunu Sultân’a verdi.Sultân Baybars, İmâm-ı Nevevî’ye sert bir cevap yazdı ve verginin tahsîli için tekrâr tekrâr emirler verdi. Halk vergileri ödemekten âciz kaldı. Sultân’ın cevâbı İmâm-ı Nevevî’ye ulaşınca, o da kendisine cevap olarak bir nasîhat mektubu yazdı. 

Vergilerden vazgeçti

Bu mektûbun gönderilmesinden az bir zaman sonra, İmâm-ı Nevevî hazretleri, Sultân’ın halka nasıl davranması gerektiğini bildirmek için bir mektup daha yazdı… Bu mektuplar, Sultân Baybars’ın üzerinde büyük bir tesir gösterdi. Koyduğu yeni vergilerden vazgeçti. Tahsîl edilen paraları da sâhiplerine geri verdi. Halk, bu durum karşısında çok sevindi. Sultân’ın düşmânlarına karşı zafer kazanması için, Allahü Teâlâ’ya duâ ettiler.

Baybars, Moğolların yaptıkları zulümler karşısında, Anadolu’ya sefer düzenledi. Hâzırlıklarını tamamladıktan sonra, 1277 (H. 675) senesi nisan ayının yedisinde Halep’ten yola çıktı. Altı gün sonra, Elbistân ovasına ulaştı. Sis (Küçük Ermenistân) Kralı, bu durumu derhâl Moğollara bildirdi. Moğollar, işgâlleri altındaki Anadolu’dan da asker alarak, Elbistân üzerine yürüdüler.

Sultân Baybars’ın ordusu, Elbistân ovasına geldiği zaman, Giray adındaki bir Moğol komutasındaki öncü birliği ile karşılaştı ve Emîr Şemseddîn’i üzerlerine gönderdi. Yapılan savaşta, Moğollar kısa zamanda bozularak kılıçtan geçirildiler…

Sultân Baybars, ertesi gün ordusunu toplayarak Kayseri üzerine yürüdü… Nisan ayının yirmisinde Memlûklu ordusu herhangi bir mukâvemetle karşılaşmadan Kayseri’ye girdi. Kısa bir süre Kayseri’de kalan Baybars, yiyeceğin azalması ve erzâk temininin zorluğu yüzünden, Antakya yoluyla, Şâm’a döndü. Şâm’da ânîden râhatsızlanarak 1277 (H. 676) senesinde vefât etti.

Sultan Baybars; Orta Çağ İslâm-Türk târihinin en büyük sîmâlarından biridir. Maddî ve manevî birçok husûsiyetlere sâhip, müstesnâ bir insandı…

Nasihatleri

İmâm-ı Nevevî, Sultân Baybars’a yazdığı bir mektûbunda, ona özetle şöyle nasihat buyurdu: Abdullah Muhyiddin Nevevî’den Sultân Zâhir’e. Dînin hizmetçileri olan ulemâ, daha önce size bir mektup yazmışlardı. Cevâbınız sert olmuştu. Gelen mektupta cihâd, dînî hükmünden ayrı olarak bildirilmektedir. Allahü Teâlâ ihtiyaç hâsıl olunca, emir sâhiplerinin yanında lüzumlu izahlarda bulunmayı vâcib kıldı… Bu sebeple, bize bu hususta susmak harâmdır…

Mektûbunuzda, cihâdın sâdece askere mahsus olmadığı ifâde edilmektedir. Evet öyledir. Fakat cihâd, farz-ı kifâyedir. Sultanın ordusu vardır. Onların Beytülmâldan muayyen bir yiyecek tahsîsâtı vardır. Bu sebeple, savaştan geri kalan halk ise, gerek kendilerinin, gerek Sultan’ın, gerekse asker ve diğerlerinin faydasına olan, herkesin muhtaç olduğu zirâat, sanat ve başka işlerle meşgul olmaktadır.

İşte askerin ihtiyâcı, Beytülmâldan ayrılan tahsîsât ile temin edilmektedir. Beytülmâlda kâfi miktarda para ve mal varken, halktan bir şey almak helâl değildir. Böyle olduğunda, bütün İslâm âlemindeki ulemâ ittifâk hâlindedir. Hamdolsun Beytülmâlın para ve mala ihtiyâcı yoktur. Durum böyle olunca, cihâd ve başka zamanlarda, Allahü Teâlâ’dan yardım istenir. Resûlullah’ın Sünnet-i seniyyesine ve dînin emirlerine uyulur.

Önceki ve bu mektupta yazdıklarımızın hepsi, hem size, hem de halka nasîhattir. Bu nasîhatlerde kınanacak hiçbir şey yoktur. Halka yumuşak muâmelede bulunmayı, şefkat göstermeyi, Ehl-i Sünnet yolunu ve Resûlullah’a tâbi olmayı sevdiğinizi bildiğimiz için, size bu nasîhatleri yaptık… Bizim nasîhatimiz sebebiyle, halkı ve ulemâyı tehdit etmenize gelince, böyle şeyler sizin adâlet ve hilminize muvâfık değildir.

Müslümânların zayıfları ve güçsüzleri, Sultan’a nasîhatten başka ne yapabilir? Hâlbuki, onlar nasıl nasîhat edileceğini de bilmemektedirler… Şahsıma gelince, gerek tehdîd ve gerekse tehdîdin de ötesinde, herhangi bir durum, Allahü Teâlâ’nın izni ile, bana zarar vermez ve nasîhatten alıkoymaz. Çünkü ben ve benim durumumda olanlar, Sultan’a nasîhat etmemizin vâcib olduğuna inanıyoruz. Bir vâcibi îfâ ederken, başıma gelecek şey, Allahü teâlânın katında, benim için hayırlıdır. 

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem nerede olursak olalım, hakkı söylememizi, Allahü Teâlâ’nın rızâsı yolunda kınayanın kınamasından korkmamamızı emretmiştir. Biz, dünyâ ve âhirette size faydalı olacak işleri yaparak devâmlı hayırlara vesile olup, kıyâmete kadar hayırla yâd edilmenizi, bu sebeple ebediyyen Cennet’te kalmanızı istiyoruz…

Not: Bu yazı 19.06.2023 ve 25.06.2023 tarihli yazıların Türkiye Gazetesi’den iktibas edilmiştir.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı/ Türkiye Gazetesi

Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ın Notu: Sultan Baybars dünya tarihine geçen büyük bir sultan ve devlet adamıdır. 18 yaşından itibaren hayatı Haçlılar ve Moğollara karşı İslamı ve İslam alemini korumakla geçmiştir. Bağdat’i yakıp yıkıp Kahireyi hatta tüm kuzey Afrika’yi ele geçirmek ve İslamı yeryüzünden silmek için harekete geçen Moğolları Aynicalut’ta durduran Memluk Sultanı Kutuz’un başkomutani’dir. 17 yıl süren sultanlığı Haçlılar ve Moğollara karşı mücadele ile geçti. Deşti Kıpçak Türküdür. Kırım’dan geldiği için orada kendi adıyla bir camii de yaptırmıştır. Ayrıca Sultan Baybars Moğollar’ı bozguna uğrattıktan sonra Antakya üzerinden Şam’a döndüğü bir sırada ansızın hastalandı,14 gün süren bir dizanteri rahatsızlığının ardından 17 Haziran 1277’de hayata gözlerini yumdu. Naaşı önce Şam Kalesi’ne, ardından da türbeye dönüştürülen Selahaddin Eyyûbî’nin babasının sarayına defnedildi. Mekânı Cennet olsun. Ruhu şad olsun. El Fatiha.

Altın Öğütler ↗

Hayatınızı değiştirecek birbirinden faydalı altın öğütler okumak için tıklayın.

Dua Defteri ↗

Gönüllerin pasını silen birbirinden güzel dualar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.