Yıllar önce bir sempozyuma gitmiştim, orada bir âlim dedi ki: “Dünyada ilimle uğraşıp da Bursa’ya ayak basmayan pek olmamıştır.” Bursa hakikaten âlimler yatağı; ister hafızlık yönünden olsun ister medrese usulü Arapça tahsilli olsun hangi yönden yetişmiş hoca ararsanız bulursunuz. Hatta Türkiye’nin sayılı hocalarından bazıları da halen Bursa’da yaşamaktadır.
Hani yeşil ile özdeşleştiği için bu şehre “Yeşil Bursa” denir ya. İlim yönünden den yemyeşildir bu şehir. Tabiri caizse cennete götürecek ağaçlar misali gölgesinde oturup ilminden istifade edilecek nice çınarları vardır. Onların ilimlerinden faydalanmak, cennet meyvelerinden faydalanmak gibidir. Merhum Cengiz Numanoğlu Abi bir şiirinde âlimlerin bu şehirde nöbet tuttuğunu söylüyor.
En büyük kazancım
Hayatım boyunca en büyük kazancım âlimler ile beraber olduğum zamanlardır. Her nerede bir âlimin olduğunu duysam onu ziyaret etmeyi, halini hatırını sorup elini öpmeyi, ilminden faydalanmayı kendime şiar edinmişimdir. Hele ki o âlimler tevazu ehlinden iseler, o zaman mutluluğumu anlatmaya kelime bulamam. Zaten Peygamber varisi asıl alimler de tevazu ehli olanlardır.
Yıllar önce arkadaşlar Bursa’nın Yıldırım ilçesi Zafer Mahallesi’nde yaşayan etrafındaki insanlara ışık olmak için gayret sarf eden Muzaffer Kartal isminde bir fıkıh âlimi olduğunu söylemişlerdi. Daha doğrusu birçok kişiden bu zata dair bir şeyler dinlemiştim. Nasip oldu, bir gün kendisiyle tanışma fırsatı buldum. Zaman zaman da sohbetlerine katılırım. Beni görünce; “Yine nerelerdesin?” diye takılır.
“Peki bu insanın özelliği nedir?” diye soracak olursanız şöyle cevaplayabiliriz: Kur’an kursu kurmuş, yanında öğrenciler için yurt kurmuş, yıllardır sayısız çocuk orada hafız olmuş. İmam hatip talebelerine çok faydası olmuş, onlara Arapça öğretmiş, özel kurslar vermiş, çok sağlam talebeler yetiştirmiş. Allah Teâlâ ona hizmetten hizmete koşturmayı nasip etmiş ve onu ilim yolunda istihdam etmiş.
Hocamızı her gördüğümde bir heyecan, bir gayret ve bir koşturmaca içerisinde. İlerlemiş yaşına rağmen güzel esprileri ile etrafına şevk veriyor. Nice insanlar yaşlandım diyerek bir kenara çekilirken, şurada burada zaman öldürürken, Muzaffer Kartal Hocamız enerjisiyle herkese ilham oluyor. Benim de yaşım belli bir yaşa geldi, bazen bedenim yorulunca Hocamı aklıma getiriyorum; “Aman sus Geylani” diyorum kendi kendime.
Fıkıh âlimi
Biliyorsunuz bizim halkımız her hocayım diyene fıkıh sorularını sormaz. Kendisi Fıkıh alanında iyi bir düzeye ulaşmış olduğundan, insanlar fıkhi sorularını hep ona yöneltiyorlar. O da Ehl-i Sünnet üzere ilmi cevaplar veriyor. Hocamız sohbetlerinde, her Müslümanın ilk önce kendine yetecek kadar ilmihal bilgisine sahip olması gerektiğine vurgu yapıyor. Ve İslam’ı özellikle “fıkhı” merkeze alarak anlatırken fıkıh ile de ahlakı adeta mezcediyor.
Hafızlığı ve Arapçası olduğu için konulara hâkim bir şekilde izahlar yapıyor. Daha çok insanların ahlaki gelişimine katkı sağlayacak hadis-i şerifleri ders yapmayı seviyor. Onun aslında davetçi ve tebliğci yönü benim daha çok ilgimi çekiyor. Çünkü kendisi ayaklarında sakatlık, ellerinde de kısmi sorunlar olduğu halde her gün bir ya da birkaç yerde sohbetler yapıyor.
Mahallelerden gelip çağıranlar oluyor, köylere çok çağırıyorlar, bazen derneklerin davetlerine katılıyor. Özür durumuna ve ilerlemiş yaşına rağmen kimseyi geri çevirmiyor ve neredeyse boş bir günü bile yok. Onun ilminin yanı sıra bir de tatlı dili ve güler yüzü var. Bütün bunlar bir araya gelince onu dinleyenler bir daha kolay kolay ondan ayrılamıyorlar. Altmış yıldır onunun sohbet halkasına katılanlar var.
Evet, Muzaffer Kartal Hocam yürüyemiyor ama kalbi, ruhu, beyini dipdiri. Dört tekerlekli bisiklet arabasını elleriyle çevirerek bütün ilçeleri hatta bazı köyleri dahi geziyor. İnsan böylesi örnekleri görünce boşa geçen günlerine üzülüyor. Onu daha yakın tanıyan Hilmi Tanış hoca var, keşke kendisini bir de ondan dinleme imkânımız olsaydı.
Hocamız gerçekten ilmi ile amil örnek bir insan. O kadar doğal, samimi bir anlatımı var ki gerçekten çok tatlı. Herhalde onu bir kere dinleseniz medyatik hocaları bir daha dinlemezsiniz. Onun gibi safiyetini kaybetmemiş herhalde pek az hoca kalmıştır. “Şu kadar kitabımı satın almazsanız gelmem” diyen hocalardan değil, Allah rızası için çağrıldığı yerlere uçarak giden hocalardandır. İşte onun için gönüllerde taht kurmayı başarmıştır.
Elden pedallı bisikleti ona yetiyor, dünyanın hiçbir süsüne gözünü dikmemiş. Özellikle Allah için koşturan ve sade hayatı benimseyen bir alim görmek istiyorsanız, Muzaffer Kartal Hocamızı, ziyaret edin, görüşün, tanışın. Bu kısacık yazıda istedim ki onu tanımayan kardeşlerimiz de tanısınlar. Hatta gönlüm ister ki bazı TV kanalları hocamızla ilgili söyleşi ya da programlar yapsınlar. Gerçi internette onun bazı sohbetlerini bulmak mümkün, en azından onları izleyebilirsiniz.
Bu vesile ile Hocamıza hürmetler ediyor, sağlık ve afiyet dolu hizmetlerle geçen daha nice yıllara erişmesini Mevla’dan niyaz ediyoruz. Ya Rabbi, Muzaffer Kartal Hocamız gibi safiyetini kaybetmemiş, erdem ve faziletlere vurgu yapan, insani ve İslamî değerleri topluma anlatan hocalarımızın sayısını arttır. Ve bizlere toplumun ilgisini bu gerçek değerlere kanalize edecek kanallar ve vesileler lütfeyle. Amin.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.