Tolstoy’a göre faiz insanlık suçudur

Anisya: Vallahi bilmem. O vakit İvan Maseyiç, siz parayı bankaya yatırın, para bitmez, faizi de havadan elinize gelir, diye akıl öğretti.

Mıtriç (yemeği bitirir): Bu doğru bir tüccarda çalıştım, onlar da hep böyle yapardı. Parayı bankaya koy, yat aşağı. Faiz tıkır tıkır işlesin

Akim: Sen de azizim, şey, savunmağa başladın. Yattığın yerde para alıyorsun, peki ya onlar nerden alıp sana gönderecekler?

Anisya: Banka veriyor.

Mıtriç, Akim’e: Sen ona kulak verme, kadınların pek aklı ermez, beni dinlersen işi kolayca anlarsın: bak şimdi; farz edelim ki sende para var, güz geldi, toprağı ekeceğim. Ya tohum yok veyahut vergi borcum var. Sana geliyor ve “Akim bana on ruble ver, hasta gelince paranı verir, üstelik harmanında da çalışırım” diyorum. Benim çiftim çubuğum olduğunu ve benden bir şeyler koparacağını sezdiğin için: “Hayır diyorsun, çalışmak senin olsun, iki üç ruble fazla verirsin yeter.” Denize düşen yılana sarılır, çaresiz kabul ediyor ve 10 ruble alıyorum. Güzün 10 rubleyi denkleştirip getiriyorum, ayrıca bir de üç ruble koparıyorsun.

Akim: Eğer hakikaten şey, iş böyle ise dostum, bizim köylüler haram yiyorlar. Allah’ı unutmuş olacaktır. Bu iyi bir hareket değil ki…

Mıtriç: Dur acele etme. Dinle, sen üç rubleyi kopardın diyelim, bu sıralarda Anisya’nın da fazla parası var ve öylece duruyor. Kadın aklı ya ne yapacağını bilemiyor ve sana gelerek: “Benim paralarımı da o şekilde işletemez misin” diyor. Olur diyerek bekliyorsun. Yaz gelince tekrar sana başvuruyor, faizle on ruble daha istiyorum. Sen de şöyle bir düşündükten sonra benden yine bir şeyler koparacağını anlarsan Anisya’nın parasını bana veriyorsun, yok eğer beni züğürt görürsen : “Allah versin” diyor ve faiz verebilecek kimseler bulup Anisya ile paralarınızı işletiyorsunuz. İşte buna banka derler… Paralar şöyle dönüp duruyor. Akıllıca bir iş değil mi?

Akim kızarak: Bu ne demek böyle? Bu düpedüz kötü bir iş. Köylü böyle bir iş yapsa günah deriz. Bu yanlış bir usuldür. Dine de uymaz. Çok fena çok!.. Okumuş insanlar, nasıl olur da şey…

Mitriç: Eh sen de… Bu onların en sevdikleri işlerden biri. Beceriksiz bir kimse elindeki parasını onlara götürürse, bu keratalar paraları ellerine geçirir geçirmez, elalemi soymağa başlarlar. Karlı bir şey vesselam.

Akim (içini çekerek): Parasız düşünür, parasız da iki misli düşünür. Nasıl olur? Allah çalışmayı emretmiş, sen parayı bankaya yatır da sırt üstü yat; para tıkır tıkır işleyip seni doyursun. Bunlar iyi şeyler değil Allah da hoş görmez.

Mıtriç: Din kabul etmezmiş.. Bugün bunu kim dinliyor? İnsanın derisini bile yüzüyorlar. İşte böyle azizim.

Akim: Ne günlere kaldık… Kıyamet günü yaklaşıyor galiba. Şehirdeki ayak yollarına baktım da şaşırdım. Ne de şey ettiler, süslediler. Sanki birer meyhane. Bunlara ne lüzum var? Allah’ı çoktan unuttular desene. Dinden şey kalmadı… Elhamdülillah karnım doydu, Allah razı olsun.

Tolstoy, Karanlığın Kudreti, (Çev: Rana Çakıröz) Ankara, 2001, s. 69-71

İrfanDunyamiz.com

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Seçme Şiirler ↗

Seçkin şairlerin en güzel şiirlerini okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.