Yeter ki yolda olun!

Hazreti Ebubekir radıyellahu anh gibi sadık dostunuz olmasını isterseniz, İslam’ın azılı düşmanı Ümeyye bin Halef’e sabretmelisiniz. Hazreti Ömer radıyellahu anh gibi bir dağa yaslanmak isterseniz, cehaletin babası Ebu Cehil’e tahammül etmelisiniz. Hazreti Osman radıyellahu anh gibi hilm sahibi bir dost ile hemhal olmak isterseniz, Velid bin Muğîre gibi küfrün elebaşlarını karşınıza almalısınız. Hazreti Ali radıyellahu anh gibi bir yiğit ile yol almak isterseniz As bin Vail gibi kurnaz düşmanları göze almalısınız.

Musab bin Umeyr gibi, Muaz Bin Cebel gibi, Sa’d bin Ebi Vakkas gibi, Zübeyir bin Avvâm gibi, Huzeyfe bin Yeman gibi (Allah onların hepsinden razı olsun) yarenler istiyorsak bedel ödemeye, çaba sarf etmeye ve fedakârlık yapmaya hazır olmalıyız. Cenab-ı Hak bu yolda çaba sarf edenleri ne kadar güzel müjdeliyor: “Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarf edenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.” (Ankebut, 69)

Bedelsiz olmaz

Tarihin hiçbir döneminde bedelsiz bir iman mümkün olmamıştır. İman edenler her zaman çeşitli muarızlarla karşılaşmışlardır. Öyle ki İki Cihan Güneşi Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz müşriklerin zulümlerinin zirve yaptığı bir dönemde şöyle dua etmiştir: “Allahım! Bu Kureyşliler’in bana yaptıklarını sana arz ediyorum. Ebû Cehil b. Hişâm’ı, Utbe b. Rebîa’yı, Şeybe b. Rebîa’yı, Ukbe b. Ebû Muayt’ı, Ümeyye b. Halef’i sana havale ediyorum” (Buhârî, Cizye, 21)

Peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salihlerle beraber olmanın elbette bir bedeli vardır. Bu bedel Allah Teâlâ’ya ve onun Habib-i Edib’i sallellahu aleyhi ve sellem’e itaattir. Ayet-i kerime’de bu hakikat şöyle ifade ediliyor: “Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdirler; bunlar ne güzel arkadaşlardır!” (Nisa, 69)

Demek ki önce cehd olacak, gayret olacak sonra Allah Teâla bizi yola koyacak, yani kendi yoluna iletecek; Resullerin, dostlarının yoluna iletecek, sıddıkların ve şehitlerin yoluna iletecek. Onların yolunun sırrı ise sabır ve istikamette gizli. Onlar her hal ve şartta İslam davası uğrunda çalıştılar, çabaladılar. “Vay efendim kötü zamandayız, vay efendim hiç kimse doğru düzgün çalışmıyor, vay efendim bir tek benimle ne olur?” demediler.

Bahaneyi bırak

Bugün bizim maalesef türlü türlü bahanelerimiz var. Bizi gevşekliğe sürükleyecek çeşitli nedenlerimiz var. Hâlbuki büyükler demişlerdi ki: “En büyük keramet istikamettir.” Az da olsa makbul olan devamlı amel, devamlı olmayan çok amelden evladır. Medresede okurken Mahmut Eren Hocamız merdiven duvarlarına “Berceste Beyitler” başlığıyla bazı özlü sözler yazdırmıştı; onlarda bir tanesi senelerdir gözümün önünden gitmez: “Bir başarı bin bahaneden evladır.”

Şimdi biz İslam davasında büyük işler yapmak istediğimizi iddia ederiz ama hiç kimsenin fedakârlık yapmaya gönlü yok. Hedefimiz nispetinde fedakârlık etmeliyiz. Zahmetsiz rahmet olmaz. Büyük ideallere küçük fedakârlıklarla ulaşamayız. Bizim maalesef sabrımız az. Hemen her şey oluversin istiyoruz. Cefa çekmeden sefa sürmek istiyoruz. Ne demişler: “Dikenine katlanamayacaksan gül koklamaya niyetlenme!”

İmam, müezzin, müderris, okur, yazar, çizer, hoca; “Dertliyim” diyen her Müslüman dert çekmeye gönüllü olmalı. Bu naz nedir böyle Allah aşkına! İstiyoruz ki sohbet etmek için bizi bekleyen yüzlerce insan olsun, hepsi hürmette zirve olsun, hiç kimse patavatsızlık yapmasın, cemaat ya da öğrenci cahilce hareket etmesin, cami dernekleri her istediğimiz hizmete evet desin, zenginler kapımızda sıralansın, gençler yolumuzu gözlesin. Camiler, konferans salonları dolsun taşsın.   

Sabır gerek

Bizim örneğimiz ve önderimiz Zübde-i Âlem, Hilkatin Fatihası, Nübüvvetin Hatimesi, İns-ü Cin’in Efendisi İslam Ordusunun Başkumandan’ı Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’dir. O davası için çile çekmekten yorulmadı. Her şeyi tırnaklarıyla kazıyarak elde etti. Rabbimin Duha Suresi’ndeki müjdelerine nail olmak için az mı ağladı? Miraç mucizesine layık olmak için az mı çile çekti, az mı sabretti?

Karanlıktan aydınlığa çıkmanın tek yolu sabırdır. Ebû Mâlik El Eş‘arî radıyallâhu anh’tan nakledildiğine göre Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor. “Namaz bir nurdur, sadaka bir burhandır, sabır bir ışıktır…” (Müslim, Tahâret, 1) İşte biz bu üç şeyi kuşanırsak, Allah Teâlâ’nın izni ile selamete ulaşırız. Üstad Necip Fazıl Kısakürek ne kadar güzel söylemiş:

Sabrın sonu selâmet,
Sabır hayra alâmet.
Belâ sana kahretsin;
Sen belâya selâm et!

Sabır, incecik sırat;
Murat içinde murat.
Sabır Hakka tevekkül.
Sabır hakka itimat.

O bu davaya tek başına başladı. Ona ilk inanan Hazreti Hatice radıyellahu anh annemiz oldu. Sonra Hazreti Ali Efendimiz, sonra Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer derken 40’ı buldular. Mekke’ye sığmayınca Medine’ye göçtüler. Mekke sabır Medine şükürdü. Bedir’de 300 iken Tebuk’te binler oldular. Hudeybiye’de bir avuç iken Mekke’yi fethederken 100.000 oldular. Bu dava her zaman bir ile başlar. Ve inanmış bir kişi inanmayan 100 kişiye, inanmış 100 kişi inanmayan 1000 kişiye bedeldir. Samimi, vefakâr bir dost için binlerce fedakârlık yapmaya değer. Yeter ki sen çalış, kendine güven. Davana sıkı sıkı sarıl. “Bir benimle ne olur deme! Bir seninle dünya(n) değişir.”

Yeni bir alan

Günümüzde hizmet ve tebliğ için yeni bir alan açıldı. Birçok değerli hocalarımız bu alanı çok güzel kullanıyorlar. Tabiki hepimizde nefis var.. Eğer biz bu alanı kişisel reklam yada nefsani heves ve şöhret için kullanıyorsak Rabbim bizi hayırla ıslah eylesin. Şöhretin afetinden kayırsın. Sosyal medya da aynı günlük hayattaki hizmetler gibi sabır ve istikamet istiyor. Vazgeçmeden, yılmadan, yorulmadan sürekli içerik üretmemiz gerekiyor.

Belki bazen çok çaba sarf ederek ortaya koyduğunuz bir içerik gereken ilgiyi görmeyebiliyor. Din, iman, ahlak, maneviyat konuları bir eğlence videosu kadar dikkat çekmeyebiliyor. Ama olsun biz yine de vazgeçmemeliyiz. Asla durmamalıyız. Zaferden değil seferden sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız. Az çok demeden ahiret kumbarasına bir şeyler atmalıyız. Bereketin nerede olduğu belli olmaz. Kemmiyet değil keyfiyet önemli derler. Biz buna odaklanmalıyız.

Bazı içerikler, 100 kişiye ya da 1000 kişiye ulaşırken bazı içerikler 10 bin kişiye, 100 bin kişiye ulaşıyor. Önemli olan yolda olmak. Bazen 50 km ile bazen 120 km ile. Önemli olan beklememek, yol almak. Ve hiçbir hizmeti, hiçbir sayıyı, hiçbir niyeti ve ameli küçümsememek. Sen hangi yolda gayret ediyorsun? Önemli olan budur. Şair ne güzel söylemiş:

İrfân meclisine erişebilsem
Varub anlar ile görüşebilsem
Aşkın kervânına karışabilsem
Yolda bırakmazlar alırlar seni

Hizmeti küçümseme

İki Cihan Güneşi Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem Daru’l Erkam’da 20-30 kişiye tebliğ yaparken, Medine’de binlere ulaşmıştı. Veda hutbesinde yüz bini geçkin sahabeye hitap ediyordu. Kaç kişiye, hangi kitleye anlatırsa anlatsın hep aynı heyecanla anlatıyordu. Hitap ettiği kimseleri ayırmadı. Hiçbir hizmeti küçümsemedi. Daima yol aldı.

Bugün onun ümmeti olarak, onun yolunda olmanın şerefini her fırsatta dile getiren mihrap, minber ve kürsü ehli olarak bu şuurla gayret etmemiz gerekiyor. Bir kişiyi, bir talebeyi, bir cemaati asla küçümsemeden kaliteli ve sahih bilgiyi en doğru şekilde ve çağın araç gereçlerini de kullanarak insanlara ulaştırmanın derdiyle dertlenmemiz gerekiyor.

Bunun yanı sıra hayırlı faaliyetlerin muhakkak ki yol kesicileri olacaktır. Önümüze çıkan engellere toslamak yerine onları önümüzden çekmenin yollarını bularak devam etmemiz gerekiyor. Yüce Allah’ım amellerimizi ve niyetlerimizi kabul eylesin. Sabır ve istikametten ayırmasın.

Mustafa Çınar/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.