Bugün İsrail’in veya diğer zalim devletlerin yaptığı zulmün hakikatinde koskocaman bir “imtihan” gizlidir. Bu zulme bir şekilde şahit olan herkes gibi bizler de çok büyük bir denenme sürecinin içerisindeyiz. Şimdi bizim bu konudaki imtihanımızın ne derece büyük olduğunu ispatlayan bir ayet üzerinde düşünelim. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’inde mealen şöyle buyurur: “Bir vakit, kötü bir acıyı sizlere reva gören Firavun ailesinden sizleri kurtarmıştık. Oğullarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınızı hayatta bırakmak istiyorlardı. Bunda sizin için Rabb’inizden çok büyük bir imtihan vardır.” (Bakara Sûresi, 46)
Bu ayet-i kerime bizlere tarihte İsrailoğulları’nın başına gelen çok dehşetli ve çok acı olan birtakım yaşanmış olayları hatırlatır. Ayetin tefsirlerinde özetle şu bilgilere yer verilir: Dönemin azgın Firavun’u bir rüya görür ve bu rüyayı rüya tabircilerine yorumlattırır. Rüyayı tabir edenler, dönemin Firavun’una İsrailoğulları’ndan birisinin çıkıp tahtını elinden alacağını ve kendisini yok edeceğini söylerler. Bunun üzerine dönemin Firavun’u, yönetimi altındaki topraklarda ne kadar erkek çocuk varsa onları toplatıp boğazlarını kestirir, kadınları ise bilerek hayatta bırakarak askerlerinin hayâsızca muamelelerine maruz bırakır.
Güncel mesaj
Bu durumu Elmalılı Hamdi tefsirinde şöyle izah eder: “Oğullarınızı boğazlıyorlardı da kızlarınızı ve kadınlarınızı güya sağ bırakıyorlardı. Elbette bu bırakış da hayır için olmuyordu. O kızlar bu elemler (acılar) içinde büyüseler bile, oğlanlar kalmayınca, hepsi başkalarının elinde kalacak, neticede bütün nesil yok olacaktı. Diğer bir mânâ ile: Kadınların rahimlerini (döl yataklarını) yokluyorlar, çocuk alıyorlardı. Üçüncü bir mânâ ile: Kadınlarınıza hayâ edilecek (utanılacak) şeyler yapıyorlardı.” (Hak Din Kur’an Dili)
Kur’an’da böyle tarihi bir olayın anlatılmasının bugün biz Müslümanlara ne gibi bir katkısı olabilir? Bunun üzerinde düşünelim. Haşa “anlatılanlar tarihi olaylardır, sırf kuru bilgi olsun diye bunlar anlatılmıştır” diyemeyeceğimize göre, bu ayetten günümüzdeki Müslümanların ne anlaması gerektiği konusunda kafa yormamız gerekiyor. Ayetten öğrendiğimiz kadarıyla “Firavun” diye bir zalim çıkmış ve ortalığı kan gölüne çevirmiştir?
Bu ayetten güncel bir mesaj çıkarabilmemiz için sormamız gereken soru kısaca şundan ibarettir: Soru: Ne zaman Firavun ortalığı kan gölüne çevirdi? Bu olmuş bitmiş bir olay mı? Firavun ölüp gitti mi, yoksa hala yaşıyor mu? Cevap: Tarih tekerrür ediyor. Yani içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde oluyor benzeri bir olay. Zira yapılan zulümler Firavun’un ölmediğini defalarca ispatlıyor. Yakın tarihte Ariel Şaron askerlerine Müslüman kadınlara hayâsızlık yapmalarını emretmişti, daha sonra aynısını Irak’ta Amerikalı caniler yaptı, şimdi ise dünyanın her tarafında benzeri cürümleri işlemeye devam ediyorlar.
Herkesin bildiği gibi şu an dünyada binlerce insan öldürülüyor, binlerce küçük çocuk sakat bırakılıyor ve İslam şehirleri vahşice kana bulanıyor. Eğer bir Müslüman, yaşanılan bu acı olaylardan hiç ibret almıyor ve kardeşlerine yapılan işkencelerden dolayı hiç üzülmüyorsa, ahirette bu duyarsızlığından dolayı, sağırlar, dilsizler ve körler (Bkz; Bakara, 18) olarak haşredilmekten ciddi ciddi endişelenmelidir. Bu durumdan az da olsa çekinen insanlar yukarıdaki ayetin son bölümünü dikkatlice bir kez daha düşünmelidirler. Neydi ayetin son bölümü? “Bunda sizin için Rabb’inizden çok büyük bir imtihan vardır.”
İmtihanın tam ortasındayız
Tıpkı bugünkü gibi bir zulüm ortamını anlattıktan sonra Yüce Allah; “Bunda sizin için Rabb’inizden çok büyük bir imtihan vardır” diye buyuruyorsa; şu anda bizlerin içerisinde bulunduğumuz vahim durum çok ciddi bir aşamada demektir. Ve bizler bu büyük imtihanın evet tam ortasındayız demektir. Dikkat ederseniz burada Yüce Allah “bu sizin için sadece basit bir imtihandır” buyurmuyor, burada “çok büyük bir imtihan”dan bahsediyor. Biz de bu büyük imtihanın sinelerimize kazınması için sürekli bu meselede hatırlatmalarda bulunuyor ve gündemin değişmesine engel olmaya çalışıyoruz.
Kur’an Resulullah için; “O sizin için en güzel örnektir” buyuruyor. Efendimiz sallallahü aleyhi ve selem sadece tek bir Müslüman kadına hayâsızlık yapılmasına bile razı olmamış ve bunu yapan Yahudi’nin karşısına dikilmişti. Bu olayın detaylarını İslam tarihi veya hadis kitaplarından öğrenmek mümkündür. Bizim burada sormak istediğimiz soru şudur: Şu an dünyada binlerce Müslüman’a yapılanlar karşısında Resulullah’ı en güzel örnek olarak kabul etme bilinciyle mi hareket ediyoruz?
Kur’an ve Sünnet, yaşama geçirilmedikçe bu ayetleri defalarca aktarmanın Müslümanlara ne faydası olabilir? Yoksa bu yüce din haşa yaşanmak için indirilmedi mi? Bu ayetteki “ÇOK BÜYÜK BİR İMTİHAN” ifadesini bir kez daha düşünmenin zamanı artık gelmiştir. Şu andaki gibi ayetlerin ve hadislerin siyasî veya daha birçok nedenlerle umursanmaması gibi bir tehlike altındayken bu tehlikeye dikkat çekmek hepimizin bir görevidir.
Zulme az dahi meyledenlere ateş dokunacağına göre (Bkz; Hud 113) bugün biz Müslümanlara düşen birinci görev ateşten sakınmaktır. Bunun için de hoşumuza gitmese de zalimlerle ve onların sessiz işbirlikçileri ile hiçbir alakamızın olmaması gerekir. Rabbimiz bizden zalimlere meyledip etmediğimizi soracakken, biz başka türlü şeyleri hesap edemeyiz.
Aydın Başar/ İrfanDunyamiz.com
İstikamet Yazıları ↗
İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.
Kaynak Metinler ↗
İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.