Celal Hoca okulun yemeğini neden yememiş?

Seksenine merdiven dayamış olduğu halde İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü‘nde vefatına kadar ders verdi. Ona göre emeklilik dinlenmek değil, hizmete değişik bir biçimde devam etmekti.

Derslerine daima ciddi bir biçimde hazırlık yapar, vakti en verimli bir biçimde değerlendirmek isterdi.

Yeni bir öğretim yılıydı. Yine sıkı mesailerle hazırlanmış ders noktları…

Fakat, o gün Hoca itina ile hazırladığı ders notlarını bir türlü bulamıyordu.

Enstitü’de unuttuğunu sanarak Fındıklı’ya gitti.

Ne yazık ki çok ehemmiyet verdiği notlarını okulda da bulamadı.

Vakit öğle idi.

Tam çıkacakken okulun aşık hocalarından Yaman Dede ile karşılaştı.

Ayaküstü bir muhabbetten sonra gitmek için müsaade istedi. Yaman Dede;

– Efendim öğe yemeği hazırdır, yemekhaneye inelim, sonra gidersiniz, dedi.

Celal Hoca “Olmaz” dedi;

– Benim bugün mektepte dersim yok. Kayıp notlarımı aramaya geldim. Dolayısıyla mektebin yemeğinden de yeme hakkım yok…

Kaynak: Şehir ve Kültür Dergisi, Kasım, 2016, Vehbi Vakkasoğlu, “Hocanın Hası İmam Hatip Okullarının Banisi Celal Hoca” s. 23

Vehbi Vakkasoğlu/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Dininin gereklerini yerine getiren, helalini haramını bilen kimseler, kamu malı hususunda adeta kılı kırk yararcasına bir hassasiyet gösterirler. Kamu malında yani devletin malında tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Hatta o devletin nüfusu ne kadar ise o kadar kimsenin kamu malında hakkı vardır. Devletin toplu iğnesinden tutun, A4 kağıdına kadar en ufak bir nesneyi, kendi özel işimiz için kullanmaya hakkımız kesinlikle yoktur. Devletin prizinden telefonumuzu şarz etmişsek mutlaka onun karşılığını maddi olarak devlete ödemek zorundayızdır. Bu sadece bir takva meselesi değil daha çok kul hakkı meselesidir. Yani sadece takvalıların değil her Müslüman evet bu kadar hassas olmalıdır. “O kadar hassas olmak mümkün değil, bir toplu iğneye nasıl dikkat edeceğiz?” diyenlere Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in şu tehdidini hatırlatmak isteriz: “Sizden kimi bir işte görevlendirirsek ve o da bizden iğne ya da daha büyük bir şeyi gizlerse, bu bir ihanet olur ve kıyamet günü onu (kendi elleriyle) getirir.” (Müslim, İmare, 30) Nitekim Zilzal Sûresi’nin 7 ve 8. ayetlerinde, zerre miktarı bile olsa hayır ve şerrin karşılıksız kalmayacağı ifade edilmiştir. Mesaiden çalanlar için, devletin imkanlarını kendi rahat ve konforu adına kullananlar için, cehennem kollarını açmış beklemektedir. İşte bu hassas konudan dolayıdır ki devlette memur olarak çalışmanın vebal açısından büyük riskleri vardır. Bundan sebeptir ki bazı Allah dostları talebelerine devlet memurluğunu tavsiye etmemişlerdir.

İrfanDunyamiz.com

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Şunlara Gözat

Değerli alimlerimizden bize kalan…

Değerli âlimlerimiz, günden güne dünyamızdan ayrılmaktalar. Efendimiz bir âlimin ölümünü bir kabilenin ölümünden daha fena …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.