
“Canı gönülden seversen Yalvar kul Allah’a yalvar. Maksuda ermek dilersen Yalvar kul Allah’a yalvar” demiş şair. Hep dualarımda yeniden mukaddes beldelere gitmeyi niyaz etmiştim Rabbimizden. Kul yeter ki can u gönülden istesin Mevlam onu nasip eder. 2025’in Ocak ayında özel bir şirkette görevli olarak, 79 umreci ile birlikte bir Umre yapmak nasip oldu.
Bildiğiniz gibi Umre ibadeti çok özel bir ibadettir. Umreye giden yolcu, kalbinin derinliklerinde Allah’a daha çok yaklaşır. Umreye gitmek ruhu arındırmak ve kalbi temizlemek için bir fırsattır. Umre gönlünü Mekke’nin huzuruna, Medine’nin sevdasına taşıyan bir seyahattir. Umreye gitmek günahlardan arınmak ve hayata yeni bir başlangıç yapmaktır.
Umre Allah’ın davetine icabet etmenin en güzel ifadesidir. Umre tevazu ve samimiyetin ortaya çıktığı müstesna zaman dilimidir. Umreye gitmek Allah’a olan sevgi ve bağlılığı pekiştirmektir. Umre insanın iç huzur ile dolduğu manevi bir atmosferdir. Bu arada Reisu’l Kurra merhum Gönenli Mehmet Efendi Hazretlerinin bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Hak yolunda harcadığın nefes kadar derecen olacak.” Rabbim bu nefeslerimizi gerçek manada Hak yolunda harcamayı cümlemize nasip eylesin.
Diş ağrısı
Bu ziyaretimdeki beni etkileyen bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum. Taif’te uçaktan indiğimizde, oradan otobüsle Medine’ye hareket ettik. Üç gün Medine’de İki Cihan Güneşi aleyhis salatü ves selam Efendimiz’in manevi huzurlarında misafir olmanın manevi hazzını yaşadık. Namazlarımızı genelde Mescid-i Nebevi’de kılmaya gayret ettik. Ravza-i Mutahhara’ya girmek yeni bir uygulama ile randevuyla olduğu için, sabah saat 5.30 surlarında bizi içeri aldılar, sabah namazının sünnetini cennet bahçesi denilen mekanda kılmak nasip oldu.
Medine’deki ziyaretlerimiz esnasında Erzurum’dan gelen bir kardeşimiz yirmilik dişi çok ağrı yaptığı için ciddi manada sıkıntı yaşıyordu. Kardeşimiz Erzurum Üniversitesi’nde sürekli tedavi gördüğünü ve doktorların ameliyatla dişi alacaklarını söylemişti. Ağrılarına dayanamadığı için Türkiye’den gelirken en keskin ağrı kesicileri de yanında getirdiği halde sıkıntıları devam ediyordu.
Bu kardeşimiz Mescid-i Nebevi’de; “Ya Rabbi sevgili habibinin huzurundayız, her yer Senindir, Sen ne dilersen o olur. Ben bu ağrılardan çok muzdaribim. Ne olursun Ya Rabbi sevgili habibinin yüzü suyu hürmetine beni bu dertten kurtar” diyerek gözyaşı dökerek Rabbimize yalvarmış. Namazdan çıkarken diline 20’lik dişinin dokunduğunu fark etmiş, elini uzattığında ise o ameliyatla çıkartacağız dedikleri dişin eline geldiği görmüş. Kardeşimiz adeta çocuklar gibi sevinçliydi. Biz de böyle bir olaya şahit olmuş olduk.
Mekke’ye dönüş
Medine’den Mekke’ye otobüsle yolculuk yaparken umre ibadetinin Allah katındaki öneminden bahsettim ve kulluğun bizleri ne kadar güzel yerlere getireceğini İslam tarihinden verdiğimiz örneklerle anlatmaya çalıştım. Bu şekilde konuşmalarımız devam ederken sesi güzel olan, ilahi söylemek isteyen bir kardeşimiz varsa buyursun mikrofona gelsin dedim. Arkadan daha 8 aylık çocuğuyla, eşi ve kayınvalidesi ile gelmiş olan bir kardeşimize mikrofonu verdik.
Ön tarafta yolculara dönerek oradaki yüksek bir yere oturdu ve çok güzel bir ilahi söyledi. İlahinin ardından; “Müsaadenizle bir şey anlatmak istiyorum” dedi. Sonra kendisinin 25 senelik müzisyen olduğunu, sahnelerde sesini sergilediğini ve bugün artık Rabbimizin huzurunda ve Sevgili Peygamberimizin yanı başında yaptığı eski yanlışlara tevbe ettiğini söyledi. Tabi bütün bunları öyle bir anlattı ki hepimiz gözyaşlarına boğulduk.
Ve hepimizden; “Ne olursunuz bana dua edin, bir daha bu eski hayatıma dönmeyeyim” diye dua istedi. “Kardeşim sen küçücük yavrunla beraber buralara kadar gelmişsin, Mevlam sana yardım eder, bizler de sana hep dua ederiz, sen de bize dua et” dedim. Mekke’de olduğumuz sürece bu kardeşimizin neredeyse hiç ihramı çıkartmadığını ve Kabe’den hiç çıkmadığını gördük. Rabbim bu şekilde yanlış yolda olup da kendi hayatında yaptıkları yanlışları telafi etmek isteyen tüm kardeşlerimize bu şekilde fırsatlar meydana getirsin.
Bu sene hakikaten bir Hac kadar kalabalık ve coşku içerisinde umre yaptık. Dünyanın her tarafından karşılaştığımız Müslümanlar; “Türkiye’den geldik” dediğimizde o kadar sevinçle bizleri karşılıyorlardı ki hakikaten Osmanlı’nın onların üzerinde bıraktığı izleri müşahede edebiliyorduk. Rabbim o Mukaddes mekana gitmeyenlere en kısa zamanda gitmeyi, gidenlere de tekrardan bir daha gidip ziyaret edebilmeyi nasip eylesin. Cümlemize orada kazanmış olduğumuz güzellikleri hayatınızın sonuna kadar devam ettirme hususunda yardım etsin. Amin.
Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.