Hazreti Ebu Bekir’in keskin zekası

Olayları anlama, yorumlama ve kendilerine yöneltilen sorulara yerinde cevap verme hususunda eshab-ı kiramın hepsi tabii olarak aynı değildi. İçlerinde üstün zeka ve yüksek ferasete sahip olanlar var idi. Hazreti Ebu Bekir radıyellahu anh bunlardan biri idi. Bu hususu teyid eden iki misal arzetmek istiyorum:

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e Medine hayatı boyunca on sene müddetle hizmet etme şerefine nail olan Enes radıyellahu anh anlatıyor:

“Hicret esnasında Peygamber Efendimiz, devesine binmiş önde gidiyor, Hazreti Ebu Bekir radıyellahu anh da arkadan onu takip ediyordu. Hazreti Ebu Bekir ticaret maksadıyla Şam’a çok gidip geldiği için yolu iyi biliyor, yolda karşılaştıkları kimseler de kendisini tanıyor ve:

“- Ey Ebu Bekir, önünde giden kim?” diye soruyorlardı. Hazreti Ebu Bekir de:

“- Benim rehberimdir, bana yol gösterendir.” diye cevap veriyordu. (Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, 6/56) Başka bir rivayette ise “Bana yol gösteren bir delildir” diye cevap veriyordu. (İbnü’l-Cevzî, el-Ezkiyâ, s. 23; İbn-i Sa’d, I, 233-235; Ahmed, III, 211)

Hazreti Ebu Bekir, bu cevabıyla Rasulullah’ın, kendisine dini yönden yol gösterdiğini, manevi bakımdan rehberlik yaptığını kastediyor, karşıdaki kimse ise onun yol rehberi, kılavuzu olduğunu anlıyor. Yüksek akıl ve zekâ ürünü olan böyle fevkalade güzel bir cevap ancak Hazreti Ebu Bekir gibi birinden beklenir.

“Sükût ikrardan gelir” kaidesi gereğince Hazreti Ebu Bekir’in bu cevabı Rasûlüllah’ın onayından da geçmiş, böylece takriri sünnet olmuştur. Hazreti Ebu Bekir radıyellahu anh’ın bu ince anlayışını Kur’an-ı Kerimi ve hadis-i şerifleri anlama ve tefsirinde de görüyoruz:

Ebu Said el-Hurî radıyellahu anh’tan şöyle rivayet edilmiştir:

Peygamber Efendimiz vefatına yakın bir gün hütbe irad edip: “Yüce Allah, kulunu, dünya ile kendisine kavuşma arasında muhayyer bıraktı. O kul da, O’na kavuşmayı seçti.” buyurdu.

Bunun üzerine Ebu Bekir radıyellahu anh yüksek ferasetiyle Efendimiz’in ne demek istediğini anlamış, ağlamaya başlamıştı. Diğer sahabiler, Rasulullah’ın maksadını anlayamamış ve Ebu Bekir’in ağlamasına da şaşıp kalmışlardı.

Nitekim hadis-i şerifin ravisi olan Ebu Saîd el-Hudrî radıyellahu anh: “Biz, Resulullah’ın muhayyer bırakılan bir kuldan bahsetmesine, Ebu Bekir’in ağlamasına doğrusu şaştık, hayret ettik. Meğer muhayyer bırakılan kuldan maksat Rasulullah sallellahu aleyhi ve sellem imiş. Bunu içimizde en iyi anlayan da Ebu Bekir olmuştu.” demiştir. (Buhari, Salât, 80)

Doç. Dr. Durak Pusmaz/ İrfanMektebi.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.