İçim sıkılıyor ne yapmalıyım?

Yakınlarda bir amca yanıma sokuldu, kısık bir ses tonuyla; “Kaç zamandır seni yalnız yakalamaya çalışıyorum” dedi. Konuya böyle girince haliyle zihnimde mahrem bir soru soracağı intibaı oluştu ve “Namazdan sonra konuşalım” dedim. Namazın akabinde sakin bir yere geçtik ve sıkıntısını bana açtı; lakin durum benim zannettiğim türden bir şey değildi: “Üç beş aydan beridir içim çok sıkılıyor hocam!” dedi.

Son zamanlarda sık sık üzerinde durduğumu ve benzer şikâyetlere muhatap olduğumu çeşitli vesilelerle dile getirmiştim. Dolayısıyla çalıştığım bir konu olduğu için hemen araya girdim: “Basit şeyleri bile büyütüp endişeye çevirmek, aşırı derecede kaygılanmak, kalp çarpıntısı, karın kasılması gibi şikâyetlerin de var mı?” dedim. “Evet, arabamı muayeneye götürecek olsam kırk çeşit korku senaryosu dönüyor aklımda” dedi.

Vücudu yor!

“Şu sıralar ne gibi işlerle meşgul oluyorsun?” dedim. “Hiçbir iş yapmıyorum, sürekli evdeyim, evden çıkmak da istemiyorum” dedi. Dedim ki: “Amca! Bu, son zamanlarda genç yaşlı demeden halk arasında yaygınlaşan bir şikâyet. En önemli ilacı ise ‘vücudu yormak, zihni dinlendirmek’, her gün mutlaka bir saat yürü, ne kadarına gücün yetiyorsa seni yoracak işlerle meşgul ol.

Namaz vakti girmeden önce abdest al, seccadenin üzerinde namazı bekle. Peygamberimizin hayatını, Kur’an kıssalarını oku, gözlerini yum; Kâbe’yi, Mescid-i Nebî’yi, Efendimizin savaşlarını, geçmiş Peygamberleri ve kavimlerinin kıssalarını düşün, o ortamları tahayyül etmeye çalış. Zihnini oralarda kalmaya zorla. Geceleri gökyüzüne bak, gecenin sesini dinle, dallara tünemiş ve yarının ne getirip ne götüreceği hiç umurunda olmayan kuşlar gibi anın sekinetini hissetmeye çalış vs…”

Ben anlattım, o dinledi ve sonunda: “Doktora da gittim herhangi bir şeyim çıkmadı, ben de bu hocalık bir şeydir diye sana geldim” dedi. (Okunup üflenecek bir şey manasında) Neyse amca anlattıklarımdan memnun bir şekilde yanımdan ayrılırken: “Sen yine de bana ismen dua da et” diye ekledi ve ayrıldık.

Psikoloji ve maneviyat

Tabi burada küçük bir pet su alıp (7 Fatiha, Ayete’l-kürsî, 3 İhlas, Felak, Nâs Sûrelerini vs.) okuyup üflemek de gerekirdi. Bu okuyuşların naslarla sabit şifa boyutu olduğu gibi halkımız nezdinde de olumlu yönde muazzam bir psikolojik tesiri var. Onun için herhangi bir hocamıza bu şekilde müracaat eden birine bir ayete’l-kürsî de olsa mutlaka okumalıdır. Bununla birlikte tıbbî, psikiyatri vb. yönlendirmeler yapılacaksa yapılır.

Son olarak; “psikoloji ve maneviyat”ın birbiriyle iç içe olduğunun altını tekrar çizmek istiyorum. Dolayısıyla tasavvuf geleneğimiz başta olmak üzere oldukça zengin ve sistematik bir birikime sahip olduğumuz bu alandan mutlaka birlikte istifade edilmesi gerektiğini tekrar vurgulamak istiyorum. Son zamanlarda bu gibi sıkıntıların artması ise makine ve elektronik aletlerin, insanı doğasından tecrit etmesinden neşet etmektedir.

Mesut Özbilir/ İrfanDunyamiz.com

BENZER YAZILAR

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Süleyman Efendi’nin faiz hassasiyeti…

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin önde gelen talebelerinden Eskişehir, Bilecik ve Balıkesir eski müftüsü Mehmet Emre …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.