Adem Belkan hoca çok metanetli…

Adem Belkan Hoca 1941 yılında İnegöl’de dünyaya gelmiş. Küçük yaşta Kur’an kursuna vermişler, hafız olmuş. 1965 yılında Bursa Premi Camii’ne müezzin olmuş. Beraber çalıştığı Cafer Küçük Hoca ile kardeşçe güzel günler geçirmişler. Cafer Hoca vefat edeli yıllar olmasını rağmen Adem Hocamız zaman zaman Cafer Hoca’dan hatıralar anlatıp duruyor.

Hocanın dört çocuğu var, iki kız iki erkek. Büyük oğlu Mustafa kırtasiyecilik yapıyordu, bir gece aniden kalp krizi geçirdi, hayata veda etti. Cenaze namazını Adem Hoca kıldırdı. Namazdan önceki konuşmasında; “Allah seni bana emanet verdi, şimdi de aldı, ne yapalım kader böyleymiş” deyince cemaat göz yaşlarını tutamadı.

Çok metanetli

Aradan altı ay gibi kısa bir zaman geçti, bu defa öğretmen olan küçük oğlu Halil de ani bir ölümle hayata veda etti. Oğlu Halil’in cenaze namazını da yine Adem Hoca kıldırdı. Çok metanetli bir insan olan Hocamız yine güzel bir konuşma yaptı. Oğlu Halil’in öğretmen arkadaşları bu konuşmadan çok etkilendiler.

İki oğlu vefat edince, ikisinin de çocukları, eşleri var… Hoca bir yandan onlarla meşgul olurken diğer yandan da evde hasta olan eşiyle uğraşıyordu. Nihayet eşi de yatalak hasta oldu. Hoca 83 yaşında olmasına rağmen eşine çok güzel hizmet ediyor.

Hoca ile sohbet ettiğimiz zaman bazen konuşulanları duyamıyor. “Siz niçin kulaklarınıza baktırmıyorsunuz?” dediğimde; “Fırsatım yok” dedi. Hocanın çok değerli çocukları ve damatları var, onunla ilgileniyorlar fakat yine de arkadaşlar da ilgilenmek istedi. Cami cemaatimizden bir kardeşimiz özel hastaneden randevu aldı. Hocanın kulaklarını muayene eden doktor önce güzel bir yıkama yaptı sonra işitme cihazı için rapor yazdı.

Hoca emekli olduğu için devletin verdiği yardımdan faydalanmak istedi, fakat özel hastanede çalışan doktorun verdiği raporla kulaklık alamadık. Bu defa Devlet hastanesinden randevu almak için çok uğraştık, nihayet bir doktordan randevu aldık. Randevu aldığımız doktorun yeri de Bursa’nın dışında çok uzak bir yerdeydi. Sağ olsun bu konuda da bir komşumuz yardımcı oldu.

Olacak iş mi?

Muayene yaptırdık, ertesi gün ölçüm için gittiğimizde doktor izine gitmiş, memur da yok. Başhekim yardımcısına durumu anlattım. 25 km uzaklıkta bir memur geldi testler yapıldı fakat doktor izinde olduğu için bir hafta bekledik.

Bir hafta sonra yine aynı doktora gittik. Doktor bizi işitme cihazları satan bir yere gönderdi. Meğer kulaklık hikayeleri de alicengiz oyunu gibiymiş. Bazı doktorlar işitme cihazı satanlarla anlaşmalı işler yapıyorlarmış.
Orada olmadı, başka bir yere götürdük derken Hocaya çok zor şartlarda bir kulaklık alma imkanına sahip olduk.

Bu defa Hoca’nın gözleri iyi görmüyor, gözlerini ameliyat ettirmek için uğraşırken ayaklarında şişler oluşmuş. Doktora götürdük; “Ayaklarında varis var, film çektirmeniz gerekiyor” dedi. 5 ay sonrasına film için gün verildi. Bu arada; “Böbreklerinize ve kalbinize de baktırın” denildi. Tüm bu zorluklara karşı Hoca güler yüzlü duruşunu hiç kaybetmiyor; “Elhamdülillah Allah bizi imtihan ediyor, inşallah imtihanı başarırız” diyordu.

Hatıralar anlatıyor

Hocayla her ne zaman karşılaştıksa muhakkak ya güzel bir hatıra anlatır, ya bir hadis-i şerif okuyup dini bir mevzuyu anlatır. Adem Hoca diyor ki: ”Genç yaşta ben müezzinim, Cafer Hoca da imam öğle ile ikindi arasında bazen Ulu Cami’nin etrafındaki esnaflara gidiyoruz, muhabbet falan derken bazen ikindi namazına geç kalıyoruz, Cafer Hoca ile dedik ki bu iş böyle olmaz, bir motosiklet alalım.

Böyle bir düşünce içerisindeyken bir gün Cafer Hoca namaz kıldırırken Fatiha da şaşırdı, bir kaç defa tekrar etti. Namaz sonrası bana dedi ki: ‘Ya kafamıza bir motosiklet soktun, namazda motosiklete binme hayaline düştük, derken kaza yaptık. Onun için de Fatiha’yı unuttum.” Adem Hocamız en sıkıntılı anlarında bile böyle esprili güzel hatıralar anlatıyor.

En ilginç hatırası da şu: 70’li yıllarda ezan minareden okunuyormuş. Bir gün minareden ezan okurken, cemaatten gözleri görmeyen yaşlı bir amcanın Caminin ön tarafındaki kanalizasyon çalışması yapılan yere doğru yürüdüğünü görmüş. Adem Hoca ezanı yarıda keserek; “Önünde çukur var, geri dön” diye öyle bir feryatla bağırmış ki kendisi; “O sahneyi hiç unutamam” diyor.

Allah ömrüne bereket versin beraber olduğumuzda çok şeyler öğreniyoruz. Biz de bir huy haline gelmiş insanlar yaşarken dikkate almıyoruz. Vefat ettikten sonra günlerce anlatıyoruz. Aynı hataya düşmemek için bu satırları karaladım. Aslında Adem hocamıza belgesel yapılsa, daha güzel hatıralarını dinleyip ders almış oluruz.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.


Şunlara Gözat

Süleyman Efendi’nin faiz hassasiyeti…

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin önde gelen talebelerinden Eskişehir, Bilecik ve Balıkesir eski müftüsü Mehmet Emre …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.