Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim’i tanıyalım…

Şöyle sokakta yürürken biri bizi durdursa ve “Bana Kur’ân’ı tarif eder misin?” dese buna verebileceğimiz elle tutulur bir cevabımız var mıdır? Bu yazıda hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim ile ilgili her Müslümanın bilmesi gereken bazı bilgileri derlemeye çalıştık. Önce yüce kitabımız Kur’an’ın tanımından başlayalım:

“Kur’an Cibril-i Emin (Cebrail) vasıtasıyla nebilerin ve peygamberlerin sonuncusuna gönderilen, Mushaflarda yazılı, bize tevatür yoluyla nakledilmiş okunmasıyla ibadet olan, Fatiha Suresi’yle başlayıp Nas Suresi ile biten, beşerin benzerini getirmekten aciz kaldığı Allah’ın kelamıdır.”

Cenab-ı Allah Kur’an’ı birden fazla isim ile ifade etmiştir. Bu isimler, Furkan, Tenzil, Zikr, Kitab’tır. Bir de Rabbimiz Kur’an’ı vasıflayarak ifade buyurmuştur ki onlar ise Nur, Hüda, Rahmet, Şifa, Meviza, Aziz, Mübarek, Beşir ve Nezir’dir.

Kur’an’ın içeriği nedir?

Kur’an-ı Kerim’i bizlere okuyan, öğreten, anlatan ilk öğretmenimiz Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem bir rivayette şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kitabında sizden öncekilerin tarihi ve sizden sonrakilerin haberi vardır. Ve aranızdaki sorunların hükmü O’ndadır. O, (hakla batılı ayırıcı olarak) kesindir, saçmalık değildir. Her kim ki zorbalığından ötürü O’nu terk ederse Allah onun belini kırar.

Her kim de hidayeti ondan başkasında ararsa Allah onu saptırır. O, Allah’ın sapasağlam ipidir. O hikmet dolu zikirdir (sözlerdir). O, (Hakka) giden dosdoğru yoldur. O, arzu ve isteklerin kendisini hakikatten saptıramadığı dillerin, kendisine benzemediği, alimlerin kendisinden doymadığı, çok tekrarlanmaktan eskimeyen, acayibi (hayranlık verici yönleri) bitmeyen bir kitaptır.

O, öyle bir kitaptır ki cinler onu dinlediği vakit: “Biz, doğru yolu gösteren harika bir Kur’an dinledik ve ona iman ettik. Artık kesinlikle Rabbimize kimseyi ortak koşmayacağız. (Cin Suresi, 1,2) demekten kendilerini alamadılar. Kim onun dediğini derse doğru demiş olur ve kim onunla amel ederse sevap kazanmış olur. Kim onunla hükmederse adalet göstermiş olur ve her kim ona davet ederse doğru yola hidayet edilmiş olur.” (Tirmizi, Fedailu’l Kur’ân, 14: 3153)

Kur’an’ın nüzulü nasıl olmuştur?

Kur’an’ı Kerim, Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem 40 yaşındayken Ramazan ayının 17’sinde nüzul olmaya başlamıştır. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır…” (Kadir Suresi: 1-3)

Kadir gecesinde levh-i mahfuzdan toptan olarak en yakın semaya indirilen Kur’an-ı Kerim en yakın semadan bölük bölük yirmi üç senede yeryüzüne indirilmiştir. Senenin gecelerinden mübarek bir gecede (Kadir Gecesi) Kur’an-ı Kerim Levh-i mahfuzdan toptan olarak en yakın semadaki “beytü’l izzet’e indirilmiştir.

İlk nüzul olan ayet; “Rabbinin adıyla oku” (Alak, 1) ayet-i kerimesidir. Son inen ayet ise kimi alimlere göre; “Bir günden sakının ki, onda Allah’a döndürüleceksiniz, sonra kimseye zulmedilmeden herkese hak ettiği tam olarak verilecektir.” (Bakara, 281) ayetidir.

Kimi alimlere göre ise şu ayet-i kerimedir: “…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim. Kim açlıktan bunalıp çaresiz kalırsa, günah sınırına varmaksızın yiyebilir. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Maide, 3)

Kur’an ne şekilde gönderilmiştir?

Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Kur’an’ı, vahyin emini Cibril-i Emin’den (Cebrail aleyhis selâm) alıyordu. Vahiy şu şekillerde geliyordu:

1- Altı ay süren sadık rüyalar şeklinde gelmiştir.

2- Uyanıkken melek görünmeksizin vahyi Peygamberin kalbine ilka buyurması ile gelmiştir.

3- Meleğin insan suretinde temessül etmesi ile gelmiştir. (Sahabeden Hazreti Dıhye suretinde gelmiştir.)

4- Melek çan sesine benzer bir surette hitap ederdi ki en zor olanı buydu.

5- Cebrail asli suretinde görülmüştür.

6- Miraçta olduğu, gibi Allah’tan vahyi vasıtasız olarak almıştır.

Kur’an’ın bölük bölük gönderilmesinin hikmeti nedir?

Yüce Allah Kur’an’ın bir defada toptan indirilmeyişinin sebebini Furkan Suresi’nin 32’nci ayetinde şöyle açıklar: “İnkâr edenler; ‘Kur’an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?’ dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu tane tane okuduk.” Buradaki diğer hikmetleri maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

  • Müşriklerin ezasına karşı Rasulullah’ın mübarek kalbinin kuvvetlendirilmesi için.
  • Vahyin inmesinin Rasulullah’a ağır gelmemesi için.
  • Şer’i hükümlerin insanları alıştıra alıştıra konulması için.
  • Kur’an’ın ezberlenmesinin ve anlaşılmasının Müslümanlara kolaylaştırılması için.
  • Kur’an’ın hadiseler ve olaylarla beraber yürümesi (yani her zaman ihtiyaca cevap vermesi) ve zamanında hadiselere ve olaylara dikkat çekilmesi için.
  • Kur’anın kaynağının Allah Teala olduğunu bildirmek için Kur’an bölük bölük inmiştir.

Kur’an’ın yazılması ve toplanması nasıl olmuştur?

Kur’an’ı Kerim Peygamber Efendimiz’in zamanında ve Hülefa-i Raşidin döneminde olmak üzere iki devirde cem edilmiştir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem zamanında Kur’an-ı Kerim’in cem edilmesi iki şekilde olmuştur. Bir, ezber yoluyla kalplerde (sadırlarda) toplanmıştır. İki, yazılma ve nakşedilme yoluyla satırlarda toplanmıştır.

Kur’an geniş hurma dalları, ince taş levhalar, deriler, omuz kemikleri gibi yazı yazılmaya müsait olan şeyler üzerine yazılmaktaydı. Zeyd bin Sabit radıyellahu anh demiştir ki: “Biz Rasulullah’ın yanında Kur’an’ı deriler üzerine yazıyorduk.”

Ehl-i Sünnet âlimlerimiz Kur’an’ın yazılması “tevkîfîdir” derler yani Allah Teala’nın emri ve vahyi iledir. Cibril-i Emin bir veya birkaç ayet indirdiği vakit Resulullah’a; “Ya Muhammed, Allah Teala sana bu ayetleri filan surenin başına yazmanı emrediyor” der. Rasulullah da sahabeye; “Bu ayet-i kerimeleri filan yere yazınız” buyururdu.

Peygamber Efendimiz’in vefatından altı ay sonra, Yemâme savaşında birçok hafızın şehit olması üzerine Hazreti Ömer’in teşvikiyle Halife Hazreti Ebu Bekir, Kur’ân-ı mushaf haline getirme kararı aldı ve bu görevi, Peygamberin Kur’ân’ı vahiy meleği Cebrail’e son okuyuşunda hazır bulunan, vahiy kâtibi ve hafız olan Zeyd bin Sabit’e verdi.

O Kur’an’ı toplarken Kur’an’dan yazılı bir şey getirildiğinde onun Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem’in huzurunda yazılmış olduğuna dair iki adaletli şahid şehadeti olmadıkça onu kabul etmiyordu. Zeyd, titiz bir çalışma ile Kur’ân’ı mushaf haline getirdi ve halifeye teslim etti.

Bu mushaf, Hazreti Osman zamanında yine Zeyd bin Sabit’in başkanlığında Abdullah bin Zübeyr, Sâid bin As, ve Abdurrahman ibn Hâris’den oluşan bir komisyon tarafından çoğaltıldı. Yeryüzündeki bütün mushaflar, bu ilk mushafların aynıdır. (Tıbyan fi Ulumu’l Kur’ân, Muhammed Ali Sabuni, Mektebetü’l Asriyye, Beyrut, 2016)

Ulumul Kur’an ne demektir?

İslami ilimler deyince akla Tefsir, Hadis, Fıkıh, İslam Tarihi, Tasavvuf gibi birçok ilim gelir. Bu ilimlerin temel gayesi İslâm’ı en güzel şekilde anlamak ve ileriki nesillere aktarmaktır. Bu aktarımı yaparken de Müslümanların önceleyeceği en önemli kaynak Kur’ân’dır. Kelamullah’ı yani Allah’ın kelamı olan Kur’an’ı anlamak, yaşamak ve yaşatmak her Müslüman’ın davası olmalıdır.

Konusu başlı başına Kur’an’ı Kerim olan ilimlerin hepsine birden Ulumu’l Kur’an yani Kur’an İlimleri denir. Bu ifade “Tefsir”den de daha kapsamlıdır. “Bu tanımlarda terimin çerçevesi çizilirken Kur’an’ın nüzûlü, tertibi, toplanması, yazılması, kıraati, tefsiri, i‘câzı, nâsih ve mensuhu, dil, üslûp ve belâgatı gibi konular zikredilmiştir.” (Abdulhamit Birışık, “Ulûmul-Kur’ân”, TDV İslâm Ansiklopedisi, 2012, İstanbul, 42/132-135)

Asrımızın önde gelen müfessirlerinden Halepli Âlim Merhum Muhammed Ali Sâbûni rahmetullahi aleyh’in Et-Tibyân fî ulûmü’l Kur’ân yani Kur’ân İlimlerinin Beyânı eseri son dönemde bu ilme dair yazılan öz ve kapsayıcı bir çalışmadır. 7’den 70’e tüm İslâm âleminin en çok meşgul olduğu ibadetlerden biri Kur’an tilavetidir. Bizzat gittiğimiz ve çocuklarımızı küçük yaştan itibaren gönderdiğimiz Kur’ân kurslarında, hafızlık kurslarında, camilerimizde öğretilmesi gereken ilimlerden bir tanesidir.

Kur’an’ın İnişi, Toplanması, Tertibi, Tedvini (Yazılması), Nüzul Sebepleri, Mekki ve Medeni Olması, Nasih ve Mensuh konuları, Muhkem ve Müteşabih olması ve direkt ya da dolaylı olarak Kur’an-ı Kerim’in alanına giren diğer meselelerdir.

Kur’an hakkındaki iftiralara cevaplar

Sözüm ona bazı dalalet ehli ilahiyatçıların ve müsteşriklerin Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerin lafzen değil de manen rivayet olunduğu yani Peygamber Efendimiz’in gelen vahyi bizzat lafzen değil anladığı şekilde kendi kelimeleriyle yazdırdığı iddiası tamamen safsatadır. 

Bu safsata için İmam Zerkani “Menahü’l İrfan” isimli kitabında demiştir ki: İnsanlardan bazıları saçmalayarak; ‘Cibril-i Emin Resulullah’a Kur’an’ın manalarını indirmiştir. Resulullah da o manaları Arap dili ile anlatmıştır’ diye iddia etmişlerdir.

Diğer bir kesim de ‘Kur’an’ın lafzı Cibril-i Emin’e aittir, çünkü Allah ona yalnız Kur’an’ın manasını vahiy ediyordu’ diye iddia etmişlerdir. Her iki iddia günah gerektiren batıl sözlerdir. Kitap, Sünnet ve İcma’ın açıklamasına zıttır. Kendisiyle yazı yazılan mürekkep kadar değeri yoktur.

Benim inancıma göre bu iki iddia Müslümanların kitaplarına gizli olarak sokulmuştur. Bu iki iddiaya göre Kur’an’ın lafzı Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’e veya Cibril-i Emin’e ait ise Kur’an nasıl mucize olur? Benzerini getirmekten beşer nasıl aciz olur? Sonra Kur’an’ın lafzı Allah’ın değil ise Kur’an’ın Allah’a nisbeti nasıl sahih olur?

Hâlbuki Allah Teâla; “Ve eğer müşriklerden biri senden korunma isterse, Allah’ın sözünü duymasına fırsat vermek için onu koruma altına al, sonra onu kendi güvenlik bölgesine ulaştır.” (Tevbe:6) buyuruyor ve kelamı (sözü) kendisine nisbet ediyor.

Kur’an’ın faziletleri nelerdir?

Kur’an’ı okumak, öğrenmek, ezberlemek ve onu öğretmek ile ilgili çokça fazilet vardır. Kur’an-ı Kerim’de geçen faziletlerden bazıları şunlardır:

“Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı özenle kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için gizli açık harcayanlar, asla zararla sonuçlanmayacak bir ticaret umabilirler.” (Fatır Suresi: 29)

“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve sessiz durun ki rahmete nâil olasınız.” (Araf Suresi:204)

 “Şu Kur’ân insanların kalp gözlerini açacak bir nur, sağlam bilgi edinmek için bir hidayet ve rahmettir.” (Casiye Suresi:20)

“Bu Kur’ân insanlar için bir beyandır, müttakîler için de bir hidayet ve rahmettir.” (Al-i İmrân, 3/138)

Konu ile ilgili hadis-i şerifler ise şunlardır:

“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” (Buhari, Fedailü’l-Kur’an, 21)

“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” (Buhârî, Tevhîd 52)

“Ümmetimin şereflileri Kur’an’ı ezberleyenlerdir.” (Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, 12/125)

“Kur’an’ı okuyunuz çünkü Kur’an okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn, 252)

“Kur’an-ı okuyan müminin hali ağaç kavunu gibidir kokusu da hoştur tadı da hoştur.” (Buhari, Zikru’t Taâm, 5427)

“Şüphe yok ki Kur’an Allah’ın ziyafet sofrasıdır, gücünüz yettiği kadar O’nun ziyafetinden öğrenip istifade ediniz.” (Dârimî, “Feżâʾilü’l Ḳurʾân”, 1)

Duamız odur ki…

Allah’ım bizi Kur’ân’ın hakikatlerini hakkıyla anlayan, hayatına tatbik eden ve son nefesine kadar Kur’ân’ın hizmetkârı olan ve Kur’ân’ın Mübelliği, Müfessiri ve Mübeyyini olan Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Sünnet-i Seniyye’sine sımsıkı sarılmış kullarından eyleye… Âmin.

Not: Bu derlemede Muhammed Ali Sâbûni rahmetullahi aleyh’in Et-Tibyân fî ulûmü’l Kur’ân adlı eserinden yararlandık.

Emrah Topcu/ İrfanDunyamiz.com

BENZER İÇERİKLER

Hayat Kitabımız ↗

Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’e dair ilmi ve seviyeli yazılar okumak için tıklayın.

Sünnet Yolumuz ↗

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Biri beni tavaf ettirsin…

İlk hacımıza Allah nasip etti, 1997 senesinde gitmiştik. O sene Diyanet’ten 110 kişi merkez görevlisi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.