Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. Babası Îşâ’nın, Hazreti Dâvûd’dan ayrı on iki oğlu vardı. Hazreti Dâvûd, kardeşlerine nazaran biraz kısa boylu ve çelimsiz olduğu için, babası onu savaşa göndermiyor, çobanlık yaptırıyordu.1 Ailenin davarlarını otlatan Hazreti Dâvûd, hem sürülerini gözetliyor, hem Rabbine ibâdet ediyor, hem de sapanla taş atma tâlimi yapıyordu.
Kırlarda sürülerinin peşinde koşuyor, kendini hem rûhî bakımdan, hem de fizikî bakımdan yetiştiriyordu. Her iki bakımdan olgunlaştığına kanaat getirince savaşa katıldı ve kendisinden beklenmeyen bir başarıya imza atarak Câlût’û öldürdü. Hiç kimse ondan bunu beklemiyordu. Kimsenin ondan böyle bir başarıyı bekleyip beklememesi önemli değil; önemli olan, kendisinin bu işi başarabileceğine inanmasıydı. Evet, genç ve zayıf olan Hazreti Dâvûd, bu işi başarabileceğine inanmıştı ve inandığını da gerçekleştirdi.
Çobanlık yapıyordu
Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in, aşırı İslâm düşmanlığından dolayı kendisini “bu ümmetin Firavun’u” diye nitelediği Ebû Cehil’i, Bedir savaşında öldüren Abdullah bin Mes’ûd’un da çobanlık yaptığını ve onun da Hazreti Dâvûd gibi kısa boylu, zayıf ve esmer olduğunu biliyor muydunuz? Medîneli Afrâ’nın iki oğlu Muâz ve Muavviz tarafından yaralanan Ebû Cehil’e öldürücü darbe Abdullah bin Mes’ûd tarafından vurulmuştur.2
Olay şöyle cereyan etmişti: Bedir savaşının sonuna doğru Peygamber Efendimiz; “Acaba, Ebû Cehil ne yaptı, durumu nasıl, öldü mü, kaldı mı? Kim gidip de bir haber getirecek?” diyerek, ölüler arasında olup olmadığının araştırılmasını emretti.3 Bu emir üzerine Abdullah, Ebû Cehil’i aramak için ölüler arasına daldı. Onu, son nefesini vermek üzere iken buldu, göğsüne oturdu ve kendisine şöyle dedi: “Ey Allah düşmanı! Nihayet, Yüce Allah seni küçük düşürdü, perişan etti, değil mi?”
Bunun üzerine Ebû Cehil de ona şöyle dedi: “…Ey koyun çobanı! Allah, seni küçük düşürsün. Sen, çıkılması zor olan sarp ve yüksek bir yere çıkmışsın. Söyle bakalım, zafer hangi tarafta?” Abdullah bin Mes’ûd, onun bu sorusuna şöyle cevap verdi: “Zafer, Allah ve Rasûlünün tarafındadır.”
Mekke döneminde, yıllarca Müslümanlara zulmeden bu İslâm düşmanı, Bedir savaşında zaferin Müslümanlar tarafında olduğunu öğrendikten sonra Hazreti Abdullah tarafından öldürülerek cehennemi boyladı. Aşağı yukarı bütün İslâm düşmanlarının âkibeti, Ebû Cehil’in âkibetine benzer. Yıllarca, İslâm düşmanlığı yaparlar, bu düşmanlıklarının hiçbir işe yaramadığını, sadece kendilerinin öbür dünyadaki azaplarını artırdığını görür, ondan sonra ölürler. Aslında bu gibi insanlar ne bu dünyada rahat ederler ne de öbür dünyada.
İlk Müslümanlardan
Abdullah bin Mes’ûd, ilk Müslümanlardandır. Âilesi ve İslâm’dan önceki hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Yoksul bir ailenin çocuğu olduğu için Müslüman olmadan önce pek tanınmayan Abdullah, çocukluğunda Ukbe bin Ebî Muayt’ın sürülerini güderdi. Müslüman olduktan sonra, azılı İslâm düşmanlarından biri olan Ukbe bin Ebî Muayt’ın yanından ayrıldı ve kendini dine ve Peygamber Efendimiz’in hizmetine adadı.4
Abdullah bin Mes’ûd’un Müslüman olması, kırda koyunlarını güderken Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in Hazreti Ebû Bekir radıyellahu anh ile birlikte kendisine uğraması ve bir mûcize göstermesi neticesinde olmuştur.5 Müslüman olduktan sonra da Peygamber Efendimiz’in duâsını alan ve O’ndan hiç ayrılmayan Abdullah, Peygamberimizin vefatından sonra Kûfe tefsir ve fıkıh mekteplerini kurmuştur. Evet, Mekke’de çoban olan Abdullah, Kûfe’de büyük bir âlimdir.
Hayata atılın
Bu yazıyı okuyan gençler, beni çok iyi dinleyin. Kaynaklarımız, Câlût’u öldüren Hazreti Dâvûd’un ve Ebû Cehil’in kafasını koparan Abdullah bin Mes’ûd’un, hem çobanlık yaptıklarını hem de zayıf ve kısa boylu olduklarını bildiriyor. Biz, her nedense büyük işleri iri yapılı ve boylu boslu kişilerin yapabileceğini zannederiz. Halbuki gerçek hiç de öyle değildir. Gerçek şudur: Büyük işleri, bu işleri yapabileceğine inanan kişiler başarır. Önündeki zor ve çetin bir işi yapıp başarabileceğine inanan, iri yapılı ve güçlü, kuvvetli biri de olabilir; zayıf, kısa boylu biri de olabilir. Kim inanıyorsa, o başarır, gerçek budur.
Hayber Savaşı’nda (7/628), Kamûs kalesinin kapısını yerinden söküp kalkan olarak kullanan Hazreti Ali radıyellahu anh de pek fazla uzun boylu değildi. İşte bütün bunlar gösteriyor ki, Allah yolunda herkese düşen bir görev ve sorumluluk vardır. Herkes ve özellikle de her genç, içindeki îmanın ve potansiyel gücün farkına vararak sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Aslında sizin her biriniz üzeri küllenmiş birer yanardağsınız. Ama bunun farkında değilsiniz. Size, kendinizi keşfetmenizi ve kendinize değer vermenizi tavsiye ederim. Sînenizdeki îman gücünün, büyük bir güç olduğunu bilmenizi isterim. Îmanı alt edecek bir silahın olmadığını da bilmenizi isterim. Milî şâirimiz merhum Mehmed Âkif Ersoy’un “Îmandır İlâhi o cevher ki, ne büyüktür. Îmansız paslı yürek sînede yüktür.” sözü ne kadar doğru bir söz, değil mi?
Sevgili gençler! Sizde var olan potansiyel gücün farkına varabilmeniz ve kendinizi keşfedebilmeniz için sizin de Hazreti Dâvûd gibi cepheye gitmeniz gerekir. Cepheye gitmek derken, çobanlığı terk edip hayatın ve mücadelenin içine girmeniz gerekir. Hayata atılmadıkça, mücadeleye katılmadıkça kendinizi tanımanız mümkün değildir. Asıl, iş başa düştüğü zaman görecek ve tanıyacaksınız kendinizi. İşte o zaman anlayacaksınız sizin de İstanbul’u fethedebileceğinizi. Bu gerçeği anladıktan sonra da “Delikanlım sen de İstanbul’u feth edecek yaştasın!” diyen rahmetli Ârif Nihat Asya’ya hak vereceksiniz.
Prof. Dr. Mustafa Ağırman/ İlkadım Dergisi
DİPNOTLAR
1 Taberî, Târîh, I, 477; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, Beyrut 1965, I, 219.
2 Mehmet Ali Kapar, “Ebû Cehil”, DİA, X, 117.
3 Buhârî, Meğâzî 8.
4 İsmail Cerrahoğlu, “Adullah b. Mes’ûd”, DİA, I, 114.
5 İbn S’ad, et-Tabakât, III,151; Köksal, Asım, İslâm Târihi, İstanbul 1987, III, 176.
Abide Şahsiyetler ↗
İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.
İslam Alimleri ↗
Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.
Maşaallah. Gençleri Allah yolunda hizmet ve cihada azmettiren iki güzel örnek. Cenab-ı Hakk razı olsun hocam.