Gençler bunu mutlaka dikkate almalı…

Bazı gençlerimizin üniversite hayali küçük yaşlardayken başlar. Ailelerin ve çevrenin de bunda etkisi vardır. Bu gençlerimiz zamanı gelip üniversiteyi kazandığında tabii ki büyük sevinç yaşarlar. Okumak ve mezun olabilmek için de emek, zaman ve para sarf ederler.

Hayalleri vardır, umutları vardır geleceğe ait… Bazen zamanında, bazen de uzatmalı olarak okul biter… Genç ve ailesi sevinçlidir… Artık hayallerin gerçeğe dönüşmesi vakti gelmiştir. Ne var ki pek çok mezun için asıl problem okul bittikten sonra başlar. Çünkü birçok fakültenin mezuniyet sonrası iş imkanı kısıtlıdır. Hatta bazılarının yok denecek kadar azdır.

Birkaç yıl sınavlara hazırlanarak geçirilir. Bu yıllar nispeten problemin az olduğu zamanlardır. Sınav kazanılacak ve hayaller gerçekleşecektir. Fakat her geçen yıl genç psikolojik olarak biraz daha yıpranır. Baba parası yemek ağır gelmeye başlamıştır.

Hayalindeki mesleğe ulaşamamıştır. Bu arada yaş yirmi beş ile otuz arasıdır. Diğer mesleklere girmek için  ise bazen yaş geçmiş olur, bazen de onu yapmaya gururu müsaade etmez.

Zaten çalışmak istese de bazı işyerleri onları çalıştırmak istemez haklı olarak… İşveren de haklıdır kendine göre, Öyle ya siz iş veren olsanız, vasıfsız bir eleman alacak olsanız üniversite mezunu birisini mi tercih edersiniz? Yoksa lise veya ortaokul mezunu birisini mi?

Neticede yaşı otuza yaklaşmış, kendine uygun iş bulamamış (dolayısıyla hayalleri yarım kalmış, kendini değersiz hisseden) bu türde üniversite mezunu pek çok gencimiz, hayata küser. Devleti’ne küser. Çevresinin bakışlarından dahi rahatsız olurlar.

Düşüncem şudur: Üniversiteye gidecek gençler ve aileleri, eğer gideceği fakültenin iş imkanları kolay değilse tekrardan düşünsünler. Çünkü mesele sadece işsizlikle kalmayıp gencin ruh dünyasını perişan eden bir duruma dönüşüyor. Yol yakınken kendilerine uygun bir mesleğe yönelsinler. Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmasınlar.

Ailenin durumu müsaitse ve “Benim çocuğumun işi zaten hazır. Bir de fakülte bitirsin” diyorlarsa onlara bir şey diyemem, hatta tavsiye ederim, en azından değişik çevreler tanımış olurlar. Ufukları da açılmış olur.

Ailenin böyle imkanı yoksa, küple ilgili bir darb-ı mesel vardır ya! öyle olabilir: “Yerden göğe küp dikseler,/ Birbirine bendetseler/ Altından birin çekseler/ Seyreyle sen gümbürtüyü.” Tabii bu küp meselesini gençler pek anlayamadı. Eskiden evlerde topraktan yapılıp pişirilmiş turşu, un gibi şeyleri koymak için küpler bulunurdu.

Peki iş imkanı kısıtlı bir bölümü bitiren kardeşlerimiz ne yapmalıdır? Onlar da illa kendi alanlarında iş bulma konusunda ırar etmesinler. Birkaç sene de böyle bir ısrardan dolayı kaybedebilirler. Yeryüzünde rızık kapıları geniş, kendilerine en uygun olan bir işte az maaş çok maaş demeden biran önce çalışma hayatına geçsinler. Aksi takdirde psikolojik yıkılmışlık daha da derinleşebilir.

Bu konuda devlete düşen görevler de var… Herkesi üniversite mezunu yapma fikri ne kadar doğrudur? Puanları düşürelim, barajları kaldıralım fakülteler dolsun mantığı tartışılmalıdır diye düşünüyorum.

Ali Uslu/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.