Bu ifadeleri kullanmak doğru değil…

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem evrensel tebliği olan bir peygamberdir. Tüm insanlara ve cinlere peygamber olarak gönderilmiştir.1 Onun evrenselliğini şu ayet açık bir biçimde beyan etmektedir: “De ki: “Ey insanlar! Gerçekten ben, Allah’ın (kıyamete kadar) tüm insanlığa göndermiş olduğu elçisiyim. O Allah ki göklerin ve yeryüzünün egemenliği yalnızca O’na aittir; O’ndan başka hükmüne boyun eğilecek hiçbir otorite, hiçbir ilah yoktur; hayat veren de, öldüren de yalnızca O’dur… ”2

Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem’in dışındaki tüm peygamberler kendi kavimlerine elçi olarak gönderilmişlerdir. Buna göre onun peygamber olarak gönderilmesinden sonra tüm peygamberlerin şeriatları yürürlükten kaldırılmıştır. Bu demektir ki İslam nasihtir.3 Peygamber Efenidimiz’le gönderilen İslam’ın dışındaki hiçbir dinin artık geçerliliği kalmamıştır. Ne Yahudilik, ne Hıristiyanlık ne de diğerleri Allah celle celaluh katında geçerli değildir.

Hak din İslam

Ayetin mesajı gayet açıktır: “Gerçek şu ki, Allah katında (kabul gören ve insanoğlunu dünya ve âhirette mutluluğa ulaştıracak yegâne) din, (kişisel çıkarları, arzu ve ihtirâsları terk edip Allah’ın hükmüne kayıtsız şartsız boyun eğerek barış, esenlik ve güvenliğe ulaşmak anlamına gelen ve bütün Peygamberlerin insanlığa getirdikleri mükemmel bir hayat nizamı olan) İslâm’dır. (İşte, Âdem’den bu yana, bütün Peygamberlerin insanlığa tebliğ ettiği tek din, budur. Ama ne var ki:)

Kendilerine daha önce Kitap verilenler, onlara ilim (ve hikmet dolu ayetler) geldikten sonra, sırf aralarındaki (çıkar çatışmaları, cehalet, taraf tutmak, kin, ihtirâs, azgınlık ve) çekememezlik yüzünden hakikati inatla reddederek din konusunda anlaşmazlığa düştüler. (Böylece her ümmet, bir sonraki Peygamberi inkâr etti. Bununla da kalmayıp, Peygamberlerin getirdiği inanç sistemini terk ederek, onun yerine kendi uydurdukları hurâfeleri din hâline getirdiler. Nihâyet Allah, Son Elçiyi göndererek hakikati yeniden ve açıkça ortaya koydu. O hâlde) her kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, şunu iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir!”4

“Her kim, (kişisel çıkarlarını, arzu ve ihtirâslarını terk edip Allah’ın hükmüne kayıtsız şartsız boyun eğerek barış ve esenliğe ulaşmak anlamına gelen ve bütün Peygamberlerin insanlığa getirdikleri mükemmel bir hayat nizamı olan) İslâm’dan başka bir din (dünya görüşü; hayatı anlamlandırma tarzı) ararsa, (şunu iyi bilmelidir ki böyle bir din) kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, âhirette de kesinlikle zarara uğrayanlardan olacaktır.”5 Bu ayetler aynı zamanda İslam’ın ve Kur’an’ın evrenselliğini belirler.

Fıtrat dinidir

İslam, insanın fıtratına en uygun olan dindir. Selim akılla ve fıtratla bir çatışmaya girmez. Bu tespit, aslı bozulmamış, ilahi olma vasfını koruyan bir din için geçerlidir. İslam’ın dışındaki dinler, Kur’an’ın beyan ettiği üzere tahrif olmuştur.6 Haliyle bizim bu önermemiz diğer dinleri dışta tutmaktadır. Hahamlar ve papazlar kendi kafalarından bir takım kurallar koymak suretiyle başka bir din icat etmişler, sonra da onun bile kurallarını ihlal etmişlerdir.7

Muharref olduğu Kur’an tarafından açıkça beyan edilen dinler için semavi, ilahi veya İbrahimi ifadelerini kullanmak, batıl dinlere hak din muamelesi yapmaktır. Hazreti İsa’ya gelen ilahi dinin sadece İsrail oğullarına gönderildiğini düşünecek olursak, sonraki süreçte bu dinin muharref biçiminin evrensel konuma çıkarılması anlaşılır gibi değildir. Hatta muharref biçimine; “İsa’nın yaşadığı vahiy tecrübesidir” demek ise tam bir misyonerlik çalışmasıdır.

Temelinde insanın müdahalesi olan ve ilahi olanı tebdil ve tahrif etmekle ortaya çıkan bu dinler fıtratla çatışmaya girmiştir. Hazreti İsa aleyhis selam’a gelen İslam’ın tahrif edilmesiyle ortaya çıkan ve Pavlos’un öğretisi olan Hıristiyanlık; kaynakça, temel kavramlar, ritüeller, hayata bakış ve anlam verme hususlarında bünyesinde bulundurduğu çelişkilerden dolayı, “anlama ve yorumlama” konularında Hıristiyan ilahiyatçılar yeni doktrinler geliştirmişlerdir. Tarihsellik ve hermenötik de Hristiyanlığı anlama hususunda ortaya konan felsefi çalışmalardan ikisidir.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Bak: A’raf: 7/158; Enbiya 21/107; Sebe 34/28.
2 A’raf 7/158
3 Bak: Tevbe 9/33; Fetih 48/28.
4 Âl-i İmran 3/19.
5 Âl-i İmran 3/85.
6 Bak: Bakara 2/75; Maide 5/13,41.
7 Bak: Hadid 57/27.

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Dişçi Mehmet Efendi’nin zikri…

Allah dostlarını sevmek ne büyük kazanç, öyle değil mi kardeşlerim. Bu, insana Allah’ın bir lütfu, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.