Ayetin bir kısmını alıp delil getirebilir miyiz?

Bazı kimseler usul/metodoloji konularına vakıf olamadıklarından ve kaynaklara inemediklerinden dolayı herhangi bir ayetin bir kısmıyla istişhad etmeyi şiddetle eleştiriye tabi tutmuşlardır. İslâmî ilimlerde derinleşen kimseler böyle bir uygulama yapıyorlarsa, bunu bir metot dâhilinde yapıyorlar demektir.

Bu uygulamanın Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’de ve sahabede de örnekleri bir hayli çoktur. Ayetin bir kısmını alıp herhangi bir konuda delil getirebilmemiz; daha doğrusu uygulamanın meşru olması için şu şartlara harfiyen uyulması gerekir:

Bazı şartlar

a. Yapılan uygulama ayet, sure ve Kur’an bütünlüğü çerçevesinde olmalıdır. Kur’an’ın başka ayetlerindeki hükümlerle çatışmamalıdır.

b. Sahih hadisler ve nebevi uygulamaya ters düşmemelidir.

c. Makasidu’ş-Şeria’ya aykırı olmamalıdır.

d. Asla haramı helal yapmamalıdır.

e. Helali haram yapmamalıdır.

f. İslâmî ilimlerin usulüne vakıf ilim ehli kimseler bir yöntem dahilinde yapmalıdır.

g. Ön kabullü bir yaklaşımla fasit bir düşünceyi veya ideolojiyi haklı çıkarmaya matuf olmamalıdır.

h. Peygamber Efendimiz’in sünnetinde böyle bir şeyin yapılacağına dair örnekler olmalıdır

Yanlış olan kısmı

“Namaza yaklaşmayın” mantığıyla ayetlerden deliller getirmek ise ön kabullü, metotsuz, helali haram yapma ve Resulullah’tan örneksiz olması nedeniyle doğru değildir. Konuyla ilgili Peygamber Efendimiz’den yerinde örnekler sadır olmuştur. Bir defasında Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem, boşanmayla ilgili uzun bir ayet olan Talak Suresi’nin ikinci ayetinin sonundaki yarım satırlık bölümünü okumuştur: “Kim Allah’a karşı takvalı olursa Allah Teâlâ ona (her türlü sıkıntıdan) çıkış yolunu gösterir.”1

Bu bölümü okuduktan sonra Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem; “Ey Ebu Zer! İnsanların tamamı bu ayete gereği gibi sarılsalardı, bu ayet hepsine yeterdi”2 buyurmuştur. Yukarıdaki saymış olduğumuz şartlarla, Peygamber Efendimiz’in kullanım biçiminin bir ilgisi yoktur. Dolayısıyla birinin kalkıp “Bu ayet talakla ilgilidir, bağlamından koparılmıştır, takva hususunda delil olarak kullanılmaz” deme hakkı olamaz. Çünkü bu uygulama belirli bir yöntem dâhilinde ve İslâm’ın ruhuna uygun olarak yapılmıştır. Kur’an ve şeriatın gönderiliş maksadından ayrılmadan yapılan örnek bir uygulamadır.

Yanlış değil

Peygamber Efendimiz’in sünnetinin bağlayıcı ve teşride delil oluşu ile ilgili şu ayete sık sık başvuran usul bilginleri olmuştur: “Resul size neyi verdiyse alın ve size neyi yasakladıysa onu da bırakın.”3 Ayetle ilgili itiraz yapanlar; “Bu ayet, fey ve ganimetle” ilgilidir. “Gazilere, Resulullah’ın kendilerine verdiği ganimetleri almalarını tavsiye ediyor. Bağlamından kopararak, sünnetin delil olması hususunda bu ayeti kullanmak yanlıştır” diyorlar.

Hâlbuki Peygamber, Arapların içki koyduğu kaplardan bahsetmiş ve bunlar daha sonra sızdırma yaptığı için Müslümanlara, önceden kullanılan bu kapları kullanmamalarını söylemiştir. Hemen akabinde de “Resul size neyi verdiyse alın ve neyi yasakladıysa ondan da kaçının” ayetini okumuştur.4 Uzun bir ayetten spot bir cümle almıştır. İlahi denetim altında Peygamber’in de teşri hakkının olduğuna ayetten delil getirmiştir.

Peygamber Efendimiz, böyle bir uygulama yaptığına göre ve Abdullah bin Mesud gibi müçtehid sahabiler de aynı usule zaman zaman başvurduklarından dolayı,5 tefsirde yöntem olarak belli şartlar dâhilinde başvurmanın hiçbir sakıncası yoktur. Yeterki yukardaki saymış olduğumuz şartlardan birisiyle çatışmasın.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

1 Talak 65/2
2 Ahmed, Müsned, c.V, s.179.
3 Haşr 59/7.
4 Nesai, Eşribe, 51, h.no: 36, c.VIII, s.307.
5 Abdullah b. Mesud ve Amr b. As’ın uygulamaları için bak: Abdurrezzak, Musannef, Salat, c.III, s.145; Ahmed, Müsned, c.I, s.415; Ebu Davud, 27, Tereccül, 1, 5, h.no: 4169, c.IV, s.397-9; Ebu Davud, 1, Taharet, 126, h.no: 334, c.I, s.238.

İlim Hazinem ↗

Ehl-i Sünnet usulüne uygun yazılmış ilmî makaleler okumak için tıklayın

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Hazreti Adem’in oğlu gibi ol…

Hâbil ve Kâbil, Hazreti Âdem aleyhis selam’ın oğullarıdır. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de, isimlerini zikretmeden Hazreti …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.