
Su alan insanlık gemisinin kurtuluşu için bolca ve cömertçe dua etmeliyiz. Kişinin gıyabında yapılan duaların Allah katında makbul olduğunu bildiriyor Sevgili Peygamberimiz. Çünkü bu türlü duada samimiyet vardır. Yüzüne karşı yapılan duaya riya karışma ihtimali olabilir, ya da karşıdaki insanı sevindirmek için de dua edilmiş olabilir. Fakat hiç kimsenin duymadığı yerde, kişinin arkasından yapılan dua öyle değildir.
Dua anları, insanın en özel anlarıdır. Bizim geçmişlerimiz hep ağzı dualı insanlardı. Dolayısıyla dua konusunda müktesebatımız hayli geniştir. O halde bizler de bu konuda cimri davranmamak aksine çok cömert olmak durumundayız. Peygamber Efendimiz’in de ashabından dua talep ettiğine dair rivayetler vardır. Bunu düşündüğümüzde, hepimizin duaya ihtiyacı olduğu açıktır.
Dua zamanıdır
Dilimizi dua ile hemhal kılmak, onunla yaşamak ne büyük bir mutluluktur! Dili dualı insanlar; en mümtaz ve en değerli ve en onurlu insanlardır. Zira dua etmek insan olmanın gereğidir. Dua insanın Allah katındaki değerinin de ölçüsüdür. Bu gerçeği Cenab-ı Allah şöyle ifade etmektedir: “De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!” (Furkan, 77)
Sosyal hayatta hangi konumda olursak olalım, bizim değerimiz duamızda gizlidir. İster zengin olalım, ister fakir; ister yönetici ister yönetilen, ister meşgul ister müsait olalım değerimizi duamızdan alırız. Özellikle adil yöneticinin duası ayrı bir öneme sahiptir. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur: “Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası.” (Tirmizî, De’avât, 115)
Kur’an bize; “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve soylarımızdan göz aydınlığı olacak kimseler ihsan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl!” (Furkan, 74) şeklinde Rahman’ının kullarının dua ettiklerini öğretir. Ve buna benzer daha bir çok duayı öğretir. Rahman bizden bu duaları yapmamızı istiyorsa o halde gelin daha fazla duamızı ertelemeyelim.
Şimdi dua zamanıdır. Birbirimiz için ve kendimiz için dua edelim. Noksanlarımızın tamamlanması, halimizin ıslahı ve tüm sıkıntılarımızın çaresi için Yüce Allah‘a yalvaralım. Yüce Allah cümlemizin dualarını kabul buyursun, bizleri Peygamberlerin, şehidlerin, alimlerin, velilerin yolundan, onların sevgisinden ayırmasın. Necip Fazı Kısakürek ne güzel söylemiş:
Dua, dua, eller karıncalanmış,
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış,
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ağlayın, su yükselsin!
Belki kurtulur gemi.
Anne, seccaden gelsin;
Bize dua et, emi!
Öteler ötesi
Hüseyin Öresin; “Dua dilinin yer ettiği yuvalarda lanet değil davet vardır. Dua dilinin yer ettiği yuvalarda bağırma değil çağırma vardır. Dua dilinin yer ettiği yuvalarda yakınma değil yalvarma vardır. Kısaca duanın eksik olmadığı yuvalarda Allah’ın kesintisiz rahmeti vardır” diyerek duanın vazifesini ve etkisini veciz bir şekilde ifade etmiştir.
Öteler ötesi alem için dua dili, olgunluğumuzun, cömertliğimizim ve onurlu duruşumuzun yegâne göstergesidir. Ailemizin mutlu ve huzurlu anlarında olduğu gibi, üzüntülü ve acı günlerinde de cömertçe dua etmemiz bizim asıl zenginliğimizdir. Tüm dertlere derman verecek olan yalnızca Yüce Allah‘tır. Bu hakikat idrak edilmeksizin bir çözüm arayışına girilmişse, çözüm yanlış bir mecrada aranıyor demektir.
İstisnasız her işin Yüce Allah‘tan olduğunu, O‘nun istediği zaman her şeyi düzeltmeye muktedir olduğunu idrake çalışarak sıkıntı ve dertlere karşı bir korunma mekanizması oluşturabiliriz. Formül çok basittir; Yaratan isterse her şey olur, istemezse hiçbir şey olmaz. Yüce Allah sevdiği kullarına her zaman yardım etmiş ve onları hiçbir zaman çaresiz bırakmamıştır. O halde tek mesele, Yüce Allah‘ın sevdiği kul olabilmenin yollarını bulmaktır.
Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.