Bu çağın fitneleri ve tahrifçiler…

İnsanları İslam’dan uzaklaştırmak, sürekli zihinlere şüphe atmak ve aşağılamak üzerine kurulmuş iki akım var. İkisi de uç neo-selefi akımlardandır. Bunlardan birisi Kur’an İslam’ı, diğeri Hadis İslam’ı akımıdır. Bunlar Kur’an yada hadis üzerinden İslam’ı yeniden dizayn etmeye çalışan bir güruhtur. Asılları İngilizlerin hakim olduğu dönemde Hindistan, Mısır ve bazı Arap ülkelerindeki “Kur’aniyyun” ve “Selefilik” cereyanlarına dayanmaktadır.

Bunlar genelde bütün Müslümanları, özelde Osmanlı’yı hedef alan iki cereyandır. Bunların tek düşmanı vardır: Müslümanlar… Sürekli Müslümanlarla uğraşırlar; kimseyi, hiç bir alimi ve müctehidi beğenmezler. Kuran’dan buldukları birkaç ayet yada Hadis kitaplarından buldukları bir kaç hadisle Müslümanlara saldırırlar, atalar dinine uyanlar diye suçlarlar, bazen tefsik ederler, bazen tekfir ederler.

Usul olmalı

Bunlarda usul (metodoloji) olmadığı için müşriklerle ilgili ayetleri de Müslümanlara uyarlarlar. Çünkü naslardaki “atalar dini” söylemi müşriklerle ilgilidir. Bizim selefimiz; salih insanlardı ve müşrik değildi. Bu şekilde (Kur’an İslamı taraftarı) bir kişiye söylediğimde cevap verememişti. Aslında bunlar bindikleri dalı kesiyorlar, bizim de aynısını yapmamızı istiyorlar.

Selef-i salihin olmasa Kur’an’ın ve Sünnet’in nasıl yaşanacağını biz bilemezdik. Doğrusu budur. Kur’an’ı aktaran onlar, Sünnet’i aktaran da onlar. Ayrıca onlar Kur’an ve Sünnet’in fıkhını aktarmasaydı biz bugün bir fıkıh oluşturamazdık. Fıkıh İslam’ın hayata yansımasıdır, Peygamber Efendimiz’in Kur’an’ı ve hayatı anlama biçimi ve sistemidir.

O döneme yakın olan tabiin ve etba nesli (Allah onlardan razı olsun) bu sistemi bize sahabeden aktarmışlardır. İmam müctehidler bu sistemi bir bütünlük halinde (blok halinde) aktaran; ilmine, ihlasına, zühdüne ve cesaretine herkesin güvendiği ve şahid olduğu insanlardır. Allah onlardan razı olsun, bu dini sistematik olarak bize aktarmışlar. Değilse her insanın müctehid olması, binlerce nas içinden iman, ibadet, ticaret, evlilik, boşanma, miras, vekalet, kefalet, havale vs. ile ilgili yüzlerce hükmü tespit etmesi ve yaşaması çok zor olacaktı.

Ömrünü Arapça ve İslami alimlere vakfetmiş insanların bile bunu yapması çok zor. Müctehidlik ayrı bir özellik ve Allah vergisidir diyebiliriz. Onlar insanların en zekisi, duyduğunu ve okuduğunu unutmayan, bunları sistematik olarak zihninde tutan, dünyayı, hayatı, insanları, toplumu ve nasları çok iyi okuyabilen, Nebevi sistemi doğru bir şekilde aktarabilen herkesin güvendiği nadir insanlardır. Onlar nasları (Kur”an ve Sünnet’i) bizden daha iyi biliyorlardı, sahabe nesline bizden daha yakındılar ve müctehid imam olmalarında konsensus sağlanmıştı. Dost düşman herkes kabul ediyordu.

Selef-i salihin

Şimdi birileri bu tartışmalı Arapçaları ve dini bilgileri ile kalkıp Kur’an’dan ve mealden hüküm çıkarak “din budur” derse, yada bir hadis kitabını açarak hüküm çıkartıp “din budur” derse, önceki selefin muhteşem çalışmalarına “atalar dini” diyerek saldırırsa ve sürekli Müslümanlarla kavga eder, saldırır ve hakaret ederse; bizim dışımızdaki ateist, deist, yahudi ve hristiyanlara gıkları çıkmazsa; bunda bir fitne ve ihanet mi var, bunların arkasında birileri mi var? diye insan şüphelenir.

Bunlara takılmadan selefi salihinden gelen dini yaşamak; İmam Ebu Hanife, Malik ve Şafii gibi alimlere güvenmek daha doğrudur ve güvenlidir. Çünkü bu alimlerin nasları (Kur’an ve Sünnet’i) bugünkü bu mezkur kişilerden daha iyi anladıkları kesin ve bunda bir ittifak vardır, ortak bir akıl oluşmuştur.

Şöyle bir anekdot anlatılır: Mısır’da bir kadın müftüye gider ve bir mesele sorar. (Kur’an İslamı akımından etkilenen) Müftü der ki: Bu soruyu Kur’an’a göre mi, yoksa İmam Malik’e göre mi cevaplayayım?” Kadın şöyle cevap verir: İmam Malik’e göre cevapla.” Müftü: “Ya, ben sana Kur’an’a göre mi yoksa İmam Malik’e göre mi cevaplayayım diyorum. Sen İmam Malik’e göre diyorsun” deyince; Kadın: “Çünkü İmam Malik Kur’an’ı senden iyi bilir” der. İşte ileri görüşlülük budur.

Benim tavsiyem; Eğer bir grup sürekli Müslümanları hedef alıyor ve saldırıyorsa, insanları selefi salihin ve ehli sünnet yolundan uzaklaştırmaya çalışıyorsa, ayrıca gayrı müslimlere ve zalimlere gıkları çıkmıyorsa, hatta onlara yaranmaya ve şirin görünmeye çalışıyorlarsa o gruplardan ve insanlardan uzak durun, derim.

Biz bütün Müslümanları seviyoruz. Hataları varsa güzelce düzeltmeye ve ıslah etmeye çalışırız. Selefi salihin ve müctehid imamların yolu, yolumuzdur. “Nasları” Allah Resulü ve sahabe gibi anlarız, onların İslam anlayışını bir bütün halinde aktaran alimlerimize güveniriz, arada hatalı anlama yada örfi bir fetva varsa onu güncelleriz. Ama genelleme yaparak hepsi Kur’an’ı ve Sünnet’i yanlış anlamış, doğrusunu ben bugün anlarım şeklindeki yaygaralara ve genellemeci anlayışlara kulak vermeyiz, dinlemeyiz ve onları reddederiz. Bunlar bu çağın fitneleri ve tahrifçileridir.

Rıfat Oral/ İrfanDunyamiz.com

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Ahmet M Ziylan’dan İki Çift Söz Yeter

Çocukken dedelerimiz ve ninelerimiz bize bazı hikâyeler anlatırlardı. Çok güzel ve tesirli mesajları olurdu bu …

Hafız Halil Necati Coşan Efendi

Halil Necati Efendi, 1906 yılında (Rûmî 1322) Ahmetçe Köyü’nde doğdu. Babası Molla Mehmed’dir. Ailenin ikinci …

Çocuklar M. Yaşar Kandemir okumalı…

Bir müddettir seçmeli ders olarak okutulan “Siyer-i Nebi” yani “Peygamberimizin Hayatı” dersi, geleceğimiz ve yeni …

Egosistemden ekosisteme kanatlanmak…

İnsanlık bir tevazu devrimini, bir merhamet devrimini beklemektedir. Zira tevazu insanlar arasında köprüler kurarak dayanışmayı …

Bir yorum

  1. Muzaffer Dereli

    Allah razı olsun Rıfat hocam. Çok önemli bir uyarı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.