Kaza namazı diye bir şey yok mu?

Zamanımızda; “Uyku veya unutarak geçirilmiş olanlar dışında namazların kazası yoktur” deyip bilgisizce ciddî vebal altına girenler var. Bu kişiler sadece yanlış bir şey söylüyor değiller. Aynı zamanda çok büyük ve yaygın bir vebal altına da giriyorlar. Bu kişiler ince bir fıkıh usulü hatası yapıyorlar.

Fıkıh usulünde şöyle bir kaide vardır: “Naslarda asıl olan umumdur, tahsis için muhassıs gerekir.” Yani Kitab (Kur’an) ve Sünnet’in koyduğu hüküm, genel anlamda alınıp uygulanır, bu genel hükmü daraltmak için bunu net ifade eden başka bir delil getirmek şarttır. Namazların kazası konusunda işte bu daraltıcı delil yoktur.

Peygamber Efendimiz uyku ve unutularak geçirilmiş namazları hatırladığımız zaman kaza etmemizi emir buyurmuşlardır. Bunlar daraltıcı örnekler değil, vakıadan verilmiş örneklerdir. Çünkü Hendek savaşı öncesinde büyük telaşla hendek kazılırken üç vakti birden geçirmişlerdir. Bunlarda ne unutma ne de uyku vardır. Bu 5 vakit sahib-i tertib ölçüsü olmuştur.

İmdi bu hükümlerin umumî sonucu şudur: “Her ne sebeple olursa olsun namaz, vaktinde kılınmadığı zaman kaza edilir.” Namazı kaza etme sebeplerini tahsis ederseniz yani uyku ve unutmaya mahsus kılarsanız bunu net ifade eden bir delil getirmeniz gerekir. “Namaz sadece uykuda veya unutarak geçirilmiş ise kazası vardır, başka hallerde yoktur” diye bir delil yoktur. Şahsen fıkıh ile meşguliyet hayatım boyunca bu iddia sahiplerinden bu muhassıs delili istediğim halde herhangi bir delil getirmiş değildirler. Kaldı ki Hendek savaşı öncesinde üç vakit geçirildiğinde namazı ne unutma ne uykuda geçirme hali yoktu.

Gerçi, “Bu hüküm neshedilmiştir” gibi gülünç bir bahane ile izah edenler oldu. Hatta büyük bir cem yapılmıştır diyenler oldu. Peygamberimiz o gün; “Allah evlerini ateşle doldursun. Bizi namazdan alıkoydular” dediğine göre bu olayda namazların cem edilmesi vs durumu yoktur.
Beni Mustalık dönüşü Peygamberimiz ile birlikte tüm sahabe uykuda kalmış ve kuşluk vakti namazı kaza etmişlerdir. Buna kaza değildir, edadır demek ciddi bir hatadır. Kaza değil idi de Hazreti Bilal niçin uyandırmak için bekçi olsun. Kuşluk vakti sabahın vakti idi de Peygamberimiz niçin o uyku dışında hiç mi hiç kuşluk vakti sabah namazı kıldırmadı? Gales ve isfarda kıldırarak bu ikisi namaz vaktidir deyip kuşluk vakti hiç kıldırmadı?

Öyleyse sünnetteki hükmü umumu üzere alıp geçirilme sebebi ne olursa olsun “namazları kaza etmek şarttır” sonucu çıkmaktadır.

Kimileri de “kaza yoktur, tevbe vardır” diyor. Burada ince bir hata daha yapılıyor. Çünkü tevbe, namazı vaktinde kılmamanın karşılığıdır, bizzat namazın karşılığı değildir. Yani namazı hem kaza etmek hem de vaktinde kılınmadığı için tevbe etmek gerekir.

Dört mezhebin dördü de sebebi ne olursa olsun namazlar kaza edilir demektedir. Hatta bütün hadisleri ezbere bilen Ahmet bin Hanbel “namaz kılmayan dinden çıkar” demesine rağmen; “Din dışına çıktığı o günlerin namazını kaza edecektir” demiştir. Yani geçici olarak küfre giren kişi bile o günlerin namazını kaza eder görüşünde olmuştur. Bir meselede dört mezheb aynı şeyi söylemişse o görüşü reddetmek kolay değildir. Netice: Siz, siz olun namazların kazası yoktur deyip ciddî vebal altına girmeyin sakın.

Orhan Çeker Hoca’nın Kur’an’ı Anlamadan Okumak Sevap Değil Diyenlere başlıklı yazısını okumak için buyurunuz.

Prof. Dr. Orhan Çeker/ İrfanDunyamiz.com

İslam İlmihalimiz ↗

Dini sorularınıza güvenilir kaynaklardan cevaplar bulmak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.