Yüce Allah anne babalara çocuklarının namazları konusunda bir sorumluluk yüklemiş ve şöyle buyurmuştur: “Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz; asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır.” (Taha,132)
Ahirette kişinin hesaba çekileceği ilk amelin namaz olacağını1 açıklayan Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, büyük günün hesabına insanın çocukluk dönemiyle beraber hazırlık yapmasını istemiş ve ebeveynlere şu talimatı vermiştir. “Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onlara namazı emrediniz…”2 Hatta bazı rivayetlerde çocukların sağlarını sollarından ayırt etmeyi kavradıkları anda namazla emredilecekleri belirtilmiştir.3
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, sabah namazlarında çocukların seslerini duyunca cemaate kıldırdığı namazlarını daha hafif tutmuştur.4 Bu olay sahabe hanımlarının, çocuklarını alıştırmak için namaza getirdiklerini gösterir. Sahabenin âlimlerinden İbni Abbas, küçük çocukların ana-babaları tarafından sabah namazına kaldırılacaklarını, velev ki bir secde olsa bile yaptırılacaklarını söylemiştir.5 Erken yaşta Allah Teâlâ’ya secde etmeyi öğrenen çocuklar, ileri yaşlarda başkalarına secde etmekten ve tağutlara itaatten kurtulurlar.
Peygamber Efendimiz, kızı Fatıma büyüyüp evlendikten sonra bile yakınlarında bulunan evlerine giderek onu ve eşi Hazreti Ali’yi gece namazına uyandırmıştır.6 Kızı Fatıma’ya; “Ey Fatıma! Secdeyi çok yap. Zira bir insan Allah Teâlâ’ya secde ettiği zaman, her bir secdesine mukabil Allah Teâlâ onun derecesini yükseltir”7 buyurmuştur.
Ayrıca bütün babalara Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, şu emri vermiştir: “Çocuklarınızın namazı devamlı kılmalarını sağlayın.”9 Bu örnekler babaların, çocuklarına evlilik öncesi ve sonrası bile yakın ilgi göstermelerinin ve namaza teşvik etmelerinin gerekliliğine sünnetten delillerdir. Özellikle evlendikten sonra; “Ne yapalım, evlendi gitti. Namazına artık karışamayız” anlayışı Müslümanca bir tutum değildir. Sünnete aykırı bir tarzıdır.
Önemine binaen çocuklar nasıl namazla erken dönemde emredilmişlerse, Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem vefatı yaklaştığında; nefes alıp vermekte zorlandığı son anında bir ara kendine gelip ümmetine şu nihai vasiyeti yapmıştır. “Namazlarınızı vaktinde kılarak itina gösterin, aksatmayın ve emriniz altında çalışan kişilerin hukuklarını koruyun; onlara haksızlık yapmayın.”9
Peygamberimizin bu son sözlerinin Müslümanların zihinlerinde canlılık bulması gerekirken, beş vakit namaz kılanların sayılarının düşüklüğü realitenin böyle olmadığını göstermektedir. Neticesine katlanmak kaydıyla herkes davranışlarında serbesttir. Ama unutmayalım ki namaz Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in ümmetine en son vasiyetidir. Gerek çocukların namazla emredilmeleri, gerekse Peygamber Efendimiz’in namazın edası ile ilgili vasiyeti namazı terk etmenin ağır yükümlülüğünü hatırlatmaktadır.
Şu olay namazın önemini ortaya koymaktadır: “Adamın birisi gelmiş ve “İslâm’a girdikten sonra Allah katında en sevimli amel hangisidir” demiştir. Resulullah, o kişiye şu cevabı vermiştir: “Vaktinde kılınan namazdır. Kim ki bilerek namazı terk ederse onun dini yoktur, çünkü namaz dinin direğidir.”10 “Sahabe, Resulullah’tan böyle öğrendiği için, namazı terk etmenin dışında bir ameli terk etmeyi küfür olarak görmemişlerdir.”11
Hazreti Ömer radıyellahu anh da bu anlayışın bir yansıması biçiminde şöyle demiştir: “Namazı terk eden bir kişinin İslâm’dan (zerre kadar) nasibi yoktur.”12 “Namazı hafife alan ve ona gereken değeri vermeyen İslâm’ı da hafife alıyor ve değer vermiyor demektir. Bir insanın İslâm’dan nasibi, namazdan aldığı nasip kadardır. İslâm’a olan rağbeti de namaza olan rağbeti kadardır”13 sözü de yine Hazreti Ömer radıyellahu anh’a aittir. Nebevi ifadede namaz; kişi ile küfür arasındaki perdedir. Namazı terk eden perdeyi kaldırmış olur.15
Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com
DİPNOTLAR
1 Ahmed, Müsned, c. IV, s.104.
2 Ebu Davud, Salat, C.I, s. 334.
3 Abdürrezzak, Musannef, c. IV, s. 153; Ahmed, Müsned, c. I, 335; Ebu Davud, 2, Salat, 26, had.no: 497, c. I,s. 335.
4 Heysemi, Mecmauz-zevaid, c.II, s.74.
5 Abdürrezzak, Musannef, c. IV, s. 154.
6 Heysemi, Mecmauz-zevaid, c.II, s. 263.
7 Ahmed, Müsned, c. III, s. 428.
8 Abdürrezzak, Musannef, c. IV, s. 154.
9 Ahmed, Müsned, c. I, s. 78; Ebu Davud, 35, Edep, 133, had. no: 5156, c.V, s. 359;İbni Mace, Vesaya, I, had. no: 2697-8, c. II, s. 900.
10 Acluni, Keşf’ü-l Hafa, c. II, s. 31.
11 Tirmizi, 9, Salat, had. no: 2622, c. V, s. 14; Hakim, Müstedrek, c. I, s. 48.
12 Abdürrezzak, Musannef, c. III, s. 125.
13 İbni Kayyim, Şemsüddin muhammed b. Ebî Bekir, es-Salatü ve Hukmü târikihâ, s.19.
14 İbni Kayyim, Şemsüddin muhammed b. Ebî Bekir, es-Salatü ve Hukmü târikihâ, s. 36.
15 Ebu Davud, 34, Sünnet, 15, had. no: 4678, c.V, s. 58.
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.