Dişçi Baba halden anlardı…

İmam Hatip son sınıftayken ailemin isteği ile evlendim. 1979 yılında Ordu İmam Hatip lisesinden mezun olur olmaz. Giresun Alucra’nın Pınarlı köyüne Ramazan dolayısıyla atandım. Üniversite hayalimi gerçekleştirmek arzusuyla iki aylık görevimden istifa ederek ayrıldım. Önce kendim gidip sonra hanımı da götürmek üzere Konya’ya gitmeyi planladım. Anarşinin yaygın olduğu yıllardı, sakallı olmamdan dolayı dikkat çekiyordum.

Konya’ya gitmek için Fatsa’ya geldiğimde tanımadığım iki kişi koluma girdi. Durumun ne kadar ciddi olduğunu bir apartmanın zemin katında sorguya çekilince anladım. Gıyaben yargılanıp infaz edileceklerin listesinde ismim arandı, çok şükür listede adım çıkmadı. Genç yaşta sakallı oluşuma kızıp çemkirdiler. “Bir daha seni Fatsa’da görürsek öldürürüz” diyerek tehdit ettiler. Sonra beni bıraktılar.

Konya’ya gittim

Konya’ya gidip Yüksek İslam Enstitüsü mülakatlarına katıldım ve kazandım. Böylece üniversite hayatım başlamış oldu. İşte o günlerde ailemi düşünüyordum. Benim yüzümden onlara bir zarar gelirse diye endişeleniyordum. Rahmetli babam bazı kitaplarımı çuvallayıp toprağa gömmüş. İşte böyle bir ortamda Konya’da öğrencilik yapmaya çalışıyordum. Bir müddet sonra eşimi de yanıma aldım. Aynı zamanda vekil imamlık yaparak geçimimi temin ediyordum.

Konya’da bir Allah dostu olduğunu söylerlerdi. Baktığı zaman yürekleri erittiğini, konuştuğu zaman insanların kalplerini coşturduğunu anlatırlardı. Bu Allah dostunun adı Mehmet Lekesiz idi fakat ona “Dişçi Baba” diyorlardı. Kendisi yirmi metre karelik dükkan gibi bir odada misafirlerini karşılayıp çay ikram eder, kısa sohbetler yapardı. İşte ben de bir gün bu zatı ziyaret etmek istedim. Ve bu maksatla evden çıktım ve onun yerine doğru yürüdüm.

Giderken kafam, kalbim bin bir endişe ile doluydu. Aynı zamanda ailemin hasreti burnumda tütüyordu ve sürekli onları düşünüyordum. Kapıdan içeri girince hoşbeşten sonra halimi hatırımı sordu. “Annen baban sağ mı?” diye sordu. “Sağlar efendim” deyince; “Onlara hiç bir şey olmayacak, onları düşünme” deyip adeta kalbimi okudu. Onun bu sözleri ve dua etmesi bana çok büyük moral oldu. Allah’a çok şükür endişelerim dağılıp gitti.

Zikir meclisleri

Bundan sonra sohbet ve zikir meclislerine daha sık devam ettim. Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem; “Cennet bahçelerine uğradığınız zaman onlardan istifade edin” buyurmuş. Ashab-ı Kiram da “Cennet bahçeleri nerelerdir, Ya Resulallah?” diye sormuşlar. Efendimiz; “Zikir halkalarıdır” buyurmuş. (Tirmizi, Daavat 82. H. 3510. Ahmed Bin Hanbel, Müsned, c.3 s.150)

Dişçi Baba, Sami Efendi’nin Konya’daki halifesiydi. Onun zikir meclisleri gerçek bir cennet bahçesi gibiydi. Yüzünde güller açar, sözleriyle gönlümüze nurlar saçardı. Bize günlerce yetecek sururla evlerimize dönerdik. Zikirler sesli olarak yapılıyordu. Dişçi Baba öyle bir aşkla “Allah” derdi ki oradakilerin de hepsi cuşa gelirdi. Allah’ı zikrederken yorulmak bilmezdi.

Bir hatıra

Maddi sıkıntı çektiğim günlerden birinde Dişçi Baba’yı özel yerinde ziyarete gittim. Tebessümle karşılayıp çay ikram etti. Tam kalkarken; “Evladım çay şeker bitmek üzere, şu parayı alıp bize getirebilir misin?“ deyince; “Bu sefer benden olsun” dedim. Bakkala gittiğimde cebimde çay ve şeker almaya tam yetecek kadar para olduğunu görüp şükrettim. Çok şükür Dişçi Baba’ya mahcup olmadık.

Dolmuş param kalmasa da yaya giderim deyip evin yolunu tuttum. Her zamankinden biraz geç gelince rahmetli hanım kapıyı heyecanla açtı. ”Bu gün nasıl bir alış veriş yaptın? Eve bir arabayla altı ay bir yıl yetecek kadar erzak geldi” deyince şaşırma sırası bana gelmişti. Hanım; “Senin adını söyleyip bunları teslim ettiler” dedi. Dişçi Baba evime hiç gelmemiş adresi de bilmiyordu. Onların manevi tasarrufu böyle icap ettirmiş olmalı diye düşündüm.

20 Eylül 1981 günü hakka yürüyen Dişçi Baba’nın ardından; “Bir Deryanın Ardından” başlıklı altı gün süren bir yazıyı bir gazetede tefrika ettik. Mezkur yazıda Konya’nın manevi değerlerinden Nuri Baş merhum çok yardımcı oldu. Dişçi Baba’nın ardından merhum Ömer Kirazoğlu Ağbey de onun bir asrı tertemiz geçirdiğine dair bir şiir yazmıştı.

Dişçi Mehmet Lekesiz Efendi ilgili bu hatıralar ne zaman aklıma gelse duygulanırım. Anarşinin yaygın olduğu dönemde o bizi rahatlatan büyüğümüz olmuştu. Söylemesek de halimizden durumumuzun iyi olmadığını anlamış ve bize böyle yardım etmişti. Şimdi aradan uzun yıllar geçti ama onun sevgisi tap taze. Birer Fatiha okumanızı istirham ederim.

Recep Uzun/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Çalekli Dursun Efendi çok cesurdu…

Of’un Çalek isimli köyünden olması sebebi ile Çalekli Hacı Dursun Efendi olarak bilinen Hacı Dursun Güven Hocaefendi korkusuz bir …

Bir yorum

  1. Muzaffer Dereli

    Rabbimiz razı olsun hocam. Ne güzel hatıralar bunlar. Allah dostlarını sevmenin bereketi hem dünyada hem de ahirette görülür Elhamdülillah.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.