Sabah namazının değerini anlamak için ona iştirak etmek ve o kıymetli zamanda Allah’ın huzurunda bulunmak gerekir. Güne sabah namazı ile başlamak günün tamamında etki gösteren manevi bir zırh gibidir. Bunu şu hadis-i şeriften anlıyoruz: “Sabah namazını kılan kimse Allah’ın himayesindedir.” (Müslim, Mesacid, 262)
Tabiri caizse sabah namazı bütün gün sürecek olan nefis mücadelesi maçımızın ilk yarısıdır. Başlamak başarmanın yarısı denilir ya işte günümüzün tamamının ibadetle geçmesini istiyorsak başlangıç namazını eda etmemiz çok mühimdir. Kim gününe, işine, aşına başlamadan evvel sabah namazını öncelerse bir sıfır öndedir. Bu namazı kaçıran ise bir-sıfır yenik başlar güne.
Uyan ey gözlerim
Sabah namazını düzenli bir şekilde kılan, büyük bir huzur ile hayatına devam ederken bir vakit kaçırdığı zaman ise derin bir üzüntü duyar. Çünkü günü büyük bir noksanlık ile başlamış olur. Sultan III. Murat Han hazretleri tarafından yazılan “Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan” şiiri çok etkileyicidir. Bu eseri Sultan bir sabah yatağında iki büklüm halde pişmanlık içinde yazmıştır. Nedeniyse Allah korkusudur, bunu hissettiren ise o sabah kaçırdığı namazıdır…
Kaçırdığımız namazlarımıza bırakın şiir yazarak pişmanlığımızı dile getirmeyi, gözümüzden bir damla yaş bile dökmekte zorlanıyoruzdur. Var mı böyle içten bir tevbe edenimiz? Allah onlara rahmet eylesin, Osmanlı padişahlarımızın Rabbimize karşı hissettikleri derin duyguların bir yansıması olarak bu mısralar hepimize güzel bir ibret olarak kalmıştır. Onların dine bağlılıklarını göstermesi açısından da dikkate değerdir.
Kişinin böyle bir durumda kalbinden bir sonraki sabah namazına kalkma hususunda söz alması ve kalkamadığı vakit için özellikle tövbe edip onu kaza etmesi gerekir. İnsanoğlu hataya meyillidir ancak hata yapanların en hayırlısı hatasından dönenler, çokça tevbe edip hatasına üzülen ağlayanlardır. Nitekim İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Günahlarından samimiyetle tövbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.” (İbn-i Mâce, Zühd, 30)
Peki bir soru, uyuyarak sevaba girebilir mi bir insan? Neden olmasın, dinimizde sevap kapıları çoktur. Bunun cevabını Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle veriyor: “Yatsı namazında cemaatte bulunan kimseye, gecenin yarısına kadar namaz kılmış gibi sevap vardır. Yatsı ve sabah namazlarında cemaatte bulunan kimseye ise bütün gece namaz kılmış gibi sevap vardır.” (Ebû Dâvûd, Salât 47, I, 376)
İslam insanlık için hem rahmet hem de büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz bize sevap kapılarını bir bir öğretmiş ve bizi bu kapılara yönlendirmiştir. Ebû Hüreyre radıyellahu anh‘ten rivayet edildiğine göre, Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi. ” (Buhârî, Mevâkît 20, I,141)
Gönül saati
Sabah vakti kişide yorgunluğun, uykunun, üşengeçliğin en ağır bastı zaman dilimidir. Sıcak yatakta yumuşak yastıkta yatarken kalkıp soğuk sudan abdest almak nefse zor gelir. Kişi böyle bir tuzağa düşmemek için öncelikle gece yatmadan evvel “gönül saatini” kurmalıdır. Gönül saati eğer kurulmazsa tüm imkanlar seferber olsa da bir şekilde nefis kalkmamanın bahanesini bulacaktır. Gönül saatini kurmanın da belli aşamaları vardır. Öncelikle kişi namaz kılmanın ne kadar önemli olduğunu idrak etmelidir.
Namazın imandan sonra en büyük hakikat olduğunu ve namazda kimin huzurunda durduğunu bilmelidir. Yaratılış gayesinin yalnızca Allah’ı tanımak ve ona kulluk etmek olduğuna inanmaktır. Eğer kişi gönlünde bunları bulundurmazsa; Rabbini doğru tanımazsa; ne de olsa Allah affeder, daha gencim, zamanım yetişmiyor çalışıyorum, çalışmak da ibadettir, nefsime bir türlü söz geçiremiyorum, kılacağım ama ne okunacağını bilmiyorum, üzerim müsait değil, iş yerinden izin vermiyorlar gibi sözlere müptela olacaktır.
Lakin kişi Rabbinin buyurduğu şu ayet-i kerimeyi gerçekten ihlaslı bir şekilde anlarsa bu bahanelerin çok önemsiz şeyler olduğunu ve iman etmekten sonra en önemli ibadetin namaz olduğunu anlayacaktır: “Mü’minler ancak Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen kendilerine Allah’ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir ve yine Mü’minler öyle kimselerdir ki onlar namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden harcayan kimselerdir.” (Enfal, 2-3)
Çocuklar için yazdığım Namaz Kılan İki Gencin Hikayesini okumak için buyurunuz.
Emrah Topcu/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.