İlim Yolcuları İçin
Temel Dini Metinler 7
İslam’da Tedricilik Metodu
ALİ MUHAMMED SALLABİ
Medeniyetleri oluşturmada liderlik makamının önemi büyüktür. Batıla mukavemet etmede muazzam olan mümin cemaatinin önemi büyüktür. Mümin cemaatin, akide, ahlak, ibadet, değer ve düşüncelerini ondan alacağı metot ve programın önemi büyüktür. Şu mezkûr şeylerde apaçık olan Allah’ın sünnetlerinden biri, “tederrüc” yani tedrici olarak, basamak basamak hedefe ulaşma sünnetidir. O Allah’ın kâinattaki sünnetlerinden biridir.
Dolayısıyla, kalkınma ve Allah Teâlâ’nın dinini yeryüzünde yerleştirmek için çalışan bir ümmete tedricilik sünnetine riayet etmek vaciptir. Bu sünnetin başlangıç noktası şudur: Yol uzundur. Özellikle cahiliyenin her şeye hâkim olduğu ve her türlü hazırlığını yaptığı bir dönemde, şer ve fesat bütün halklarda kökleşmiştir. Onu kökünden kazımak, tedricilik sünnetine muhtaçtır.
İlk İslam davası, tedricen başladı. Zira ilk önce seçme ve tesis merhalesine, mukavemet ve karşı karşıya gelme merhalesine, daha sonrada zafer ve davayı yerleştirme merhalesine başladı. Bütün aşamalara bir anda başlaması mümkün değildi. Yoksa acizlik ve meşakkat söz konusu olurdu. Ve yine o aşamalarından birini diğerine takdim etmekte mümkün değildi. Yoksa halel ve karışıklık söz konusu olurdu. (Et-Temkin lil-Ümmetil-İslamiyye, 227)
Tederrüc kanununa itibar etmek son derece önemlidir. Çünkü İslam davası tarlasında (alanında çalışan bazı kimseler, davayı yerleştirmenin Gerçekleşmesi bir gecede mümkün olacağını sanmaktadır. Ve sonuca bakmadan, ortamı ve mevcut durumun etrafını çevreleyen bağlantı ve şartları anlamadan ve mukaddime veya üslup ve araçlarla ilgili güzel bir hazırlık yapmadan İslam ümmetinin yaşadığı mevcut durumu bir bakışta değiştirmek istemektedir. (Afatun Alä ettarik,1/57)
Allah Teâlâ birçok yerde bakışlarımızı bu sünnet/kanuna doğru çevirmektedir. Allah Teâlâ gökyüzünü ve yeri altı günde yarattı. Oysa Allah Tealâ bir andan daha az bir zamanda her şeyi yaratma gücüne sahipti. Aynı şekilde insan, hayvan ve nebatatın yaratılış merhaleleri de öyledir. Bütün bunlar, hikmetlerle dolu olan sünnetullaha uygun bir şekilde kemal ve olgunluk seviyesine ulaşana kadar tedricen birçok aşamadan geçmektedir. Tedricilik sünneti gözle görülür ve açık bir şekilde İslami teşride (hüküm) sabittir. Bu da İslam’ın beşere sağladığı kolaylıklardan biridir. Zira İslam, vücub ve tahrim bakımından insanlara farz kıldığı şeylerde tedriç kanununa riayet etmiştir. Mesela namaz, oruç ve zekâtı farz kılmak istediği zaman, üzerine yerleştiği son şeklini alana kadar çeşitli aşamalardan sonra farz kıldı. (Et-Temkin lil- Ummet-i İslamiyye 227)
İslam’ın, tedricilik kanununa riayet etmesi, İslam’ın doğuşu ve yayılışı sırasında bütün dünyada hâkim düzen olan kölelik düzenini ilga etmeye kalkışmayacak bir duruma getirdiği sanılmaktadır. O düzeni ilga etme girişimi, sosyal ve ekonomik hayatta depreme yol açacaktı. Hikmet gereği İslam’ın metodu, kölelik düzeni besleyen kanalları daraltmak ve hatta mümkün mertebede önüne set çekmek ve kölelerin sarf edilecekleri (azat edilecekleri) yerleri mümkün olan son sınıra kadar genişletmek şeklinde oldu. Bu durum tedriç yoluyla kölelik düzenini kaldırma ile aynı anlama gelmektedir. (El-Hesaisu’l-Ammel-il-Islam Karadavi, 166)
“Biz, Kur’an-ı Kerim ve sünneti mutahharayı derinden okuyup araştırdığımız zaman, Peygamber sallellahü aleyhi ve sellem’in vasıtasıyla Arap memleketinde, oradan da bütün dünyaya nasıl ve hangi tedricilik ve kaynaşma ile İslami değişimin tamamladığını bileceğiz. İşler, Rabbü’l-Alemin olan Allah Teâlâ tarafından istenilen yerde istikrar bulana kadar tabii mecrasında yavaş yavaş yürüyordu. (Et-Temkin lil Ummetil-Islamiyye, Mevdudi’den naklen, 229)
Tedricilikle ilgili insanlar siyasetinde şu Rabbani sünnete uymaları gerekmektedir. Hayatta İslam’ın tatbik edilmesi ve kâmil bir İslami hayal başlanması istendiğinde, davayı yeryüzünde yerleştirmek onun neticesi olacaktır. Biz gerçek manada bir İslami toplumu meydana getirmek istediğimiz zaman, bunun bir liderden, kraldan, komuta meclisinden ya da parlamentodan çıkacak bir kararla gerçekleşmesinin mümkün olacağını hiç sanmayalım. Ancak bu, tederrüc, yani fizikî, fikrî, psikolojik ve sosyal hazırlık yoluyla gerçekleşmek mümkün olacaktır. O metot cahilive hayatını İslami hayatla değiştirmek için Resulullah sallellahü aleyhi ve sellem’in izlediği metottur.
Peygamber sallellahü aleyhi ve sellem on üç yıl Mekke’de kaldı. O süre zarfında onun esas görevi, dava yükünü taşımaya ve davayı korumak ve etrafa yaymak için cihadın zorluklarına katlanmaya ve yükümlülüklerini yerine getirmeye gücü yetecek mümin nesli terbiye etmeye münhasırdı. Bu yüzden Mekke devri terbiye ve tekvin merhalesiydi. Yasama (kanun koyma) merhalesi değildi. (El Hesaisul Amme (az tasarrufla), 168)
Kaynak: Ali Muhammed Sallabi, Siyer-i Nebi, 143-145
İrfanDunyamiz.com
Kaynak Metinler ↗
İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.
İstikamet Yazıları ↗
İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.