Japon’daki millî şuur ibretlik!

On çocuk babası bir eğitimci olarak çocuklarıma ilkeli ve edepli olmayı öğretmeye gayret ettim. 1994 doğumlu küçük oğlum Üsame Japonya’ya gitmişti, döndüğünde; “Japonya’da kaldığın iki hafta içinde ne öğrendin?” dedim. Anlattıklarından zikre değer bulduğum bir hususu sizlerle de paylaşmayı faydalı gördüm. Bundan sonrasını kendi ifadesi ile aktarıyorum:

Üsame İbrahimoğlu anlatıyor:

“12 Ekim 2022 de Japonya’nın Türkiye’ye vize muafiyeti uygulamaya başlaması üzerine Tokyo’yu görmek, Japon kültürünü tanımak ve yeni bilgi, görgü ve tecrübeler edinmek arzusu ile Japonya’ya gittim.

Konaklamanın ucuz olması sebebiyle ilk durağımız, aynı zamanda ana üssümüz, Osaka şehriydi. Konaklamayı ucuza getirip buradan diğer şehirlere gezmeye gidecektik. Japonya’da ulaşım bir hayli gelişmiş olduğundan şehirlerarası tren, uçak, gece otobüsü, bütçenize göre ne isterseniz mevcut.

Gezmeye başlamadan evvel bazı işlerimi halletmek üzere Osaka’dan Tokyo’ya günü birlik gidip dönmem gerekiyordu. 50.000 Yen’in günübirlik bir seyahat için bana fazlasıyla yeteceğini düşünerek yanıma o kadar bir meblağ alıp Osaka’dan Tokyo’ya uçakla gittim.

Tokyo’da kısa zamanda işlerimi hallettikten sonra Osaka’ya geri dönmem gerekiyordu. Hızlı treni denemek istediğim için Tokyo istasyonuna doğru giderken internet üzerinden bilet almak için internette gezinmeye başladım. Uzun bir süre uğraştım ancak başarılı olamadım. Metroda bir güvenlik kulübesindeki görevlilerden İngilizce yardım istedim ancak görevli İngilizce bilmediği için anlaşamadık.

Yardımcı oldu

Tam o esnada oğluyla birlikte bir adam bana doğru yaklaşarak, ben İngilizce biliyorum; size nasıl yardımcı olabilirim diye sordu. Kendisine Osaka’ya dönmek istediğimi ancak internetten bilet alamadığımı, bu konuda bana yardımcı olup olamayacağını sordum.

Bulunduğumuz bölgenin hızlı trenin kalktığı bölgeye uzak olduğunu ancak 1-2 aktarma yaparak oraya ulaşabileceğimi, kendisininde o bölgeye gittiğini ve bana yardımcı olabileceğini söylemesi üzerine beraber yola çıktık.

Çocuğu bir hayli sevimli ve yerinde duramayan sürekli şirinlikler yapıp etrafına neşe saçan bir çocuktu. Onun akranı bir yeğenim olduğunu söyleyince merak etti, instagramdan onunla çekilmiş bir fotoğrafımızı gösterdim. Tokyo merkeze giderken bir yandan sohbet ediyor bir yandan da tren bileti almak için uğraşıyorduk ancak oda başarılı olamadı.

Tokyo merkeze vardığımızda internetten bilet alınmadığını öğrendik. Parayla almak için elimi cebime attım ve paraları çıkarttığımda fark ettim ki Osaka’dan çıkarken 50.000 yen aldığımı zannederken 1.000’lik ve 10.000’lik banknotların 0’larına dikkat edemediğim, yanıma toplamda sadece 14.000 yen aldığım ve günü birlik bu seyahatimde de yaklaşık 6.000 yen harcadığım için cebimde sadece 8.000 yen kalmış ve tren bileti 13.870 yen.

Çok şaşırdım

Japon’a durumu izah edip bu bileti internetten almanın bir yolu olmalı diyerek tekrar internetten bilet almayı denesem de kısa bir süre sonra anladım ki internetten tren bileti alınamıyor. Ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım ki bana eşlik eden bu Japon’un kendi kredi kartını takarak bana bilet aldığını gördüm.

Çok şaşırdım, kendisine cebimde kalan son 8.000 yenin hepsini vererek, Türkiye’ye dönmeden önce Tokyo’ya tekrar geleceğimi ve eksik kalan 5.870 yeni ona geri ödeyeceğimi söyleyince; “Yolda susar su alırsın biraz yanında bulunsun” diyerek bir kaç bin yen bana geri vermek istedi. Zaten yaptığı iyilik karşında mahcup olmuşken birde böyle bir şeyi kabul edemezdim. Neticede oruç alışkanlığı olan, saatlerce oruç tutan insanlarız 3 saat susuz kalabilirdim.

Büyük bir şaşkınlık içerisinde teşekkür edip bir hatıra fotoğrafı çektirerek hızlı trene bindim ve Osaka’ya geri geldim.

Dönüş vakti

Yaklaşık 8-10 günlük gezme planlarımız bittikten sonra nihayet İstanbul’a dönüş vakti geldi çattı. Bana tren bileti alan Japon arkadaşa mesaj atarak gitmeden önce onunla görüşmek istediğimi söyledim ve randevulaştık.

Buluştuğumuzda kendisine borcumu takdim ettim. Biraz sohbet ettikten sonra sarıldık vedalaşıp ayrılırken bana bir poşet uzattı. İçine doğru şöyle bir göz atınca gördüm ki yeğenime hızlı tren hattı olan bir oyuncak almış. Bu Japon, beni yine şaşırtmış; mahcup etmişti.

Hediyeyi kabul ederek kendisine bu ince davranışı için teşekkür ettim; vedalaştık ve ayrıldık. Havalimanına geldiğimde uçağı beklerken kendisine daha kapsamlı bir teşekkür mesajı yollayıp onu tanıdığım için çok memnun olduğumu, ne zaman İstanbul’a gelirse beni arayabileceğini söyledim ve kendisinden hem Türkçe hem İngilizce olarak aşağıdaki şu cevabı aldım:

“Ben de tanıştığımıza çok memnun oldum. Senden iki isteğim var:

  1. İstanbul’da yardıma ihtiyacı olan bir Japon bulursanız, lütfen ona yardım edin.
  2. Mümkünse yeğeniniz benim hediyemle oynarken fotoğrafını çekin ve bana gönderin.

Bu iki isteğimi yerine getirmeniz de benim mutluluğum olur.”

Evet oğlum Üsame’nin anlattıkları bu kadar. Japon beyefendinin dünyanın diğer bir ucundaki kendi vatandaşını düşünmesi ve hediyeleşmeyle gönüllere girmeyi başarması ibretlik… Öyle değil mi?

Ahmet Ziya İbrahimoğlu/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Bazı insanlar vardır ki konuşmada ve yazmada Müslümandır ancak amele gelince amelde Müslüman değildir. Bazı insanlar da vardır ki Müslüman değidir ama ameli Müslümana yakışan tarzda güzel bir ameldir. Bu hatırada anlatılan Japon beyefendi zor durumdaki bir insana yardım ederek, örnek ve güzel bir davranış sergiliyor. Türkiye’deki çocuğa hediye göndermek sureti ile gönüllere giden bir başka güzel davranış daha sergiliyor. Bir Müslüman olarak ben bu hatırayı okuyunca; “Müslüman olmayan birisi bile böyle iyilik yapabiliyorsa biz Müslümanız öyle ise biz de iyilik yapmalıyız. Hatta daha güzelini yapmalıyız” diye düşündüm. Japon güzel bir şey yapmışsa, elbette ki bizim ondan da öğreneceğimiz bir şeyler olacaktır. Hatıradaki ilginç detaylardan birisi ise Japon beyefendinin, ülkemizde yardıma ihtiyacı olan bir japon olursa ona yardım edilmesini istemesi. Bu da tam bir milli şuur örneğidir. Kendi vatandaşını sevmekte ve onu kollamak istemektedir ki bu da örnek bir davranıştır. Diyelim ki Almanya’da yaşayan bir Türk, kendi vatandaşına sahip çıksa ve onun ihtiyacını karşılasa bu da takdir edilesi bir davranış olur. Kendi vatandaşını seven insan vatanını da sever ve ona ihanet etmez. Bundan dolayı milli şuur herkese lazım olan bir erdemdir.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.