(Fotoğraf: Tillo alimlerinden Molla Burhan Efendi merhum Hafız Taha'nın kabrinde)
Kabir ziyaretinde bulunan kişinin ölü için dua etmesi ve Kur’an okuyarak sevabını orada bulunanların ruhlarına bağışlaması uygun olur. Ancak, kabir ve türbe ziyaretlerinde İslam’ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen, itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin parmaklık ve taşlarını öpmek, onlara sarılıp ağlamak İslam ile bağdaşmaz.
Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek; bu zatların duaları kabul ettiğine, ilâhi kudretlerinin olduğuna inanmak doğru olmadığı gibi, bir kısım ihtiyaç ve dilekleri onlara arz etmek, kendilerinden medet ummak, bu ziyaretleri dinî bir vecibe gibi telakki etmek; bez bağlamak, mum yakmak, kurban kesmek, şeker vb. yiyecek maddeleri dağıtarak onlardan yardım dilemek gibi davranışlarda bulunmak da, tevhid dini olan İslam’la bağdaşmaz. (Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu)
Geçmişlerimize dua etmeliyiz.
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Bunların ardından gelenler de derler ki; Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.” (Haşr, 10)
Mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölümün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır.
Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, geceleri Baki’ kabristanına gelir ve “Müminler yurdunun sakinleri, sizlere selam olsun. İnşallah biz de size katılacağız. Bizler ve sizler için Allah’tan afiyet dilerim; Allah’ım, Baki’ kabristanında bulunanları bağışla.” (Müslim, Cenâiz, 102) diye dua ederdi. “Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız.” (Tirmizî, Kıyâmet, 26) buyururdu.
Ahireti hatırlatır
Yine bir başka hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım… Artık ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabir ziyareti size âhireti hatırlatır.” (Tirmizî, Cenâiz, 60; Bkz. Müslim, Cenâiz, 106)
Abdullah bin Ebî Ferve radıyellahu anh şöyle anlatıyor: “Nebî sallellahu aleyhi ve sellem Uhud’daki şehidlerin kabirlerini ziyaret etti ve şöyle buyurdu: Allah’ım! Kulun ve Peygamberin, bunların hakiki şehit olduğuna şahitlik eder. Ve kıyamete kadar kim bu şehitleri ziyaret eder de selâm verirse onlar da o ziyaretçinin selâmına karşılık verirler.” (Hâkim, III, 31/4320)
Kabirlerin üzerine basmak ve oturmak, tuvalet ihtiyacını gidermek, mezarda mâlâyâni sözler sarf etmek ve hareketlerde bulunmak doğru değildir.
Abdulkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com
- Öğrendiklerimiz:
- Her konuda olduğu gibi kabir ziyareti konusunda da ölçülü olmak gerekir. Kabir ziyareti şirk olmadığı gibi ziyaret esnasında Resulullah ve Ashabının yapmadığı aşırı kaçan tutum ve davranışlarda bulunup bidat işlemek de doğru değildir.
- Kabir ziyaretinden asıl maksat ölümü tefekkür etmektir.
- Kabre girince sünnet üzere selam vermek ve dua etmek gerekir.
- Kabirde veya cenaze defnedilirken bir Müslümana yakışmayacak söz ve davranışlardan özellikle kahkaha ile gülmek ve boş konuşmak doğru değildir.
- Kabir üzerine bir fidan, gül vs. dikilebilir.
Adab-ı Muaşeret↗
Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.
Şahsiyet Gelişimi↗
Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.