Kadem’in yayınladığı “Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde Toplumsal Cinsiyet” makalesini okudum. Makale yazarı, hiçbir ayrım gözetmeden doğrudan âyet ve hadis temelli olan, yani değil Bilmen hoca, 4 mezhebin bütün fukahânın ittifak ettikleri, İslâm’ın temel hükümlerini bile tenkit edebilmiş.
Ben sandım ki, âyet ve hadisleri dışarıda tutmuştur, içtihâdî tercihleri seçerek tenkit etmiştir. Hayır bam güm dozer gibi dînin alanına giriyor. Din sosyolojisi branşı vahyi tenkit locası mıdır? Din sosyolojisini doğru dürüst yapan hocalara büyük iş düşüyor.
Oryantalist dil
“Kutsal kitapların çoğu erkek egemen tarihsel ve toplumsal bağlamlarda ortaya çıktığı için…” Şu giriş cümleciğine Kur’ân’ı beşer mahsûlü gören oryantalist dil hâkim değil mi? Ortaya çıkmak ne demek? Nâzil olmadı mı? Vahiy değil mi? Vahiy indiği ortamın anlayışını kabullenir mi? Onda zulüm varsa benimser mi? Onu düzeltmez mi? Sanki vahiy miladî 7. asrın kadınlara biçtiği her şeyi alıp dinleştirdi mi? Nice yanlışı kaldırmadı mı?
Makalenin başlığına Bilmen yazınca, sanki Ömer Nasuhi Bilmen hocamızın kendi tercihlerini tenkit etmiş gibi anlaşılıyor. Okuyunca bir bütün olarak İslâm’ı tenkit ettiği görülüyor. Verdiği malzemede sadece Bilmen’e mahsus görüş ve tercih hemen hemen hiç yok. Sonra illa tenkit edeceğim diye müsbet hususları bile kadının aleyhine yorumlamak nedir?
Okuyalım: “Cenazelerin kefenlenmesi konusu ile ilgili olarak kadınların kefenlerinin zengin olsalar bile kocalarına ait olduğu hükmü (s. 293), yine erkeğin toplumsal statüsü ve rolleri ile bağlantısı açısından okunabilir. Bu tür toplumlarda ekonomik faaliyetler yürüterek bireysel mülk edinmek ve buna bağlı olarak mali sorumluluklara sahip olmak bir erkek işi olduğu için kadınlar ailelerindeki erkeklerin sorumluluğunda görülür. Dolayısıyla kadınlar büyük ölçüde mülkiyet edinme ve tasarrufta bulunma konusunda erkeklerin insafına ve iznine tabi olurlar.”
Bir kişiye kendi masraflarını ödetirseniz mi mülkiyeti olur ödetmezseniz mi? Yani çalışanınıza; “Öğle yemeğini müessese öder.” diyorsunuz. O da diyor ki: “Bize ekonomik faaliyet hakkı vermiyorlar!” Kadının masraflarını koca öderse, mülkiyeti de ayrı tutan fıkıh anlayışına göre, kadın masraf yapmadıkça elinde gelir birikir. (Miras, mehir, hediye, çalışma vs.) O zaman son cümle koca bir iftira.
Düpedüz iftira
Bugün feminizm güçlendikçe kadınların ortak bütçedeki mükellefiyetleri artıyor. Bugün kadınlar çekip başka limanlara giden ex-kocalarının evlatlarını bin bir zahmetle büyütüyorlar. Ama sosyologlarımız böyle problemlerle uğraşmak yerine vahyi taşlamakla meşguller. Yani yazarımız, ilmihaldeki erkek aleyhine, kadın lehine bir cümleyi bile aleyhte yorumlamayı ve bir iftiraya dönüştürmeyi başarmış.
“Genç kadınların fitne oldukları söylemi…” demiş. Bugün yurt dışından gelen erkeklerin sokaktaki kadınların videolarını çektikleri şikâyet edilmiyor mu? Tecavüzler, tacizler, me too’lar nedir? Fitne ne demek? Tehlike demek, musîbet demek, imtihan demek…
Yıllar önce Barack Obama’nın bile gençleri sosyal medyada mahrem görüntü paylaşmamak ile alakalı uyaran kamu spotunu izlemiştim. Obama hıristiyan bile değil ateist. Şehir emniyetinin sağlanması, bu husustaki tedbirleri bir miktar gevşetti. Fakat eskiden mahremsiz yola çıkma, yanlış anlaşılacak işler yapma, sen dulsun ön plâna çıkma gibi ikazlar yapılması gayet normal idi.
Tenkit etmeye bahane aranınca her şey malzeme… Yemin bahsinde; “Dövmemeye yemin edip… kısmı kadına şiddetin kanıksanmasına örnek…” denilmiş. Peki tam tersinden bakıp “toplumdaki yanlışların gizlenmemesi, saklanmaması, dövmedim ki, saçını çektim deyip keffaretten kaytarmasına izin verilmemesi” diye ele alınamaz mıydı?
İlmihal üzerinden
Muhtemelen bugün bir ilmihal yazan kişi bu örnekleri kitabına koymaktan “sizin gibiler” yüzünden çekinecektir. Yani sözde sosyologlara malzeme vermeyecektir. Her sene Diyanet’e sorulan tuzak sorulardan illallah geldi çünkü.
Fakat Hanefî fıkhı, yaşanmamış farazî sualleri bile cevaplamıştır. O faraziyat içinde dövmeye yemin de olur, dövmemeye yemin de olur. Bunlara yer vermek, bak kanıksamışlar diye yorumlanamaz. Yorumlanırsa, yorumlayanın cahilliğini gösterir. (Meşhur Hanefî İhtiyar / Muhtar kitabında bir kimse uçacağım diye yemin etse diye örnek var. Uçmayı kanıksamışlar!) Kaldı ki, Kur’ân, hanımını dövmeye yemin eden Eyyub aleyhisselâma Cenâb-ı Hak tarafından öğretilen şer’î bir çareye yer vermiştir. (Sâd Sûresi, 44)
Makale yazarını google’ladığınızda başörtülü bir akademisyen olduğu anlaşılıyor. Makalesine niye şu bahsi almamış acaba: Niye kadınla erkeğin örtmeleri gereken avret mahalleri farklıdır? Yazar eleştirdiği ilmihalde yazan avret mahalli tarifine uymakta. Elhamdülillâh!
Uyuyor çünkü din böyle belirtmiş. Vahiy böyle söylemiş. Allah ve Rasûlü böyle emretmiş. Ömer Nasuhi Bilmen hocamızın ne haddine hüküm uydurmak? Bilmen avret mahallini anlatırken nereden besleniyorsa, namaz hizasını anlatırken de oradan besleniyor.
Yani tenkit ettiği,
•Kadınların kocalarına meşru emirlerinde itaat etmesi (Nisa, 34)
•Kadınların saf hizasında arkada olmaları, (Müslim, Mesâcid, 266 [658).
•Mahremsiz seyahat etmemeleri, (Müslim, Hacc: 423)
•Yaşlı kadınlarda hükmün bir derece hafiflemesi (en-Nûr, 60)
•Cumanın kadınlara farz olmaması (Ebû Davûd, Salat, 1076)
•Erkeğin kadına kadının erkeğe benzemesinin yasaklanması (Buhârî, Libâs, 61)
Bütün bunlar da âyet ve hadislerle kaim. Tıpkı riâyet ettiği tesettür gibi… Ha nasıl oldu da ilmihalimize böyle fütursuzca saldırılır oldu, kaynaklara bakarsanız anlarsınız: Yerli ve yabancı gavurlar, biraz da Ankara ilahiyat… Yetmez mi?
Mustafa Asım Küçükaşçı/ İrfanDunyamiz.com
İstikamet Yazıları ↗
İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.
Kaynak Metinler ↗
İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.
Burada adı geçen KADEM sivil toplum kuruluşu olan KADEM mi?
Kur,anda erkek ve kadınların karşılıklı hak ve sorumluluklarını siralarsaniz; bu müslüman feministler !!! ,, kadın haklarını savunma adina pek çok ayete itiraz ederler maazallah