Sabah namazını kılmak için evden çıkmıştım. Biraz uzağımda, ayakta zor duran, sağa sola yalpalayıp gidip gelen bir insan gördüm. “Galiba sarhoş” diye içimden geçirdim. Namazdan sonra duayı beklemeden camiden ayrıldım, eve doğru giderken biraz önce benim kendisini sarhoş zannettiğim kişinin tanıdığım bir genç olduğunu ve hala aynı yerinde durduğunu fark ettim. Yanına giderek selam verdim, bir sıkıntısı olup olmadığını sordum: “Hayırdır, bu saatte neden gezinip duruyorsun, bir sıkıntın mı var?”
“Hacı amca sıkıntımı bilmiyor musun? Eşimden ayrıldım, iki tane çocuğum var; onları haftada bir gün ziyaret etmek istiyorum, fakat problem çıkarıyorlar. Geçenlerde bana akla gelmeyecek kötülükler yaptılar. Kayınpederim bu saatte işe gidiyor, onunla hesaplaşmam lazım… Kimin delikanlı olduğunu ona göstermek istiyorum, onun için bekliyorum.” Bu sözleri duyunca biraz şaşırmıştım: “Yani bu saatte, o yaşlı insanı dövmek için mi buradasın?”
Hayat ucuz değil
Gencin; “Evet, aynen öyle” demesi üzerine gençle sohbet ederek yaptığının yanlış olduğunu anlatmak istedim, aramızda şu şekilde bir konuşma geçti: “Bak benim güzel kardeşim, hayat o kadar ucuz değil! Bir tokat atarsın, o yaşlı insan belki yere düşüp kafasını vurur, Allah korusun işte o anda canı çıkarsa senin halin ne olur biliyor musun? Veya sen onu dövünce, onun da canı yanar ve sana bir bıçak saplarsa, yine senin durumun nice olur? Allah korusun sakat kalsan, ondan sonraki hayatın hep pişmanlıkla geçmez mi?”
Genç; “Ama Hacı amca ben haklıyım, bana yaptıklarını anlatsam sen de bana hak verirsin” diye itiraz etti. Sözlerime devam ettim: “Güzel kardeşim, haklı olmak önemlidir, fakat ‘Hakk’ı bulmak’ ise ondan çok daha önemlidir. Haklı çıkmaktan daha önemlisi mutlu olmaktır. Dünyada cinayet işleyen ne kadar insan varsa gidip onlara sorsan, hepsi de senin gibi haklı olduğunu söyleyecektir. Şeytan insanı önce ‘Sen haklısın, şöylesin, böylesin’ diyerek kandırır, sonra da ona yanlış yolu gösterip kolayca onu yoldan çıkarır.
Sen kayınpederine ders vermeden önce, şeytana karşı güçlü hale gelmelisin. Bak ne güzel sabahın bu erken vaktinde kalkmışsın; gidip abdestini alıp namazını kılmış olsan, bu düşünceler aklına gelir miydi hiç? Koskoca bir gün boyunca; ne namaz, ne Kur’an, ne zikir… Bunların hiçbiri olmayınca, şeytan hiç bırakır mı yakanı? Allah celle celaluh’un bizlere vermiş olduğu nimetleri sıkça hatırlamamız gerekmiyor mu? Şu an bile ne kadar büyük nimetlerin içindeyiz farkında olmadan.
Kendine iyilik yap
Allah celle celaluh sana merhamet etmeseydi biz nasıl buluşurduk? Camide içime bir sıkıntı girdi ve duayı bile bekleyemeden çıktım. Ben duayı bekleseydim, o arada kayınpederin de gelmiş olsaydı ve sen ona, o sana derken kim bilir şimdi nerede olurdunuz? Senin uyanman için Mevlâ bizi aracı kılmış demek ki.
Gel şimdi kendine bir iyilik yap, doğru evine giderek abdestini alıp namazını kıl ve bundan sonra çarşıda, pazarda gezerken de dilini boş saklamayarak, estağfirullah, subhanallah, elhamdülillah diye gez dolaş ki, şeytan seni kolayca kandıramasın. Sana hediye edeceğim kitapları oku. Bak ondan sonra bu olaylara daha farklı bakan, onları daha farklı yorumlayan biri olacaksın.”
Genç, dikkatli bir şekilde beni dinliyordu. Yüz hatlarındaki gerginlikler yavaş yavaş gitmişti. Arada bir, gözlerinden akan yaşları siliyordu. Çok dertli, çok sıkıntılı olduğu her halinden anlaşılıyordu: “Dertliyim amca, dertliyim. Sizin söylediklerinizi yapmayı ise hiç düşünmedim şimdiye kadar. Vay be, demek şeytan beni yoldan çıkarmış da benim bundan haberim yokmuş. İnanın, söyledikleriniz bana ilaç gibi geldi.”
“Son söz olarak şu sözlerimi sakın unutma genç kardeşim! Hayatı gün gün yaşa! Geçmişteki olumsuzlukları unutmak için geçen günleri cenaze gibi görmelisin. İnsanın en yakını, annesi-babası, eşi-çocukları öldüğü zaman evinde bir gece bile bekletmeden en yakın morga götürülür ve sabah olunca da hemen toprağa gömülür. Niçin? Çünkü bekledikçe kokusu yayılır da ondan. İşte hayattaki olumsuzluklar da aynen böyledir. Her günü cenaze gibi toprağa gömenler rahat bir hayat yaşarlar. Hayatı yaşarken sakın hiçbir zaman karamsarlık içinde olma! İçine bir sıkıntı gelince abdest al, kıbleye dön ve bol bol dua et! Zaman zaman yanıma gel, seninle sohbet edelim. İstediğin her zaman beni arayabilirsin, görüşebiliriz. Sohbet edince rahatladın değil mi?”
“Gerçekten öyle, sizden ayrılmak istemiyorum” demesine bakılırsa sözlerimizden etkilenmişti. “Evet güzel kardeşim. İnançlı insan sohbetten zevk alır. Senin inanan birisi olduğun yüzünden okunuyor. Şu andan itibaren ibadetlerine dikkat et ki, böylece hayatın daha güzel ve bereketli olsun ki gönlünde de huzur bulasın.”
Sohbetimiz böylece nihayet buldu dostlar. Allah’tan, Peygamberden, Kur’an’dan uzak yaşanılan hayatta huzuru arayın ki bulasınız… Bunlarsız nasıl huzurlu olunabilir ki! Allah cümlesinin yardımcısı olsun.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.