Almanya’daki gurbetçilerimizden Ahmet adında bir arkadaşımız Alman patronundan bir ay kadar izin istemiş. Patronu bu kadar uzun süre izin veremeyeceğini söyleyince Ahmet işten ayrılmak pahasına bile olsa Hac için Mekke’ye ve Medine’ye mutlaka gitmesi gerektiğini söylemiş.
Patronu; “İnancınızın gereği ise o zaman durum başka… Bunu neden en başta söylemediniz? Böyle bir şey için tabi ki izin verebilirim” demiş. Haccın ne olduğunu anlamak için de ona; “Orada ne var, kim var ki orayı ziyarete gidiyorsunuz?” gibi bazı sorular sormuş.
Bir selam
Ahmet arkadaşımız Kâbe’den ve Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in Medine’deki kabrinden bahsetmiş. Bunun üzerine Alman patronu: “Benden de selam söyle Muhammed’ine” diyerek selam göndermiş. Ahmet patronunun bu hoşgörülü tavrından dolayı çok memnun olmuş fakat onun Peygamber Efendimiz’e selam göndermesine ise şaşırmış.
Hac esnasında Mekke’deki bütün görevlerini yaptıktan sonra Medine’ye, Peygamberimizin huzuruna varmış. Medine’ye geldikten itibaren üç gün geçmiş olmasına rağmen “Müslüman olmayan bir insanın selamı alemlere rahmet olan Efendimiz’e getirilip de söylenir mi?” diye düşünerek tereddüt etmiş. Alman patronunun Peygamberimize göndermiş olduğu selamı Peygamberimize bir türlü söyleyememiş.
Fakat sonra patronun Müslüman olmasa da onun nihayetinde bir insan olduğunu, hepimizin hidayetinin Allah celle celaluh’a ait olduğunu düşünerek selamı söylemeye karar vermiş. Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in huzuruna giderek: “Ya Resulallah! Patronumun sana selamını getirdim” diyerek selamı iletmiş.
Ertesi gün patronuna telefon etmiş, halini hatırını sorduktan sonra gönderdiği selamı Peygamberimize bildirdiğini söylemiş. Patronun cevabı: “Selamımı söylediğini biliyorum” olunca, Ahmet: “Nereden biliyorsunuz?” diyerek şaşkınlığını belirtmiş.
Alman patron nereden bildiğini şu cümlelerle anlatmış: “Bu gece rüyamda Hazreti Muhammed’i gördüm, bana: ‘Selam gönderiyorsun da neden kendin gelmiyorsun?’ dedi. Ben de şimdi vize işlemlerimi yaptırıyorum, en kısa zamanda orayı ziyarete geleceğim.” Bu sözler üzerine Ahmet çok duygulanmış ve göz yaşlarına hakim olamamış.
Hidayet Allah’tandır
Görüyorsunuz ya kardeşlerim, bazen bir olayla, bazen bir cenazenin etkilemesiyle bazen de böyle bir rüya vesilesiyle insanlar Hak yolu buluyorlar. Allah celle celaluh kullarına merhamet ediyor ve yıllarca perişan bir hayat içinde çırpınıp duranlara bir ışık, bir yol gösteriyor. Bir selamdan ne olur ki demeyin. Demek ki samimi bir selam çok büyük hayırlara vesile olabiliyor.
Biz aslî görevimiz olan tebliğ vazifesini unutmazsak daha neler olur neler! Bu arkadaş, nefsine uyup gönderilen selamı ulaştırmasaydı acaba nasıl bir vebale düşerdi? Bir de olayın şu boyutu var. Ahmet’in patronu Hac için izin vererek onun inancına karşı saygılı olduğunu gösteriyor. Bir de Peygamber Efendimize selam göndererek aslında Müslümanlara antipatik bakmadığını ispatlıyor. Selam yerine ulaşınca da olanlar oluyor.
Ya Rabbi bizim de selamımızı Habibine Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’e ulaştır. Hans’ın gönlünü hidayetle doldurduğun gibi bizlerin de gönlünü Kur’an ve Sünnet’in nurlarıyla doldur. Ve bu selamın bereketiyle ölmüş kalplerimizi yeniden canlandır. Amin.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.