Hazreti Ebu Bekir radıyellahu anh hilafeti döneminde Şam bölgesine emîr/komutan olarak bu Süfyan’ın oğlu Zeyd’i görevlendirmiş ve daha göreve başlamadan ona birtakım uyarı ve tavsiyelerde bulunmuş, daha doğrusu uyması gereken talimat vermiştir.
İsterseniz bu uyarı ve talimatı bizzat Yezid bin Ebu Süfyan’dan dinleyelim: “Ebu Bekir radıyellahu anh beni Şam bölgesine komutan olarak gönderirken şu uyarılardı bulundu: Senin adına en çok korktuğum şey, iltimasta bulunarak önemli görevlere akrabalarını getirmendir. Bu konuda Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kim Müslümanlara ait önemli bir görevin başına geçip de bir işe ehil olmayan birisini iltimasta bulunarak tayin ederse Allah’ın lanetine uğrar, Allah onun farz ibadetlerini de, nafile ibadetlerini de kabul etmez ve onu cehenneme girdirir.” (Ahmed, Müsned, I, 6)
İltimas nedir?
İltimas, birini kayırma, haksız olarak ona yardımda bulunma, ehil varken ehil olmayanı işe alma, yasa ve kurallara uymadan birini hak etmediği yere getirme gibi anlamlara gelir. Bu durum devlet görevlerine atamakla ilgilidir, kendi işine değil. İnsan kendi işine dilediğini atayabilir. İşin garip tarafı insanlar kendi işyerlerine atama yaparken kılı kırk yararcasına dikkatli oluyorlar da devlet işlerine gelince bu hassasiyeti göstermiyorlar. Oysa bu hassasiyetin gösterilmesi gereken yer devlet işleridir.
Devlet işlerinde iltimasta bulunmak, hak ve adalet duygusunu zedeler, adaletsizlik ise güven duygusunu zedeler. Devlet adaletle kaimdir. Onun için “el-adlü esâsü’l-mülk/ adalet mülkün yani devletin temelidir” denilmiştir.
İltimasta haksızlık vardır, hak ve hukuktan uzaklaşma vardır. Yüce kitabımız Kur’an’a göre Hakkın zıttı ya batıldır, ya da dalalettir/sapıklıktır. Nitekim İsra Suresinin 81. ayetinde: “De ki: Hak geldi, batıl zevale erdi/ yok oldu. Hakikaten batıl pek zavallıdır, yok olmaya mahkûmdur” buyrularak hakkın zıttının batıl olduğu belirtilmiştir.
Zulmün sonu kötü
Yunus suresinin 32’inci ayetinde ise Hak’tan sonra dalaletten/ sapıklıktan başka ne vardır?” buyrularak hakkın hâkim olmadığı yerde dalaletin hâkim olacağı ifade edilmiştir. Dalalet aynı zamanda hidayetin zıttıdır. Hidayet doğru yolu bulmak, dalalet ise yolunu kaybetmek veya hiç yol bulamayıp şaşkın kalmaktır.
Öyle ise hak ve adaletten uzaklaşan ya batıl peşinde koşuyordur, ya da dalalette/ sapıklık bataklığında boğuluyor demektir. Adaletin zıttı da zulümdür. Halkına adil davranmayan onlara zulmediyor demektir. Hiç unutmayalım ki: “Zulüm ile âbâd olanın ahiri berbat olur.”
İltimasla iş gören Allah’ın lanetine uğrar. Allah’ın bir kimseye lanet etmesi demek onu rahmetinden uzaklaştırması demektir. İltimasla iş görenin Allah ibadetlerini de kabul etmez, hizmetlerini de kabul etmez.
İnsan iyi olabilir, dindar olabilir fakat görevinin ehli olmayabilir. İdarecilik halka hizmet etme sanatıdır, herkes iyi idareci olamaz.
Doç. Dr. Durak Pusmaz/ İrfanDunyamiz.com
Altın Öğütler ↗
Hayatınızı değiştirecek birbirinden faydalı altın öğütler okumak için tıklayın.
Dua Defteri ↗
Gönüllerin pasını silen birbirinden güzel dualar okumak için tıklayın.